Geçtiğimiz hafta sonu evimin kitaplığında bir kitap ilişti gözüme. Kitabın kapağında " Ev yapımı sihirli değnek, denenmiş mutluluk tarifleri" diye yazıyordu. Bir solukta kitabı okudum ve bitirdim. Kitabın yazarı Şermin ÇARKACI isimli bir bayan, reklam yazarlığının ardından şuandan bir reklam ajansının başkanlığını yürütüyormuş. Geçmişte benzer bir işi bende yaptığım için merakla okudum. İlk bakışta kitabı kendi hemcinslerine hitaben yazmış gibi algılansa da okuyunca aslında tüm insanlığa önemli mesajlar içerdiğini gördüm.

" Bir yapanlar var hayatta, bir eleştirenler, bir de bir şey yapmayıp sadece seyredenler." Ben birinci gruptayım siz kendinizi hangi grupta görüyorsunuz diye okurlarına soruyor yazarımız. Benim hangi grupta olduğum bende kalsın. Sizde kendinizi hangi grupta görüyorsanız kendinize söyleyin.

Yazarın ifadesiyle ikinci ve üçüncü grup çok rahat, Hatta oralarda izdiham var diyor yazar, öyle böyle değil millet birbirini yiyor!  Neyse biz olumlu düşünelim neticede bu kitap bizi olumlu düşünmeye mutluluğa yönlendiriyor. Yukarıda söylediğim gibi kitabı bir solukta okudum ve hayale kapıldım. Hayalimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir Bayram sofrasında yurdum insanları toplanmış, ev yapımı yöresel yemekler hazırlanmış. Ancak kimse birbirinin yüzüne bakmıyor herkes elindeki tablet, akıllı telefon ile ilgileniyor. " Ev yapımı sihirli bir değnek" bu sofradaki yurdum insanlarına dokunuyor. Herkes kafasını kaldırıyor, telefonlar, tabletler yere düşüyor insanlar birbirinin yüzüne, hatta gözünün içine bakıyor ve hayal başlıyor.

Ülkemde herkes özüne dönmüş, hani Mehmet Akif Ersoy diyor ya " Ne büyük söyle, ne çok söyle, yiğit işde gerek. Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme. Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek." İşte böyle bir millet olmuşuz. Bir olmuşuz, iri olmuşuz, diri olmuşuz ve hep birlikte güçlü Türkiye olmuşuz. 

İnsanlar yüzlerindeki maskeleri çıkarmış, her şey olduğu gibi yani herkes samimi. Herkes iyi insan olmak için birbiriyle yarışır olmuş. Dünyadaki tüm kötülüklere, fesat kalplere, çatık kaşlara rağmen İyi insanların sayısı artıyor. Kesin arkamdan bir iş çeviriyor, ben hayatta babama bile güvenmem diyecek kadar şüpheci bir yaklaşım gitmiş yerine " Güven kontrole mani değildir " anlayışı gelmiş. 

Geleceğe Umut'la bakan bir nesil her güne başlarken, " Bugün çok güzel bir gün olacak " inanıyorum diyor. Allah'ın bana vermiş olduğu akıl ve güç ile her işin üstesinden gelebilirim diyor. Kalbinin vücuduna kan pompalayan bir organ olduğu gerçeğinin dışında, kalbin manasını geniş çerçeveden gören. Kalbinde iyilik, gözünde ışık ve yüreğinde merhamet duygusu taşıyan insanların sayısı çoğalmış.

Her şeyi bildiğini iddia eden insanların sayısının azaldığı, öğrenmeye aç olan insanların çoğaldığı bir ülke olmuşuz. Kafasını deve kuşu gibi kuma gömen insanların kumsalda kaldığı, gezen, seyahat eden, gözlem yapan insanların arttığı bir ülke olmuşuz. "Komşusu açken, tok yatan bizden değildir." Hadis-i Şerifini benimseyen paylaşmayı bilen bir millet olmuşuz. Her konuda kendisini haklı görmek yerine başkasının fikrine saygı duyan, hakikatin tek olduğu gerçeğiyle ona ulaşmaya çalışan insanların olduğu bir millet olmuşuz. Bardağın dolu tarafını gören boşu yıkayıp rafa kaldıran insanların olduğu bir millet olmuşuz.

Bayram Sofrasına geri dönüyorum insanlar yemeğin azlığına bakmadan, cebindeki paranın azlığına bakmadan aynı sofrada oturuyor. Daha iyi, daha güzel bir hayat için kendini paralayan, olmayınca isyan eden insanlar gitmiş yerlerine, çalışan, kararı yaradana bırakan şükretmesini bilen insanlar gelmiş. Mutluluğu beklemek yerine, mutluluğu arayan hayatın her anında karşımıza çıkabileceğini düşünen insanlar masaya oturmuş. Hayalim böyle sürüp giderken, hanımın sesiyle uyandım. Hakan yarın erken kalkacaksın kanepede uyuya kalmışsın...

Şimdi diyeceksiniz ki bu kitabı okuyunca Sihirli değnek sana da değmiş Polyanna olmuşsun. Polyanna olmak kötü bir şey değil ki keşke herkes Polyanna olabilse.