Kültürün sürekli olmasını gelenek ve görenekler sağlar. Toplumda oluşturulan bütün kültür unsurları sözlü veya yazılı dille daha sonraki nesillere aktarılır. Yani, kültürün temel aktarma aracı dil'dir.

Dil, edebiyatın da temel taşıdır. Bir milletin yarattığı edebiyat, o milletin kültür birikiminin bir yansımasıdır. Dil olmadan ne kültür ne de edebiyat olur. Demek ki dil, edebiyat ve kültür birbirini tamamlar.

Elbette basının da temelini dil oluşturuyor. . Dil, birçok kültür değerinin yaratıcısı  ve taşıyıcısı... Maniler, türküler, destanlar, atasözleri, deyimler, masal ve tekerlemeler, dil ürünü olarak ortaya çıkar. Yani, kültürel değerlerin çağlar boyunca korunarak kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan temel araç dildir. Kuşaklar arasındaki kültür bağı bu yolla kurulur. Tarih bilinci bu değerlerle oluşturulur. 

Bir dil, onu kullanan milletin, nasıl düşündüğünü, zihninin nasıl çalıştığını ve mantığını ortaya koyar.

Öte yandan sanat eserleri yüksek kültür değerleridir. Yüksek kültüre ancak dünya ölçüsünde sanat ve edebiyat eserleri ile varılabilir. 

Bir gazetenin içeriği, aktüel haberlerin dışında, müzik, edebiyat gibi sanatlar, tarih, dil, din, resim, heykel ve diğer güzel sanatlar; felsefe, matematik, fizik, kimya, biyoloji benzeri temel bilimler; hukuk, ekonomi, sosyoloji benzeri sosyal bilimler; teknoloji ve mimari gibi kültür unsurlarıdır.

Şehirler, ilişkilerin anonimleştiği fakat kültürel ürünlerin kişiselleştiği ortamlardır. Şehir kültürü yaşadığını ve ürettiğini tasnif eder, derecelendirir, kayda geçirir. 

Yerel kültür dediğimiz halk kültürü, halkın öz olarak kendisinin yaşadığı, hayatındaki gerekler dolayısıyla ürettiği ve sürdürdüğü değerleri ve tarzları içerir.

Aynı yerde, aynı sosyal çevrede nesiller boyunca var olan insanların yeme içmeden giyim kuşama, eğlenceden mateme, inançtan tıbba kadar hayatının her yönünü kucaklar. Çareler üretir. Dolayısıyla halk kültürü yöreye özgüdür.

Bu nedenle hedef kitlesi insan olan gazetecilikte yerel kültürün rolü büyüktür.

Yerel kültürler ile gazeteler arasındaki ilişkiyi en güzel örnekleyebileceğimiz il Sivas'tır. 150 yıla yakın bir geçmişi olan Sivas basının içeriğine geçmişten beri kültür unsurları, derinlik kazandırmıştır. 

Sivas basını ise özellikle yerel kültüre can suyu olmuş, küllerinden doğma şansı kazandırmıştır.   Eğer ozanlarıyla, türküleriyle, halk oyunlarıyla, kilimiyle, halısıyla, ağızlığından bıçağına türlü el sanatlarıyla Sivas tanınan ve önde gelen illerimiz arasında yer alıyorsa, bunda cumhuriyet öncesinde ve sonrasında Sivas'ta yayınlanan gazete ve dergilerin payı büyüktür.

Sivas'ın kültür hazinelerini araştıran, gün ışığına çıkaran, yayan Eflatun Cem Güney'den, Vehbi Cem Aşkun'a, Muzaffer Sarısözen'den İbrahim Aslanoğlu'na kadar pek çok hayatlarını kültüre vakfetmiş anıt insanlar, Sivas gazete ve dergilerinde yazacak ortam bulmuşlardır. Onların marifetleri bu yayın organlarında iltifat bulmuştur. 

Özetle diyebiliriz ki, halk kültürü birikimleri açısında Sivas'ın farklı bir yeri varsa, bunda diğer illerimize göre erken başlayan ve güçlü bir damar oluşturan halkbilimi araştırmaları ve bu araştırmaları yayınlayan basının katkısı olmuştur.

İlk Sivas Vilayet Gazetesi 1878'de yayınlandı ama daha önce Sivas'ta Ermenilere ait iki matbaa vardı. Bu matbaalarda 12 gazete yayınlanmış ve kitaplar basılmıştı. 1870 yılında Mamulin Zankı (Basının Çan sesi) ve Sev Hoger (Kara Topraklar) gazeteleri bunlar arasındaydı. Ermeniler tarafından daha sonraki süreçte 1909-1912 yılları arasında Antronik (İlk Doğan Evlat), 1910 -1913 yıllarında Gapira (Güvercin), 1910 -1914 yılları arasında Hoğ-Tar (Çukur arazi) ile 1914 de Amanor (Yeni Yıl) ile Tsayn Sepasdatsvots (Sivas'ın Sesi) isimli gazeteler yayınlanmıştı. Yarınki yazımda cumhuriyet öncesi ve sonrası Sivas'taki gazeteler ve yerel kültüre katkıları konusuna değineceğim. 

İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri'nin Türkiye ziyaretinin tarihi ve belirleyici bir ziyaret olduğunu söyledi.

Basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Bakıri'nin Türkiye temaslarını değerlendiren Velayeti, " Bu ziyaret için Türkiye'nin gösterdiği ilgi ve Ankara'da yapılan görüşmelerin içeriği ve türü bakımından, ziyaret belirleyici bir ziyaret oldu" dedi.

Bakıri'nin lider Ayetullah Hamaney'den sonra ülkenin en üst düzey askeri yetkilisi olduğuna dikkat çeken Velayeti, bu düzeyde bir ziyaretin İran İslam Devrimi'nden sonra ilk kez gerçekleştiğine vurguda bulundu.

İran ve Türkiye'nin iki kadim komşu olarak ikili ve bölgesel ilişkiler konusunda çoklu ortak yönlerinin bulunduğunu kaydeden Velayeti, ilişkilerin gelecekte daha da gelişmesini istedi.

Referandum Irak'ın bölünmesinin başlangıcı olur

Velayeti, Irak Bölgesel Yönetimi tarafından 25 Eylül'de yapılması öngörülen bağımsızlık referandumu için" Bu Irak'ın bölünmesinin başlangıcı olur. İran olarak Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz ve referanduma karşıyız" diye konuştu.