Yalnız halk şiirinde değil, çağdaş Türk şiirinde de böyle. Derler ki matem ehlinin bayram arttırır yasını.

Hani dedik ya bayramlar sevinç günleridir diye. O zaman hüznü bir yana bırakıp bayramın özüne dönelim. Âşık Ali İzzet, "Şu sazıma düzen ver / Teller de muradın alsın / Gel beni tenhada gör / Diller de muradın alsın" diye başladığı şiirini söyle tamamlıyor:

"Ali İzzet görüşelim
Bugün bayram barışalım
Aç göğsünü sarışalım
Kollar da muradın alsın.

Taptaze aşk mektuplarında vardır bayramın adı. Ahmet Muhip Dranas'ın olduğu gibi:

"...Ay aydınlığım, gün ışığım, canım,
Bayramım, bolluğum, yemişim, yenim
Göz yaşımı gözden gizli silenim!

Pek garipçe kaldım köyümde ıssız,
Otsuz ocaksız, akılsız, ayvazsız.
İki elin kanda olsa durma tez

Dağ başını duman almadan beri,
Eyüp sabrım, eyi düşlerim yoru,
Yet bu yana! Avareyim, yet, yürü! "

Bayramlar, kararan dünyalara bir bahar gibi doğar. En sevecen, en coşkulu duygular sarar ruhu, bedeni. En güzel giysiler giyilir rengârenk. Yüzyıllar boyu bu böyledir. İşte onun  için Karacaoğlan da dağlarda baharı anlatırken şöyle benzetir:

Çukurova bayramlığın giyerken,
Çıplaklığın üzerinden soyarken,
Şubat ayı kış yelini kovarken,
Cennet dense sana yakışır dağlar.

Bayramlarda öncelikle çocuklar geliyorsa aklımıza. Şiirlerin odağında da çocuklar olmalı. Öyle de olmuş. Şiirlerin bir bölümü,  hayallerimizi uçurduğumuz, salıncaklardan yükselip ötelere, daha ötelere doğru yükselmek arzusu ile dolduğumuz günleri hatırlatıyor. Herkesin bu günlerde yaramazlıkları, kaçamakları olmuştur. Nedense hep kargalar söyler annelere bu yaramazlıkları. Rüşvete çocukluk günlerinden alışkanlığımız var. Orhan Veli de rüşvet vericilerden. Bir bayram gününü anlatırken şöyle diyor:

"Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye Nezareti'ne gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!"

Sevgili dostlar bunları yazıyorum ama, bir bayram arifesinde gönlüm hoş değil. Şehitlerimizi, şehit ailelerinin evlerini gözlerimin önüne getiriyorum. Öf ki, öf! İçim kan ağlıyor.

23 Nisan tarihli gazetede yazamadım. İçime dert oldu. Biliyor musunuz 23 Nisan Çocuk bayramının asıl sahipleri şehit çocuklarıydı. 23 Nisan'da yapılması gereken devlet törenlerinin "şehitler" gerekçe gösterilerek ertelenmişti.

Her ne kadar, devlet erkânı 23 Nisan'ın kutlamalarının şehit haberleri gelirken yapılamayacağını düşünse de, bu bayram aslında bizzat şehit çocukları ve savaşta gazi olmuş çocuklar için çalışan ( Çocuk Esirgeme Kurumu) Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin çabaları sonucu çocuklara armağan edilmişti.