Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önde gelen temsilcilerinden biri Osman Atillâ’ydı. 10 Mayıs 1922’de Afyonkarahisar’da doğdu.

Babası, Kafkas Cephesi gazilerinden Cafer Çavuş’tu. Osman Attilâ’nın büyük dedeleri Afyonkarahisar’a Ankara’dan geldiği için, aile lakabı olarak “Ankaralıoğlu” denilmişti. Annesi Emine Hanım, Afyonkarahisar’ın köklü ailelerindendi. Babasını dokuz yaşında kaybetmişti. Ortaokul öğrencisiyken Haber Gazetesi’nde mürettiplik yapan ağabeyinin yanında çalışmaya başladı. Gazeteciliği, okuyup yazmayı, Atatürk’ü, Cumhuriyet’i aşk derecesinde seviyordu. Atatürk için şunları yazmıştı:

Tuttun elimizden çıktık sefere,

Kurtardık vatanı, milleti Atam.

Serdik kör denilen talihi yere,

Zaferdir savaşın nimeti Atam.

 

Dağlar altımızda at oldu bizim.

Sen dedin:-Uyan Türk! Açıldı gözüm.

Sakarya suyundan yununca yüzüm,

Bilindi Türklüğün kıymeti Atam.

 

Duyarım, dalgalar sahili döğer,

Sen sade bir "Paşa" olaydın eğer

Yine kalbimizde alacaktın yer,

Sensin bu vatanın ziyneti Atam.

 

Bir eşin varmıydı civanmertlikte?

İyi ettik sana "Ata" dedik te;

Sevgin göğsümüzde, eller tetikte,

Sendin bize Tanrı himmeti Atam

 

Her Türk olan "Atam" der de tutuşur,

İşitir emrini derdi yatışır;

Kâfi bu teselli ona yetişir;

Sana lâyık olmak niyeti Atam.

 Önce Afyon Taşpınar’da sonra Sivas 4 Eylül’de ve Ankara’da Ülkü’de çoğu zaman fahrî olarak yayıncılık işini yaptı. Bu dergiler, Halkevlerinindi.

1939’dan sonra bir süre  Sivas’ta kaldı. Burada Vehbi Cem Aşkun’la tanıştı. 4 Eylül’de şiirleri yayımlandı. Ankara'ya gelen şair, burada Ahmet Kutsi Tecer ve Behçet Kemal'i tanıdı. 1965-1969 yılları arasında Afyon Milletvekilliği yaptı.  Osman Attilâ, Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikiyle folklor araştırmalarına ve yayın faaliyetlerine yöneldi. Milletvekilliği sırasında Millî Folklor Enstitüsü’nün kurulması yönünde çok önemli katkılarda bulundu.

Osman Atilla aradığı aşkı 1972 yılında, elli yaşındayken buldu.  Âşık olduğu Şadiye Görme Hanımefendiyle evlendi.  

“Sana kavuştum Yıldız’ım,

Hiç korkmam kara geceden.

Kalmadı yürekte sızım

Güç kurtuldum bilmeceden!”    mısraları, uzun süre hayata karşı tek başına direnen Osman Attilâ’nın yaşadığı sıkıntılar sona ermişti. Hayatın bu son faslından ‘aşka, sevgiye dair’ büyük beklentileri vardır:

 “Neyini anlatsam eksik,

Neyini söylesem yarım.

Nefes aldım kesik kesik

Sensin benim yoğum-varım.

 

Can canayız, yan yanayız,      

Ayırmasın Tanrı bizi.

Yıldızız, güneşiz, ayız

Kıskanırlar ikimizi.    

 20 Nisan 1978’de bu dünyadan göçtü.

Afyon Talebe Mecmuası’nda Osman Nuri imzasıyla ilk yazısını kaleme aldıktan sonra başta Son Posta Gazetesi, Haber Gazetesi, Taşpınar, 4 Eylül, Ülkü olmak üzere Yürüyüş, Çığır, Şadırvan gibi çeşitli dergilerde şiir ve yazıları yayımlandı. Kültür adamı olarak türkü derlemeleri yapmış, Afyonkarahisar’ın folklorik ve kültürel zenginliğini araştırmış, bu maksatla çeşitli toplantılara katılmış, bildiriler sunmuştu. Türk şiirinde farklı bir ses olmaya çalıştı:

 Deli bakma böğrek gözlüm

Gönlüm gözünden taşıyor.

Sürmelim, anadan nazlım,

Etme tebdilim şaşıyor.

 

Herkes güzelliği özler;

Kimde var bu böğrek gözler

Dudağından inen sözler,

Sonradan bende yaşıyor

 

Bak başında zaman zaman

Dağda değil yerde duman

Bir de sen çiğneme aman!

Derdim başımdan aşıyor.

Ellili yıllarda üretkendi.  Ancak kendini ve zamanlarını siyasete kaptırınca, ilhamını köreltti. Şiirinde kişisel duyuşları ve endişeleri vardı. Memleket üzerine yazdığı şiirlerle birlikte, Memleket Şiirleri Antolojisi de hazırlayan Osman Attilâ, bütün şiirleri içinde en fazla memleket temasına yer verdiği için “memleket şairi” olarak anılır oldu. Şiirleri ses ve ahenk açısından zengindi. Günlük konuşma dilinin ağırlıkta olduğu, yalın ve açık anlatım kullanıyor, halk diline çok yakın söyleyişi bulunuyordu.