3 Mart 1918 deki Brest-Litovsk Anlaşmasına uymayan Taşnak Ermenileri "Barış yaptık, kardeş olduk" diyerek kandırıp Toprakkale'de ki halkın, silahlarını toplatmış, hepsini esir alarak Çarşı Merkezi'ndeki "Gamir" denilen dama doldurmuştu.

Ordumuzun Sarıkamış'tan hareketle Kağızman'a gelmekte olduğunu duyunca, 105 kişiyi süngüleyerek katletmişlerdi. 15'e yakın kişi de yaralı olarak kurtulmuştu. Ağır yaralılar arasında Hıfzı da vardı. Haneye gitmeden şehit oldu.  Henüz 25 yaşındaydı.

Uyan ey gözlerim hab-ı gafletten
Alem ür'şan oldu vakit şafaktır
Günde yüz bin katar gelip de geçer
Faniden bakiye geçmesi haktır

Ömrüm bir bahardır cismim bir yaprak
Birgün gazel olur döker el firak
Ayağın altında bastığın toprak
Akıbet serinden üst olacaktır

Hıfzi çok salınma kaddin eğersin
Felek koymaz dal budağın göversin
Gönül yücelenme kabre değersin
Asıl hakkın senin kara topraktır

1918 Aralık ayında Kars'ta yapılan ilk vilayet toplantısında İslam Şurası'na Milli Şura adı verildi. Bu şuranın üyeliğine getirilen Kağızmanlı Ali Rıza Ataman, Kağızman'da milis güçleri oluşturacaktı. Kazım Karabekir emrindeki kolordu harekete geçince bunu duyan milis kuvvetleri de çatışmalara dâhil olup Kağızman'ın kurtuluşuna katkı sağlayacak ve 1 Ekim 1920'de Kağızman düşman işgalinden kurtulacaktı. Kağızman'ın kurtulduğunu Hıfzı görememişti ama, 1922'de ölen babası Ağadede ile 1924'de vefat eden annesi görmüştü.

Kağızmanlı Hıfzı için yazılan en önemli kaynak F. Kırzıoğlu'na aittir. F. Kırzıoğlu 1941 yılında Kağızman'a gelerek bizzat Hıfzı'nın oğlu Haşim, kızı Telli, amcasının oğlu Kerem, Kardeşinin oğlu Rahmi, kayınları Murat, Mehmet, Mevlüt, Asker, İsmail, baldızı Gülavat sağ iken görüşerek kaleme almış ve yayımlamıştır.

Zerger Mahir Baranseli ,F. Kırzıoğlu'nun tespit ettiği bilgilere dayanarak  1965 yılında "Kağızmanlı Hıfzı "adlı bir kitap yayımlamıştır . Mustafa Turan "Kağızman ve Aşık Hıfzı" 1988. Sait Küçük'ün (Miskini) Kağızmanlı Hıfzı 2007,  Prof. Dr.Ensar Aslan'ın . Prof. Dr. Ali Berat Alptekin'in Prof. Dr. Esma Şimşek'in  Bican Veysel Yıldız'ın çalışmalarını belirtmek gerek.

Birkaç gündür sürdürdüğüm Hıfzı konusunu ünlü "Dünya" destanından birkaç dörtlük ekleyerek bitirmek istiyorum:

Dinleyin ağalar tarif edeyim
Fani değimlidir yani bu dünya
Bir kapısız hane kimseler bilmez
Gün be gün artırır şanı bu dünya

Adem Havva evvel dadına yetti
Nice yüzyıl anlar ömür sarfetti
Encamı anlarda dünyadan gitti
Havva'dan ayırdı anı bu dünya

Âdem Havva buna şaşıben kaldı
Bak iki kardaşa ne fitne saldı
Habil'in muradın elinden aldı
Kabil'e ettirdi kanı bu dünya

....

Bir nazar et yalancı meydana bak
Cennet yapan şeddad-ı şeytana bak
Kaftan kafa hükmeden sultana bak
Yemedi mi Süleyman'ı bu dünya

Kimi yağa bala indirmez başı
Kimisine vermez doyunca aşı
Kimisi beğenmez kutnu kumaşı
Kimine vermez keteni bu dünya

Bu dünya fanidir kalmaz selamet
Bir gün kıyametten gelir alamet
Deccal çıkar dünya olur melamet
Gösterir ahır zamanı bu dünya

İsa iner teccallarla cenk eder
Bu cihanı teccallara teng eder
Tevahu fitnesi aradan gider
Kırk yıl İsa'nın mihmanı bu dünya

İsa gidip dünya halı kalınca
Cümle âlem ayşınuşa dalınca
Emredip İsrafil suru çalınca
Dağıtır taht-ı divanı bu dünya

İsrafil bir kere surunu vurdu
Künfe yükün emri âleme erdi
Nice yüzyıl bir insanı gördü
Ne bir kuşu ne insanı bu dünya

O zamanda alam giyer hep kara
Kalmaz al üstünde bir kitap kara
Ay gün her taraftan olur kapkara
Harap görür asumanı bu dünya

Hak-taala evrakları saçanda
Herkes cihed bulup gözün açanda
HIFZI der ki biz mahşere göçende
Orda teslim eder canı bu dünya