Mustafapaşa (Sinasos)

Kapadokya’nın saklı cenneti olan Mustafapaşa (Sinasos), Ürgüp’ün 6 km güneyinde, çevrenin en az bozulmuş dokularından biridir. Bu az bozulmuş ve mimari dokusunu koruyan etkileyici yerleşim, belki de az bilinmesinin sayesinde, bugüne korunarak gelebildi.

Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa (Sinasos) Köyü, Anadolu’da mübadele yıllarına tanıklık eden köylerden biri. Köydeki evlerde hâlâ göç yolculuğu ile geride bırakılan hatıralar konuşuluyor. Mustafapaşa, Müslüman/Türk ve Ortadoks/Rumlar’ın asırlar boyunca bir arada yaşadığı, 1924 Lozan-Mübadele (Nüfus Değişimi) Anlaşması’yla; karşılıklı olarak, 2 milyona yakın insanın nüfus değişimine uğradığı, göç ve ayrılıkların yaşandığı yerlerden biridir Sinasos. Nevşehir ve Kayseri Havalimanlarında buraya ulaşmak çok kolay. Karayolun ile de yurdun her yanından gelebilirsiniz. Konaklamanız için her bütçeye uykun, otel ve pansiyonlar bulunmaktadır. Çadır ve kamp yerleri de vardır. Köy meydanında bulunan tarihi manastır, görülmesi gerekli yerlerdendir. Özellikle Aşk ve Mavi dizisinin çekildiği konak ile Çağdaş Sanat Merkezi de gezilecek yerlerin başında gelmektedir. Gül Konak karşısında bulunan Villa Columba Natura Hotel’in geniş ve yüksek tavanlı odalarında konaklamanın ve yerli organik ürünlerden hazırlanan kahvaltı yaparak Sinasos’da konuk olmanın tadını çıkarınız...

Doğal, Dini, Tarihi ve Mimari Zenginlikler

Sinasos’u, Asmalı Konak dizisi ile farkettik. Bu dizi oldukça yoğun ilgi topladı. Çok iyi bir televizyon izleyicisi sayılmam, ama o dizide konakları gördüm. “Burası Mardin mi? Bu taş konaklar nerede?” diye baktım.  Sonra Kapadokya olduğunu öğrendim. Bu şekilde Mustafapaşa (Sinasos) benim ilgimi çekti. Değişik bir mimarisi var bu köyün, restore edilmiş evler, oteller, pansiyonlar ve taş konaklar özellikle ağırlıkta. Bir de, Mübadele ile buradan ayrılan Ortadosk Rumlardan kalan Manastır, Kilise ve Şapellerin çoğu restore edilmiş ve turizme kazandırılmıştır. Tüm bu yapılar, mimari bir zenginliği yansıtır. Kapadokya’da o kadar büyük bir mimari zenginlik olacağı aklıma gelmemişti. Eski adıyla Sinasos, beş vadinin çeperlerine kurulu taş yapıların, muhteşem bir doku sergilediği, 1.300 nüfuslu bir yerleşme. 2000’den buyana, köyün Yunanistan’a göç etmiş Rum hemşehrileri ile iletişim halinde: Sinasoslular’ın torunları, her yıl köyü gezmeye geliyorlar. Diğer yandan Mustafapaşa nüfusunun %50’sini oluşturan “muhacirlerin” (1926’da Selanik’ten gelenlere ve torunlarına böyle deniyor) torunları da, oradaki ata topraklarını ziyaret ediyorlar.

Bu kültürel barışıklık tesadüf değil; Kapadokya, yüzlerce yıldır hoşgörü ve hümanizma felsefesinin güncel yaşama nüfuz ettiği bir kültürel alan olagelmiş. Farklı dinlerden insanlar burada barış içinde yaşayıp, görkemli yerleşimler yaratan bir ortak kültür oluşturmayı başarmışlar: 13. yüzyılda Hacı Bektaş-i Veli’nin, Sinasoslu bir aziz kadınla, toplumca da onaylanan bir aşk yaşadığı kaynaklara geçmiş. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Ege’de ve doğuda ‘kan gövdeyi götürürken’, Sinasos’daki Rumlar ve Türkler, 1924’de gözyaşları içinde sarılarak ayrılmışlar... Bırakın mimari nefasetini, bunlar bile Mustafapaşa-Sinasos örneğinin, dikkatle incelenmeyi hakettiğinin kanıtları sayılmalı.

Bu kültürel barışıklık tesadüf değil; Kapadokya, yüzlerce yıldır hoşgörü ve hümanizma felsefesinin güncel yaşama nüfuz ettiği bir kültürel alan olagelmiş. Farklı dinlerden insanlar burada barış içinde yaşayıp, görkemli yerleşimler yaratan bir ortak kültür oluşturmayı başarmışlar: 13. yüzyılda Hacı Bektaş-i Veli’nin, Sinasoslu bir aziz kadınla, toplumca da onaylanan bir aşk yaşadığı kaynaklara geçmiş. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Ege’de ve doğuda ‘kan gövdeyi götürürken’, Sinasos’daki Rumlar ve Türkler, 1924’de gözyaşları içinde sarılarak ayrılmışlar... Bırakın mimari nefasetini, bunlar bile Mustafapaşa-Sinasos örneğinin, dikkatle incelenmeyi hakettiğinin kanıtları sayılmalı.

Devamı yarın...