İş dünyası birbiri ile çelişen alt işverenlik hikayeleri ile doludur. Bir tarafta 3-5 kişilik basit temizlik işlerinde bile sağlıklı ilerlemeyen alt işverenlik ilişkileri, diğer tarafta ise havalimanı işletmeciliği gibi son derece kritik ve zor işlerde önemli görevler alarak büyüyen alt işverenler… İlk bakışta çelişkili gibi görünen bu durumun basit bir açıklaması var aslında. Başarısız tarafta iki başarısız unsur buluşuyor.

Bu iki başarısız unsurdan ilki alt işverenliği tanımayan, araştırmayan, doğru yapılandırmayan ve sadece kendi çıkarına odaklanarak alt işvereni sömüren bir asıl işveren. Diğeri ise yeterli ekibe ve imkanlara sahip olmayan, yaptığı işin hukukunu bilmeyen, modelsiz, ilkesiz, vasıfsız bir alt işveren. Bu iki başarısız unsurun başarılı bir sonuç üretmesi haliyle mümkün olamıyor ve başarısız alt işverenlik hikayeleri kervanına yenileri ekleniyor. Başarılı tarafta ise iki başarılı unsur buluşuyor. Bir tarafta alt işverenliği tanıyan, alt işverenin kendi sistemi içerisinde verimli olabileceği noktaları tespit edebilen, kazan kazan ilişkisi çerçevesinde davranan ve alt işverene destek olarak gelişmesini sağlayan bir asıl işveren bulunuyor. Diğer tarafta ise işine hakim, güvenilir, yeterli bir alt işveren… Haliyle başarı kaçınılmaz oluyor.

Alt işverenden verim alabilmek için doğru alt işverenlik yapılandırması ve denetim mekanizmalarının kurulması gibi gereksinimler bulunuyor ve önceki yazılarda bunlardan bahsetmiştim. Bu yazıda ise konuyu, verimli bir ilişki için alt işverenliğe bakış, alt işverene davranış ve destekleme bağlamında ele alacağım.

Ülkemizde yaklaşık olarak 25 yıllık aktif geçmişi olan alt işverenlik kavramı, hala tam olarak anlaşılabilmiş değil. Alt işverenliğin bir okulu, bölümü, eğitimi, meslek odası veya kapsamlı bir hukuki mevzuatı bulunmaması, bu durumun ana sebeplerinden biri. Sektör tümüyle oyuncuların yaşadıklarına ve devletin yaşananlara verdiği tepkilere terk edilmiş durumda. Hal böyle olunca sektörün ve sektöre bağlı oyuncuların gelişimi de son derece kısıtlanıyor. Örneğin; ülkemizde herhangi bir sektördeki en yaşlı firmalar listesini incelediğinizde, geçmişi Cumhuriyet tarihinden geriye giden ve hala aktif olan firmalara rastlamanız mümkün iken, alt işverenlik sektöründe 20 yılını dolduran ve hala aktif olan firma bulmanız mümkün olmuyor. Bu durum, ilişkinin diğer tarafındaki asıl işveren temsilcilerinin, alt işverenlik konusunda kaynak bulmalarına ve tecrübe edinmelerine engel olarak, alt işverenliği temizlik + güvenlik gibi sığ bir anlayışa hapsediyor. Bu bilinmezlik ve kötü tecrübeler evreni öyle bir hal alıyor ki, işverenlerin gözünde alt işverenlik sektörü bir mayın tarlasına, alt işveren seçimi ise kör bir kurşuna dönüşebiliyor. Lakin işin diğer tarafında kapsamlı alt işveren ilişkileri geliştiriliyor ve Türk Hava Yolları gibi dünya devi bir şirketin, havalimanı hizmetlerinin yürütülmesi gibi kapsamlı ve kritik hizmetleri, bir alt işverene devredilerek yüksek verim alınabiliyor.

Bu verimin alınabilmesi için alt işverene bakışın, “yapmak istemediğimiz işleri ucuza yaptırdığımız vasıfsız firmalar” perspektifinden çıkarak “birlikte büyüyüp gelişeceğimiz değerli partnerler” anlayışına evrilmesi gerekiyor. Başarılı alt işverenlik ilişkilerinde en göze çarpan unsurlardan biri bu bakış farkı ve onun getirileridir. İşin doğası gereği genelde asıl işveren firma alt işverenden daha büyük ve kurumsaldır. İmkanları daha geniş ve denetim mekanizmaları daha güçlüdür. Asıl işverenin sahip olduğu bilgi ve tecrübe ile alt işvereni destekleyip geliştirmek yönünde bir davranış modeli benimsemesi durumunda, alt işverenin muazzam gelişim gösterdiği ve verimini artırarak asıl işverenin çabalarına misliyle karşılık verdiği, birçok başarılı örnek ile sabittir.

Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi; Alt işverenlik adı sabit kalsa da, proje bazlı çalışma, esnaf kurye modeli, çevik çalışma gibi yeni kavramların eklenmesiyle alt işverenliğin içeriği her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Eski zamanların alt işverene bakışını ifade eden temizlik + güvenlik anlayışı, TAV, İGA veya Çelebi’nin hava alanlarında gerçekleştirdiği kapsamlı ve kritik hizmetler anlayışına evriliyor. Her evrimde olduğu gibi öncüller ve uyumlanma kapasitesi yüksek olanlar sistemlerini zamanında adapte ederek bu değişimden yüksek fayda sağlarlarken, başımıza gelince anlarız’cılar ise hala aynı anlayış içerisinde, kaliteli hizmet alabilecekleri alt işveren bulamayacakları günün kapıya dayanmasını bekliyorlar.