Söylencelere göre, Yunus yolda erenlerden yedi kişiye rastlamıştı. Her akşam erenlerden biri içinden geçirdiği bir ermiş adına Tanrı'ya dua ediyor hemen bir sofra geliyordu. Sıra Yunus'a geldiği akşam o da:

"Yarabbi!" demişti, "Bunlar hangi kulun adına dua ettilerse ben de onun adına yalvarıyorum sana, utandırma beni." O akşam iki sofra birden gelmişti. Erenler şaşırıp kimin adına dua ettiğini sormuşlardı. Yunus: "Önce siz söyleyin" deyince, erenler, "Taptuk'un dervişlerinden Yunus diye biri var, onun adına" demişlerdi.

Yunus bunu duyar duymaz, yaptığının yanlışlığını anlamış. Tekkeye geri dönmüş, Taptuk Emre'nin karısı ana bacıya sığınmış. Şeyhin kendi hakkındaki düşüncesini sormuş. Ana Bacı:

"Yarın sabah namazında, şeyhinin yolu üzerine yat, gözleri görmediği için şeyh senin kim olduğunu bana soracak, ben de Ona "Yunus" diyeceğim, Eğer, "Bizim Yunus mu" diyecek olursa anla ki, artık çilen dolmuştur."

Ertesi sabah Yunus, bu öğüte uyarak yola uzanmış. Şeyhi "Bizim Yunus mu?" diye sorunca,Taptuk'un ayaklarına kapanmış. O günden başlayarak şeyhin izniyle ilâhî şiirlerini de söylemeğe başlamış.

Taptuğun tapusuna / Kul olduk kapısına / Yunus miskin çiğ idik / Piştik elhamdülillah.

Bir başka söylenceye göre Taptuk, kızını Yunus'a vermiş. Yunus ömrünün sonuna dek bu güzel kıza dokunmamış. Halk Yunus'a şehvet duygusunu kondurmak istememiş.

Anadolu insanı Yunus'u öylesine sahiplenmiştir ki, onun mezarının kendi topraklarında bulunmasını arzulamış. Anadolu'nun bir çok yerinde mezarının oluşu, şiirlerinin de, ilahilerinin de dillerden düşmeyişi bu sevginin anlatımı. Bursa, Çayköy, Erzurum, Ünye, Döğer, Tire, Sivas, Aksaray, Kırşehir, Bolu, Keçiborlu,, Uluborlu, Sandıklı, Kula, Eskişehir, Sarıköy ve Karaman bu yerlerden bazıları.

Halkın Yunus'u ne kadar özden sevdiğinin kanıtı bir başka söylencede. Sevgisi'nin büyüklüğünü, sanki abartı ile oranlamış. Bunu yaparken bir sosyal gerçeğin de altını çizmiştir. Öyküyü bilirsiniz:

Yunus'un şiirlerini Molla Kasım derler tutucu bir softaya getirirler. Molla şiirleri okumaya başlar. binlercesini şeirata aykırı bularak yakar, binlercesini  suya atmaya başlar. Sıra bir şiire gelmiştir:

"Yunus Emre bu sözü, / Eğri büğrü söyleme. / Seni sigaya çeken,  / Bir Molla Kasım gelir." dizelerini okuyunca, Molla Kasım "Eyvah!" der. yakmadığı, suya atmadığı şiirleri bir hazine gibi saklamaya başlar. Halkımız dilden dile, telden tele aktara aktara der ki, "Bunun için şiirlerinden binlercesini göklerde melekler, binlercesini denizlerdeki balıklar, kalan binlercesini de.insanlar söylermiş."

Yunus'u mezhep çatışmalarının içine sokmak yanlış. O her zaman insanları bölen, onları birbirlerinden uzaklaştıran hırsa, kine, kibre dayanan tarikatların üzerinde oldu. Onun yeri bu tartışma ve didişmelerin üzerindeydi; Hepsine hoşgörüyle bakıyor ve insanları birlik ve sevgiye davet ediyordu.

Zaman zaman Yunus'la ilgili güzel bir kitabı karıştırırım.. Değerli meslektaşım Mehmet Nuri Yardım'ın, "Yunus Emre Seçme Şiirler" adıyla kitabı...

Yunus Emre Seçme Şiirler'in başında Mehmet Nuri Yardım'ın Yunus'un hayatı, sanatı ve eserleriyle ilgili kapsamlı bir araştırması yer alıyor.

Her evde bulunması ve özellikle her çocuğumuzun okumasında yarar olan bu kitapla ilgili olarak Mehmet Nuru Yardım şöyle diyor:

Yunus Emre, şiirlerinde ilâhi aşkı yansıtır; "Yaratan"dan ötürü "yaratılanı" sever, "yetmiş iki millete bir gözle" bakar. "Dövene" elsiz, "sövene" dilsizdir. Şiirleriyle ilâhi düşünceyi yansıtırken, insanı gözden kaçırmayarak, karışıklıklarla dolu döneminde Anadolu halkına gerçek anlamda, bütün çağlarda geçerli olacak "insan" düşüncesini yaymaya çalışmıştır. Bu şiirlerde kimi dinsel terimler dışında dil ve anlatım oldukça yalındır. Bu özelliğiyle, güzel ve duygusal şiir dilini yakalamıştır..

İşte bir şiir :

Bir kez gönül yıktınısa / Bu kıldığın namaz değil  / Yetmiş iki millet dahi  / Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise / Er eteğin tuttun ise  /  Bir kez hayır ettin ise  / Binde bir ise az değil

Yol odur ki doğru vara / Göz odur ki Hak'kı göre  / Er odur alçakta dura  / Yüceden bakan göz değil

Erden sana nazar ola / İçin dışın pür nur ola  / Beli kurtulmuştan ola  / Şol kişi kim gammaz değil

Yunus bu sözleri çatar / Sanki balı yağa katar / Halka matahların satar /- Yükü gevherdir tuz değil