Toplum olarak bizi uyutanlara iyi ninni söylediklerini  deriz. Onların ninnilerine bizim gereksinimimiz yok ama, çocuklarımız annelerinin mırıldanacağı ninnilere aç büyüyorlar.  

İnsanlar ninnilerle şiiri ve musikiyi tanırlar. Ölüm ağıtlarıyla dünyayı terk ederler. Ninniler, şiirin başlangıcı, ağıtlar sonudur. Ninni sözleri ve ezgisiyle doğulur, ağıtlarla ölünür. İnsan oğlu doğumundan ölümüne kadar şiir ve müzikle iç içedir. Bunun için "Hayatın Kendisi Şiir" sözü doğrudur. Ninnilerde de ağıtlarda da sevginin yansıması, müziğin duygusallığı vardır. 
İnsan yaşamında ninnilerin yeri  önemlidir. Çocuk, doğduğu günlerinden itibaren,  içinde bulunduğu ortam ve o ortamdaki kişilerden   dilini öğrenir. İlk öğretmen annedir. Onun için öz dile, ana dil denilmiştir. Annelerin belekte, beşikte  öğretim aracı ninnilerdir. Çocuklar dinleyerek, öykünerek, iletimleri algılayarak, deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşarak öğrenirler. 

Çocukların, iyi bir dil öğrenmeleri, eğitilmeleri ve ruh sağlığı kazanabilmeleri için, bebeklik döneminden başlayarak, görsel, işitsel ve dilsel iletilerle beslenmeleri gereklidir. Bu iletilerden olarak, türkü, ninni, mani, bilmece, tekerleme ve halk şarkıları, gibi anadilinin söz hazineleriyle tanışırlar.  

Her dilin özellikleri ve anlatım olanakları vardır. Bu olanaklar, çocuklar tarafından, folklor edebiyatı dediğimiz halk anlatılarından ve  konuşma dilinden, doğal bir süreç içerisinde fark edilir. Daha  sonra bu ürünlerin yazılı dile geçmesiyle devam eden dil eğitimi,  yazılı edebiyat ürünleriyle varlığını sürdürür.

Ninniler evrenseldir. Anneler ninnileriyle, bebeklerinin uslu durmasını, kolayca uyumasını amaçlar. Kolayca yürümesini, büyümesini, iyi bir iş edinmesini, kız çocuk ise gelin olmasını ister.

Ninni, Divanü Lügati't Türk de "balu balu" diye adlandırılır. Öteki Türk boylarında bir birine yakın adlar almıştır. İspanyolca nana, Fransızca nani, İtalyanca ninna, Slavca'da nina-nana Türkçe'de ise nenni-ninni sözleriyle benzerlik gösterir. Nenni, nine sözcüğünü çağrıştırmaktadır. Gençler, anneler, babalar tarlada bahçede çalışırken, çocuklarla ilgilenmek onları uyutmak görevi ninelerindir. Ninelerin bu işi yaparken söylediği ezgiler zaman içinde ninni, nenni olarak adlanmış olabilir. 

Ninniler kuru sözcük yığınları değildir. Annelerin dille kurdukları simgesel iletilerle doludur. Bu nedenle ninniler, şiirsel ve ezgisel yönünün dışında, annenin ruhsal durumunu, deneyimlerini dile getiren bir içerik kazanır. İşte bu içerik, çocuğun şuuruna depoladığı ilk hayat okulunun bilgileridir. 

Diğer yönden, özünde ana şefkati ve sevgisi bulunan ninninin ezgiyle bebeğin kulağına girmeye başlaması, onun sevgi ve hoşgörü iklimine kapı açmasıdır. Ana dilin melodik yapısının kavranmasında ninnilerin katkısı büyüktür. Okul öncesinde ilk konuşma evresinden başlayarak çocuklarda dil gelişimi ve zevki oluşur. Çocukların ilk algısı kulakla olduğuna göre anne şarkıları ve türküleri olan ninnilerin katkısı anlam kazanır. 

Günümüzde, özellikle kent hayatının baş döndürücü koşturması içinde, ninni söyleyen anneler azalmıştır. Bebekler, karyolalarının yakınlarına yerleştirilmiş mekanik bir aletten çıkan hafif müziklerle, anne sesinin  sıcaklığından uzak büyümektedir. 
Oysa, sevgi, özveri ile anlam kazanır. Bunu atalarımızın anneleri çocuklarına zaman ayırarak yaparlardı. Süt emen çocuklarını uyutmak için kendi seslerinden yüreklerinden gelen ezgilerle ninniler söylerlerdi.  Çocuklarının geleceğini bu ninnilerle yönlendirirlerdi. 
Kuşkusuz, günümüzde de  herkes, başarılı ve mutlu olmak istemektedir. Çocuklar daha dünyaya gelmeden anne ve babalar onların gelecek yaşantılarına ilişkin planlar yapmaya başlamaktadır. Ama bu planlar içinde madde öncelik taşımaktadır.  

Ninninin çocuğun sağlıklı bir ruhla yetişmesindeki yeri yadsınamaz.  Ama, çoğunlukla büyük kentlerde yaşayan günümüz anneleri, bebeğini ninniyle uyutmaya zaman bulamıyor. Kimisi, bir tek ninniyi  bile bilmiyor.  Kimisi ninniyi hafife alıyor, banal buluyor, sözlerinin anlamsızlığından söz ediyor. "Dandini dandini dastana, danalar girmiş bostanı"ile alay ediyor. Bunlar ninninin kendilerine söylendiğini sanıyorlar. Oysa birkaç aylık bebeğe sözün anlamının değil, annenin sesinden akan musikisinin ve içindeki yürek sıcaklığının  gerek olduğunu bilmiyor.