Türkiye'de bir dönem yoğun yaşanan olaylardan dolayı çevremdekilere "böcek" dediğimde hemen akıllarına "dinleme cihazı" geliyor nedense. Siz de eğer yazının başlığından böyle bir sonuç çıkardıysanız yanılıyorsunuz. Bildiğimiz canlı böcekler bunlar. Uçan, yürüyen, bazen dikkatimizi bile çekmeyen, genellikle açık arazilerde, toprağın bulunduğu yerlerde değişik değişik çeşitleriyle yer alan böcekler...
Rahmetli Aytunç Altındal, zaman zaman böyle bir çalışma olduğunu anlattığında herkes "komplo teorisi" diyor ve gülüp geçiyordu. Çünkü, Altındal dünya imparatorluğu kurma yolunda ilerleyen bir güçler ittifakından söz ediyor, her alanda nasıl etkili olduklarını da anlatıyordu. Haklıymış...

Aktaracaklarım size "bilim kurgu filmi" gibi gelmesin sakın. Çünkü iddia bana ait değil. Ya da son yılların modası "sosyal medya üfürmesi" hiç değil. İddia, en saygın bilimsel dergilerden biri olan Science'de yer alıyor. İddianın sahibi ise Alman Max Planck Enstitüsü ve Fransız Montpellier Üniversitesi'ndeki beş bilim insanı..
Pentagon, yani Amerika'nın tüm askeri işlerinin yürütüldüğü yerde Defense Advanced Research Projects Agency (DARPA) diye bir birim var. Bu birim, yıllardır "müttefik böcekler" üzerine bir çalışma yürütüyor. 
Çalışma, DARPA tarafından "genetiği değiştirilmiş bulaşıcı virüs taşıyıcısı böcekler aracılığıyla bu virüsleri bitkilere aktardığında kromozomlarını değiştirerek ABD tarımını patojen etkenlerden korumaya dönük" olarak anlatılıyor.

* * *

Bilim dergisi Science'de iddiası yer alan 5 bilimadamı ise çalışmaların bununla sınırlı olmadığı, çok daha tehlikeli boyutları olduğu tezini savunuyor. Başta bu çalışmanın "yeni bir biyolojik silah sistemi" olduğuna dikkat çekiliyor. Böyle bir programın resmen ya da açıkça yürütülmesi mümkün değil. Çünkü çalışma, 1975 yılında yürürlüğe giren, ama ABD'nin kendi laboratuvarlarında inceleme yapılmasını reddetmesiyle kağıt üzerinde kalan Biyolojik Silahlar Sözleşmesi'ne aykırı.
Pentagon bünyesinde yapılan çalışma, böceklere olgunluk aşamasına gelmiş tahıl tarlalarını genler yerleştirme yeteneğine sahip virüsleri bulaştırmaya, yani normal bitkileri GDO'lu bitkilere dönüştürmeye dönük olarak yürütülüyor.
İddiayı bilim dergisine taşıyan 5 bilim insanı "Böcekleri nakil aracı olarak yayarak, hassas tarımsal ürünlere kolaylıkla aktarılabilecek yeni bir biyolojik silah sınıfı yaratmak için basit değişiklikler yapmanın yeterli olabileceğini" vurguluyor.
Pentagon yönetiminde genetiği değiştirilmiş bulaşıcı virüs taşıyan böcek sürüleriyle tahıl tarlalarını GDO'lu hale getirmek yanında, tamamen kurutmak da mümkün. 

* * *

DARPA'nın programı, böcekleri savaş amaçlı olarak kullanan tek program değil ayrıca. U.S. Navy'nin araştırma laboratuarı, St. Louis Washington Üniversitesi'ne çekirgeleri biyolojik insansız hava araçlarına dönüştürmek için bir araştırma siparişi vermiş.

Böceğin beynine elektrot ve sırtına mini verici yerleştirilerek, karadaki operatör, çekirge antenlerinin algıladıklarını çözümleyip raporlaştırabilecek. Bu böcekler havadaki çeşitli kimyasal maddeleri anında algılayabilen koku algılama yeteneğine sahip. Bu da, bir hava ya da füze saldırısıyla vurulacak patlayıcı depolarını ya da diğer kimyasal tesislerin yerini belirleme olanağı sunacak.
Pentagon'un "böcek müttefik ordusu", sadece tarım alanında sınırlı değil. Taşıdıkları bulaşıcı virüslerle insan dahil başka organizmaları da hedef alabilir. 
İnsanları öldüren keneler, grip olan kuşlar ve domuzlar yani...

Bir detay daha: Gürcistan’ın eski Sosyal Güvenlik Bakanı İgor Guiorgadze, kamuoyuna 100 bin sayfa belge açıkladı ve Tiflis’teki bir dev laboratuvarın, Pentagon adına kimyasal ve biyolojik silah deneyleri gerçekleştirdiğini ortaya serdi. Kirillov’a göre, 2007-2018 yılları arasında Rusya’da domuz vebasından ölen hayvanların hücreleri, Tiflis'teki laboratuvarda bulunanlarla aynı. Bu veba, Rusya'dan Çin'e ve Baltık ülkelerine yayılmış ve bunda da böcekler kullanılmış.

* * *

GDO'lu, yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma'ya sahip gıdaların insan üzerindeki etkilerini çevrenize bakarak görebilirsiniz. Normalde tepki vermesi gereken olaylara ve söylemlere kayıtsız kalan, uyuşturulmuş gibi boş boş "izleyici" olan insan tipi, topraklarımızın "yeni türemiş" bir yaratığı gibi gelmiyor mu size de? 

Bunun için yıllardır sosyal medya yanında yaygın medya çok iyi bir şekilde kullanıldı. İnsanların hassasiyetleri, kırmızı çizgileri sosyal medya gibi araçlarla detaylı bir şekilde raporlandı. Aynı dönemde o kırmızı çizgileri yerle yeksan edecek ve normalde kabullenilmeyecek şeyleri "olağan" sayacak ekran bombardımanları yapıldı. Aile içi mahremiyet televizyon ekranlarında raiting aracı oldu. İşsiz güçsüz gençlerin biriken enerjisi de, değişik dizilerle "sokak çetesi"ne dönüştürüldü. Bedavadan daha ucuz satılan uyuşturucunun hazır pazarı da bu şekilde oluştu, magazin dünyasının içinde bulunduğu çukurdaki iğrençliklerin "sıradan" kabul edilmesi ve hatta özendirilmesi de...

İçerisinde nelerin bulunduğunu bilmeden yediğimiz şeylerle, ne halt yediğimizi bilemez hale gelip GDO'lu bir topluma dönüştüysek, Pentagon'un böcekleriyle ne hale geliriz hiç düşünmek istemiyorum.