"Kelebek gibi uçar arı gibi sokarım" işte bu tarihe geçen sözlerin sahibi ringlerde fırtına gibi esen dünyanın en büyük boksörü Muhammed Ali'yi ebedi aleme uğurluyoruz. 7 Ocak 1942 senesinde Amerika Birleşik devletlerinin Kentucky eyaletine bağlı Louisville şehrinde Cassius Clay olarak dünyaya gözlerini açtı. 3 Haziran 2016 tarihinde Arizona eyaletine bağlı Phoenix şehrinde Muhammed Ali olarak 74 yaşında hayata gözlerini yumdu. O tartışmasız dünyanın en iyi boksörüydü. 18 yaşında Roma olimpiyatlarında kazandığı altın madalyayı kendisine bir restoranda "Siyahlar burada oturamaz" söylemine tepki olarak nehre fırlatıyor. Tam 4 yıl aradan sonra 22 yaşında dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu Sonny Liston'u yenip unvanı alınca salondakilere şöyle sesleniyor. "Dünyanın en büyük boksörü kim?" 'Sen' cevabını alana kadarda susmuyor. Aslan yürekli çelik bilekli şampiyon Cassius Clay bu zaferden sonra dinini değiştirip İslam dinine geçiyor ve isminin Muhammed Ali olduğunu tüm dünyaya duyuruyor.

Muhammed Ali'ye sarılan ilk beyaz adam!!!

Yıl 1964 dört yıl önce Roma Olimpiyatlarında yarı ağır sıklet Boks şampiyonu olan genç boksör Cassius Clay bu kez İngiltere'nin başkenti Londra'da Dünya Ağır sıklet Boks Şampiyonasında unvan maçına çıkıyor. Bu büyük müsabaka öncesi şampiyonun hayatında hiç unutmayacağı bir olay yaşanıyor. Türkiye'den doçentlik çalışmaları için Londra'ya giden ve sıkı bir çalışma temposu içerisine giren genç akademisyenin bir gün telefonu çalıyor. Arayan Londra İslam Merkezinden bir yetkili: "Dünya Boks Şampiyonası için Amerika'dan boksörler geldi, merkezimize de uğradılar, onlarla ilgilenmek gerekiyor, siz ilgilenir misiniz?" diye soruyor.

Londra'ya doçentlik eğitimi için gelmiş neredeyse hiç boş vakti olmayan akademisyen biraz düşündükten sonra olur ben ilgilenirim diye cevap veriyor. Çok yoğun bir tempoda çalışmasına rağmen teklifi kabul etmesini önceden boks yapması ve abisinin de eski boks şampiyonlarından olması nedeniyle kabul ettiğini söylüyor.

Pazar günü için boksörlerle telefonlaşıyorlar ertesi gün sabah 10.00'da, kaldıkları otelde bir araya geliyorlar. Doçent adayı Nevzat resepsiyonda Cassius Marcellus Clay'i görüp selamlaşıyor kendisiyle tokalaşıyor ardından genç şampiyona sarılıp kucaklıyor. Clay önce irkiliyor ne olduğunu anlamayan şaşkın bir bakışla genç akademisyene bakıyor bir an tereddüt ettikten sonra Nevzat'a sarılıyor ve ağlıyor. Akademisyen Nevzat neden ağlıyorsunuz yoksa bilmeden bir kusur mu işledim diye soruyor. Cevap: Beni kucaklayan ilk beyaz sizsiniz. Amerika'da beyazlar zencilerin elini bile sıkmazlar, işte bunun için ağlıyorum! Bunun üzerine genç akademisyen "İslamiyet bütün dilleri, renkleri eşit kabul ettiği için, karşımdakinin sarı mı, siyah mı, beyaz mı olduğu umurumda bile değil dinimiz ırkları ve renkleri ayırmaz" diye karşılık veriyor. Genç şampiyon bu sözlerden çok etkileniyor kendisine tekrar sarılıp gözyaşı döküyor.

Muhammed Ali'ye ilk namazı kıldıran adam...

Genç boksör Londra'da İslam merkezini ziyaret etmesinin nedeni olarak gizlice Müslüman olduğunu bu nedenle orayı ziyarete gittiğini belirtiyor. Ancak genç şampiyon bu bilginin çok gizli kalması gerektiğini aksi durumda kendisini ringe çıkarmayacakları bilgisini veriyor. Ardından genç boksör ve arkadaşlarının kaldığı otel odasına geçiyorlar. Clay burada genç akademisyenden kendilerine namaz kılmayı öğretmesini istiyor.  Bunun üzerine yere beyaz bir örtü seren Nevzat şampiyon boksör ve arkadaşlarına namaz kılmayı gösteriyor. Namaz dualarını öğreninceye kadar rekâtlarda sadece "Allah" dersiniz yeter diyor. Clay ve arkadaşları genç akademisyenin söylediklerini harfiyen yerine getiriyor ve Muhammed Ali olarak ilk namazını Londra'daki otel odasında kılıyor. Yıllar sonra dünyanın en büyük boksörü olan Muhammed Ali 1993 senesinde TGRT televizyonun açılışı için Türkiye'ye geliyor televizyonun bahçesinde verilen resepsiyonda tanıdık bir sima dikkatini çekiyor. Yaklaşık 10 senedir yakalandığı Parkinson hastalığı nedeniyle sıkıntılı bir süreç geçiren şampiyonun gözlerinin içi pırıl pırıl oluyor. Tam otuz yıl önce kendisine ilk sarılan ve kucaklayan namaz kılmayı öğreten beyaz adam karşısında duruyor. Sarılıp kucaklaşıyorlar 30 yıl önceki anıları tazeliyorlar.

Not: Rahmetli Muhammed Ali'nin hayatında önemli yer alan bu olayın kahramanı hepimizin yakından tanıdığı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'tır.

O haksızlığa ve ırkçılığa karşı mücadele eden gerçek bir kahramandı...

Amerika Birleşik Devletlerinde ırkçılığın tavan yaptığı yıllarda düzene başkaldıran Cassius Clay tüm dünyanın tanıdığı bir şampiyon olarak İslam dinini tercih ediyor. İsmini Muhammed Ali olarak değiştiren şampiyon büyük tepkilere karşı aslan yürekli durarak dönemin ırkçı Amerikan yönetimine kafa tutuyor ve kendisini Vietnam'a göndermek isteyenlere şöyle sesleniyor: "Onlar bana tenimden dolayı hakaret etmediler. Beni hiç aşağılamadılar neden gidip onlarla savaşayım ki?" Bu kararından dolayı unvanına ve lisansına el koyuluyor ve vatan haini ilan ediliyor. Muhammed Ali'nin bu tavrı doğup büyüdüğü topraklara karşı bir başkaldırma değil o dönemki Irkçı Amerikan yönetimine yönelik bir tepki olarak algılanmalıdır diye düşünüyorum. Nitekim körfez savaşında esir düşen Amerikan askerlerini dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in elinden kurtaran vatansever Müslüman Muhammed Ali'den başkası değildir.

O İslam dinini iyi anlayan örnek bir Müslümandı...

Aynı Muhammed Ali 11 Eylül 2001 senesinde ikiz kulelere yapılan saldırılarda ölen Amerikan vatandaşlarını anmak için gittiği sıfır noktasında kendisine yöneltilen "Saldırıları yapan teröristlerle aynı dine mensupsunuz ne hissediyorsunuz" sorusuna "Sizde soykırım yapan Hitler ile aynı dine mensupsunuz siz neyi hissediyorsanız bende aynı şeyi hissediyorum" diye tarihe geçen bir cevap veriyor.

Katıldığı bir televizyon programında kendisine yöneltilen koruman var mı sorusuna verdiği cevabı günlerdir televizyonlarda izliyoruz. Bu ibretlik görüntü her Müslüman gibi beni de etkiledi. 18 yaşında ten renginden dolayı ırkçılığa maruz kalan ancak cesur yüreğiyle çelik bileğiyle dünyanın en büyük boksörü olan genç Clay Müslüman olduktan sonra Muhammed Ali ismiyle çıktığı TV programında tüylerimizi diken diken eden şu cümleleri kuruyor: "Evet bir korumam var. Gözleri olmasa da görebilen, kulakları olmasa da duyabilen, hafızası olmadan her şeyi hatırlayan. Bir şey yaratmak istediğinde ona sadece 'ol' der. En gizli düşüncelerini bile duyandır. Tahmin et bu kimdir. O Allah'tır. O Benim korumamdır, o senin korumandır."

Aslan yürekli şampiyon seni unutmayacağız.

1970'li yıllarda Türk milletini sabaha karşı siyah, beyaz televizyonların karşısına diken boks sporunu sevdiren Muhammed Ali'yi bugün ebedi aleme uğurluyoruz. Cenaze töreni herkese açık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da törene katılacak. Biz cenazeye katılamasak da ruhuna bir Fatiha üç İhlas hediye ediyoruz. Allah rahmet eylesin şampiyon seni hiç unutmayacağız...