İstanbul'un en hareketli ve her renkten insanı barındıran ilçesi Beyoğlu'nun Tophane bölgesinde bulunan ceset sırrını koruyor. Haber medyada "Eski İngiliz casusun sır ölümü" diye yer aldı. Fakat hepimiz biliyoruz ki, hiç bir casus "eski" değildir. Hele hele İngiliz MI6'nın özel yetiştirilmiş ve kraliyet madalyasıyla ödüllendirilmiş bir ajanı hiç bir zaman eskimez. 007 James Bond filmlerinden esinlenerek söylemiyorum bunu. İstihbaratçılar ve o dünyayı yakından takip etmeye gayret eden gazeteciler için "eski ajan" diye bir tabir yoktur.

Cesedi bulunan kişi, basit bir ajan da değil üstelik. İngiliz James Gustaf Edward Le Mesurier, Suriye iç savaşındaki rolü nedeniyle 2016 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından şövalyelik unvanıyla onurlandırılmış. Bu unvanın veriliş nedeni İngiliz ajanın kurduğu "Beyaz Baretliler"in Suriye'deki iç savaşla ilgili çarpıcı bilgileri üstün teknolojilerle görüntüleyip dünyaya servis etmesi.

Edward Le Mesurier’in cesedi, Karaköy’de tarihi bir hamamın bitişiğinde bulunan ofisinin hemen yanında bulundu. Elleri, ayakları kırılmış vaziyette. Cesedi üzerinde Adli Tıp’ta yapılan ilk incelemelerde iç kanama geçirdiği bilgisi de sızdı basına. Kanında zehir bulunup bulunmadığı ise araştırılıyor.

İngiliz ajanın eşinin ifadesi, olayın intihar olduğu izlenimini veriyor. Daha önce İngiltere’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’nde de çalışan, ardından Irak, Suriye gibi birçok Ortadoğu ülkesinde görev yapan İngiliz casusun İsveç uyruklu eşi, “Psikolojik sorunları vardı. Tedavi görüyordu” bilgisini verdi. Ajan Mesurier’in, Büyükada’da yaşadığı, Tophane’deki mekanı ofis olarak kullandığı, ancak tedavisi nedeniyle bir süredir burada yaşadığı bilgisini de veriyor eşi.

 Ancak cesedin bulunduğu yer ile yüksek güvenlikli ev-ofisin açık penceresi arasındaki mesafe taş çatlasa 7-8 metre. Bu yükseklikten atlayan 48 yaşındaki bir insanın ellerinin ve ayaklarının kırılması pek olağan gözükmüyor. Bu durum, soruşturmayı sürdürenleri de şüphe içerisinde bırakıyor ki, İngiliz ajanın eşine yurtdışına çıkış yasağı konuldu.

İngilizlerin elit Kraliyet Askeri Akademisi'nde yetişmiş, sahada da aktif görevler alan 48 yaşındaki ajan. NATO'nun gözü önünde soykırımın yaşandığı Bosna ve Kosova yanında, ABD işgali döneminde Irak'ta, suların bir türlü durulmadığı Lübnan ve Filistin'de de bulunmuş "özel" bir ajan.

Dünya gündemine, ABD-İngiliz işbirliği ile Suriye savaşı için oluşturulan Beyaz Baretliler diye bilinen grupla oturmuştu James Gustaf Edward Le Mesurier. Beyaz Baretliler, "sivillere karşı işlenen savaş suçları"nı (!) görüntülüyor, dünyaya servis ediyordu. Şam yönetiminin Doğu Guta'da ve Halep'te kimyasal silah kullandığı iddiasını da üstün teknolojik kameralarla kaydedip dünya gündemine taşıyan da İngiliz ajanın kurduğu Beyaz Baretlilerdi. Gerçi daha sonra Birleşmiş Milletler eski müfettişi Richard Lloyd ile Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Profesör Theodore A. Postol, Doğu Guta'da kullanılan sarin gazının Esad güçleri tarafından atılmış olamayacağını belgeleriyle ispatlamıştı. Ama dünya pek ilgilenmemişti bu bilgi ve belgelerle. Rusya ve Şam cephesi ise, ABD-İngiliz işbirliğiyle kurulan Beyaz Baretliler'in, "kontr espiyonaj" veya diğer bir tabirle "psikolojik harp" için yalan bilgiler yaydığı ve bunu da sahte görüntülerle süslediğini iddia ediyordu.

Büyükada'da evi, Tophane'de yüksek güvenlikle donatılmış ev-ofisi bulunan İngiliz ajanın 4 yıldır İstanbul’da yaşadığı biliniyor. Ancak bu süre içerisine ne tür çalışmalar yaptığı, kimlerle ve hangi organizasyonlarla irtibatta olduğuna dair bir bilgi yok henüz.

Özel yetiştirilmiş madalyalı bir ajanın, İstanbul hayatı bir İngiliz’in emeklilik sonrası tercihi olarak değerlendirilemez elbette. Büyükada’da evi, Karaköy’de ev-ofisi bulunan bu “hümanist” İngiliz’in çalıştığı söylenen şirketle ilgili de çok fazla bilgi yok ortalıkta.

İngiliz ajan, Suriye’de savaşan Esad karşıtı tüm kuvvetlerle yakın işbirliği içindeydi. Beyaz Baretliler’in faaliyet alanları, El Kaide uzantısı örgütlerin hakim olduğu bölgeler oldu hep. “Radikal İslamcı örgütler” diye adlandırılabilecek bu örgütlerle Beyaz Baretliler arasında çok yakın işbirliği olduğu da biliniyor.

Otopsinin ardından İngiltere’ye gönderilen bir ceset, beraberinde birçok sırrı da götürdü. Kendisi kadar özel eğitim almamış olsa da, deneyimli bir “dışişleri elemanı” olan eşi “intihar” diyerek olayı örtbas etmeye kalktığına göre, bu ölümle ilgili detayların pek ortaya çıkması istenmiyor.

İngiliz ajan Edward Le Mesurier’in yakın irtibatta bulunduğu örgütler İdlib’de sıkışıp kaldı. Bu örgütlerin Türkiye’ye sığınan Suriyeliler arasında çok sayıda destekçisi olduğunu biliyoruz. İngiliz ajanın, bazıları eylem hazırlığında yakalanan bu örgütlerin Türkiye’deki uzantılarıyla ne tür ilişkisi olduğu merak konusu. Özellikle yayınladığı “Konstantin” dergisi aracılığıyla Türkiye’yi tehdit eden IŞİD ve diğer Selefi örgütlerle…

Bu örgütlerin tüm günahını Türkiye’ye yıkmaya çalışan bir ABD-İngiliz kampanyası başladığı dönemde Karaköy’de bir İngiliz ajanın cesedinin bulunması hiç hayra alamet bir gelişme değil. Hem de zorlu bir sorgudan geçmiş gibi ayakları, elleri kırılmış halde.

ABD ve İngiltere’nin milyonlarca dolar akıttığı, İsrail’in stratejik destek verdiği Beyaz Baretliler’in kuruluşuyla adı duyulan özel yetiştirilmiş İngiliz ajan, Suriye’deki “sapkın cihadistler”in Lawrence’si olmasın sakın?