Burdur, Salda Gölü çevresindeki katliam nedeniyle gündeme gelmişti. Şimdi ise, Anadolu’nun bir başka cennet köşesi olan Isparta’nın Eğirdir Gölü’nün de can çekiştiğine tanıklık etmekteyiz...

Bir dünya cenneti olan Anadolu coğrafyasında bulunan göller ve akarsular, bir insanlık mirası olan bu bereketli toprakları besleyen ve yaşam kaynağımız olan tatlı su kaynaklarımız tehlike sinyalleri veriyor. 2010 yılında TRT Belgesel Kanalı için çektiğim 13 bölümlük “Anadolu Su Medeniyeti” adlı belgesel çalışmalarım kapsamında; Van, Tuz, Beyşehir, Akşehir, Eğirdir, Burdur, Manyas ve Yedi Göller yanı sıra; Anadolu’daki nehir, çay, dere, baraj, bent, HES, sarnıç, sebil çeşmeler ve diğer tatlı su kaynakları gibi doğal su depolarının ve su yollarının yıkılması, kirlenmeye ve kurumaya başladığını ve can çekiştiğini vurgulamıştık. DSİ ve Üniversitelerin Hidrojeoloji Bölümünde uzmanlarla yaptığımız röportajlarda, konuyu gündeme getirmiş ve kamuoyunun dikkatini çekmiştik. Bölge ve dünya genelinde suyun stratejik önemini ve su savaşları arifesinde olduğumuzu anımsatmıştık, yeniden... Yeraltı ve yerüstü su kaynakları ve tarihi su yollarının önemini ve su kullanma bilincine dikkat çekmiştik. Bilim adamları ve uzmanların yanısıra, alanda kullanıcı halkla yaptığımız özel röportajlarla ilgililerin ve kamuoyunun dikkatini çekmiştim. Burdur Salda ve Eğirdir Gölü konusunda, yeniden dikkat çekmeyi görev edindim. Ama sonuç çok daha kötü...

Isparta Eğirdir Gölü’nün yüzeyi, 10 yılda 520 kilometrekareden, 436 kilometrekareye düştü. Azalmanın sebebi olarak tarım arazilerine su taşıyan devasa boru hattı gösteriliyor. Öyle ki, devasa aspesli borularla alınan binlerce ton su kaybının, 2 Kovada Gölü, 2 Gölcük Gölü kadar büyük olduğu kaydedildi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin (TTKD) yaptığı bilimsel araştırmalarda, göl yüzeyinde son 10 yılda 84 kilometrekare su kaybı yaşanan ve su seviyesi, 16 metreden 6 metreye düşen Eğirdir Gölü’nü kurutan dev borular görüntülendi. TTKD Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Bu kadar su kaybına deniz bile dayanamaz. Eğirdir Gölü hiç dayanamadı ve kurumak üzere...” dedi.

Eğirdir Gölü can çekişiyor

Kirliliğin yanı sıra, bu kadar su kaybına denizin bile dayanamayacağını söyleyen Dr. Kesici, “Eğirdir Gölü hiç dayanamadı ve kurumak üzere” dedi. Yaptığı uyarılarda, defalarca gölün boşaltıldığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Dr. Erol Kesici, “Eğirdir Gölü’nün nasıl boşaltıldığından bahsetmiştim. İşte o pompaj boruları. Burdur, Salda ve Eğirdir Gölü konusunda yeniden dikkat çekmeyi görev edindim. Ama sonuç çok daha kötü... Kamuoyunun dikkatine...”

Doğal bir turizm mirasımız ve Anadolu Su Medeniyetinin varsıl değeri olan, Isparta’nın bu şirin ve bereketli ilçesi Eğirdir kenti ve Eğirdir Gölü; her şeye karşın, gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Bu nedenle, Eğiridir’i tanıyalım biraz...

Eğirdir Tarihi

Eğirdir Gölü, dört mevsimde günün değişik zamanlarında farklı renkler alan, gün batımında seyrine doyum olmayan, etrafı elma ve şeftali bahçeleriyle çevrili, berrak plajlarıyla ünlü, Türkiye’nin dördüncü büyük doğa harikası gölüdür.

Eğirdir’de göreceğimiz yerler arasında; Eğirdir Kalesi, Dündar Bey Medresesi ve Hızırbey Camii ve Can Ada bulunmakta. Eğirdir gezimizi tamamladıktan sonra, ihtirasların ve imparatorların gözde şehri Sagalassos Antik Kenti’ne gidiyoruz. Bu tarihi kent sizi kendisine hayran bırakacak ve tekrar tekrar görmek isteyeceksiniz. Kenti yürüyerek gezeceğiz. Sagalassos’da, 1990 yılında kazı çalışmalarına başlanmıştır. MÖ 1 y.y. da bölgenin en önemli merkezi olan bu muhteşem antik kentte Odeon, Agora, Roma Dönemi hamamları, Bizans Bazilikası, Kahramanlar Anıtı, Anfi Tiyatro, Çeşmeler vs. gezip göreceğimiz önemli eserlerdir. MS :161–180 yılları arasında, Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında yapılmış olan Antoninler Çeşmesi’nin hala akan suyundan da içme şansına sahip olacaksınız...

Eğirdir ve çevresinin Arzava Krallığı; M.Ö. 2000-1200 döneminden beri meskun olduğu buluntulardan ve kayıtlardan anlaşılmaktadır. Eğirdir Gölü güney ucu, merkez olmak üzere Burdur Gölü’ne kadar olan bölgeye İlkçağda Askania adı verildiği sanılmaktadır. Eğirdir Gölü’nün güney ucu kıyıları, kuşkusuz bölgedeki ilk kentçiklerden birinin ya da birkaçının yeriydi. Bu yöreye Luwi Uygarlığı çağında, Askawana yani Ada Ülkesi adı verilmiştir. Yöre, Arzava Krallığı’ndan sonra, M. Ö. 1200 yıllarında Friglerin egemenliğine girdi. Daha sonra M. Ö. 687-547 yılları arasında, Lidyalılar tarafından işgal edildi. Eğirdir kentinin Lidya’nın son hükümdarı Kroisos, M.Ö. 560-547 tarafından kurulduğu ve ilk adının da Krozos olduğu sanılmaktadır. Şehrin iç kalesi de Lidyalılar tarafından inşa edilmiştir..

Devamı haftaya…