Türk futbolunun "büyük" denilen takımları, bugüne kadar yapılan yanlışlar yüzünden artık "sıradan" denilen takımlarla bile boy ölçüşemiyor. Özellikle bu sezon, büyüklerin makyajı döküldü ve Süper Lig sıralamasında tarihte görülmemiş bir tablo oluştu. 
Puan durumunda Başakşehir, Kasımpaşa ve Antalya ilk üç sırada yer alıyor. Üç büyüklerin hali ise içler acısı. Galatasaray, son 10 maçını kazanamıyor. Beşiktaş, bir iniş bir çıkışlı durumda. Hele hele Fenerbahçe'nin durumu tam anlamıyla felaket. 15 maçta 14 puanla düşme hattında ve kulüp tarihinde böyle bir tablo hiç bir zaman olmadı. Çok büyük umutlarla ve rekor oyla kulübü teslim alan Ali Koç, trübünlerin hedefi olmaya başladı.

* * * 

Üç büyüklerin düştüğü bu durumda, kulüp yöneticileri kadar TFF'nin ve Spor Bakanlığı'nın da sorumlulu var. Kulüplerin mali durumunu UEFA'ya takılana kadar denetlememe, hesap sormama, borçlanmalara kayıtsız kalma dahil. Kulüp başkanlığına gelip şaşalı bir başkanlıkla şöhret olanlar, kulüplerin borçlarını da katlayarak kenara çekildiler. Bu tabloyu oluşturan başkanlar ve yöneticiler, kendi şirketlerini de böyle mi yönetiyor? Şirket yöneticilerine, teknik adam ve futbolculara verdikleri gibi bol keseden maaş veriyorlar mı?

Eğer kulüp başkanları kendi şirketlerini de futbol takımlarını yönettiği gibi yönetseydi, hepsi iflas etmişti. Demek ki, şirkette gösterdikleri hassasiyetin ve yönetim becerisini, kulüp yönetiminde göstermeyip, tam tersini yapıyorlar. Kulüplerin geleceğini satarak kendi şöhretlerini artırmanın peşinde koşuyorlar. 

* * *

Son sezonların istikrarlı ve başarılı takımı Başakşehir, yani eski İBB spor ile Kasımpaşa, siyasi iktidarın gözdesi kulüpler olarak biliniyor. Tribün destekleri olmamasına rağmen... Sporda siyaset olmadığı söylense de, siyasetin sağladığı maddi ve manevi destek, diğer kulüplerden avantajlı hale gelmelerini sağlıyor. Arda'nın transferindeki milyonlarca Euro'luk sponsorluk anlaşması, fazla söze hacet bırakmadan durumu yeterince yansıtıyor. 

Bu kulüplerin bağlı bulunduğu ve "özerk" sayılan TFF'nin yıllık bütçesi 705 milyon 387 bin lira. Eski parayla 705 trilyonluk devasa bir bütçe. Bu bütçeye rağmen ne ulusal başarı var, ne de uluslararası başarı. Kulüplerimiz gibi, Milli Takım da giderek irtifa kaybediyor ve küme düşmüş durumda. Ama siyasi gücün gölgesi üzerindeyse, hele bir de gazetelerin, televizyonların varsa kimse bunları sorgulayamıyor. Koltuğun da sallanmıyor. 

* * *

Kulüpler batakta, Milli Takım yerlerde sürünüyor ne önemi var? Bizim, anlı şanlı başkanlarımız, başkan vekillerimiz var ve kimsenin hesap sormaya, sesini yükseltmeye cesareti yok.
Türk futbolunun tarihine damga vuran kulüpler, kayyum atanacak duruma gelmişken, Spor Bakanlığı ile TFF'nin bu duruma daha fazla seyirci kalmaması ve bu çöküşü durdurmak için acilen harekete geçmesi gerekiyor.
Aksi taktirde, Kapıkule'nin ötesinde esamimiz okunmayacak ve kendimiz çalıp, kendimiz söylemeye devam edeceğiz...