Düşman ikinci cepheyi Arıburuna açmıştı. General Birdwood komutasındaki Anzak Kolordusu buraya çıkacaktı. 25 Nisan 1915’te 3.Avustralya Tugayına ait 1500 kişilik öncü kuvveti çıkacak, arkadan esas birlikler karaya çıkacaklardı. Harekat planları da şöyleydi:

Anzak Kolordusunun iki kademe halinde bu bölgeden karaya çıkmasını sağlayacaklar, karaya çıkan birlikler önce Kocaçimen Tepeyi, Conkbayırını ve hâkim sırtları ele geçirecekler daha sonra da Seddülbahir’den çıkıp Alçıtepe’yi ele geçiren birliklerle buluşup Türk savunma kuvvetlerini temizleyip tabyaları elde edecekler, donanmaya boğazı açacaklardı

Çıkarma sırasında kıyı örtmesi yapan askerlerimiz çok şiddetli ateş açtı. Bu ateşe rağmen 1.Avustralya Tümeninin tamamı karaya çıktı.. Saat 07.00’de düşman, ileri unsurları ile Conkbayırı ve Kemalyeri yamaçlarına kadar ilerledi. Buradaki takımların askerleri birer birer şehit oldular. Gece tatbikat yapan 27. Alay Eceabat’a yeni dönmüş ve uykuya dalmıştı ki top sesleriyle uyandılar. Düşman çıkarmasının başladığını anlayan Alay komutanı orada bıraktıkları arkadaşlarını kurtarmak için çırpındı. Hareket emrinin geç verilmesi nedeniyle düşmanı ancak top sırtlarında karşılayabildi.

Bu savaşlar Mustafa Kemal gibi bir dehanın Türk ve Dünya kamuoyunca tanınmasını sağladı. Mustafa Kemal,  Çanakkale savaşları başlamadan kısa bir süre önce Tekirdağ’da yeni kurulacak olan 19 uncu Tümen komutanlığına atanmıştı.  Derhal göreve başlamış kısa bir süre içinde savaşa hazır ve seçkin bir tümen haline getirmişti.  Bir süre sonra Mustafa Kemal tümeniyle birlikte buradan alınmış Bigali Köyüne sevk edilmişti. Gelibolu çıkarmasına kadar burada kalmıştı. Anzak hücumunun gücünü sezerek, Liman von Sanders ile ters düşmek pahasına ihtiyat olduğu halde emir beklemeden kendi inisiyatifiyle harekâta geçti. 

KAZANDIĞIMIZ AN BU ANDI

Mustafa Kemal tümeniyle Anzakların saldırısını karşılamak üzere Boğalı’dan hareket etti.  Zor şartlar altında Sarı Bayır’a ulaştı. Burada, kıtasına kısa bir istirahat verdi.   Birkaç subayı ile çevreyi daha iyi görebileceği bir yere doğru yaya gitti. Conk Bayırı’nın eteklerine vardıklarında kendilerine doğru koşan ve görünüşe göre kaçan bir grup Türk askeri ile karşılaştı.. Mustafa Kemal durmaları için bağırdı.  Neden kaçtıklarını sordu.

 “Efendim düşman geliyor” dediler, tepeden aşağısını gösterdiler. O arada fundalıklar arasında Avustralya müfrezesi görüldü. Mustafa Kemal bunlara kendi taburundan daha yakındı. Hemen orada askerlere durup dövüşmelerini emretti. Askerler cephanelerinin tükendiğini ileri sürdüler. Bunun üzerine süngü taktırarak mevzi aldırdı. Bunu gören Avustralyalılar da tereddüt edip, mevzi aldılar. Mustafa Kemal sırtın öbür yanında istirahat etmekte olan taburunu alıp getirmek üzere emir subayını koşturdu.

Mustafa Kemal raporunda  “Kazandığımız an işte o andı” diye yazar.

Türklerin en büyük savaş malzemesi inançtı.  Topa, tüfeğe, çeliğe karşı dimdik duran ve kafa tutan inançtı. Bu inançla, Mustafa Kemal:

 “ Size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerinize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir” dediği anda, herkes öldürmek ve ölmek için düşman üzerine atıldı. 57 inci Alay, Mustafa Kemal’in emrine uyarak tamamen şehit oldu. Kocaçimentepe başarısının ardından Mustafa Kemal Albaylığa terfi etti.

Şimdi Conk Bayırı’nda açılan 57. Alay mezarlığı ve anıtının önünde bir mermer kitabe vardır.  Besmele’nin ardından “Şehitler Allah’tan şunu istediler: Ya Rabbi bizi dünyaya tekrar gönder ve Sen’in uğrunda bir kere daha şehit olalım” Hadis-i Şerif’i yazılıdır. 

Mehmetçik, çıkarmanın başladığı günden Yarımadanın tahliyesine kadar, düşmanın ilerlemek için bütün saldırılarını eritmiş ve Çanakkale’de etten ve kemikten bir kale yaratmıştı.

Mustafa Kemal Maltepe’ye geldiğinde Kolordu Komutanı Esat Paşa ile karşılaştı. Kumtepe’ye çıkarma yapıldığı bilgisinin doğru olmadığını öğrendi. Bunun üzerine bütün kuvvetiyle Arıburnu’ndaki düşmana saldırmaya karar verdi.  77.nci Alayı, 27 nci Alayın solundan düşmanın sağ yanına taarruz ettirdi.

19.ncu Tümenin saldırısı karşısında düşman kıyıya kadar çekildi. Bir kısmı sandallara binerek kaçmaya başladı. Karanlık basınca düşman yeniden karaya asker çıkardı. Bütün gece sürdürdüğü çıkarmayla karadaki kuvvetlerini takviye ediyordu. Ertesi günü 26 Nisan’da üstün kuvvetlerle hücuma geçiyor ama birliklerimizin direncini kıramıyordu.

Yarınki yazımda size Yahya Çavuş’u anlatacağım.