Ay-Yıldızlı bayrağın gölgesinde

Başkent Tunus’ta Kemal Atatürk Caddesi, Türk Hamamı, İstanbul Lokantası, Türk Köyü, Kapalı Çarşı ve pek çok Osmanlı izine raslanıyor. Ay-yıldızlı Tunus bayrağının gölgesinde kendinizi güvende hissediyorsunuz. Sokaklarda hemen herkez, Atatürk’ü biliyor ve övgüyle söz ediyorlar.

Türkiye-Tunus ticari ilişkileri giderek artıyor. Tunus ekonomisi tarım, hayvancılık, balıkçılık, madencilik ve turizme dayanır. Ülkede en çok üretilen tarım ürünleri zeytin, tahıl, şeker pancarı, hurma, turunçgiller, üzüm, çeşitli meyve ve sebzelerdir. Yeraltı zenginlik kaynakları olarak da fosfat, demir, kurşun, petrol ve doğalgaz çıkarılmaktadır. Tunus para birimi: Tunus Dinarı. 1 $= 1,420 TD.Tunus’da eğitime çok önem verilmesine karşın, okuma-yazma oranı %68 dır. İlköğretim 6 yaşından başlayarak 6 yıl sürüyor ve ücretsizdir. Ortaokul 3 yıl ve lise ise 4 yıldır. Üniversitelere kayıt yaptıran öğrencilerin oranı ise düşüktür. Okullarda din eğitimi yerine, laik uygulama yapılıyor. Dini eğitimi veren okullar da bulunmaktadır.

Alternatif turizm cenneti

Tunus, Medina, Kartaca, Sidi Bou Said ve Hammamed’den sonra güney Tunus ve Jerba bizi bekliyor. Tunus her mevsimde uygun hava koşulları, tarihi dokusu, egzotik güzellikleri, ucuz hava ulaşımı, yemek-konaklama tesisleri ve sıcak-dost insanlarıyla tam bir turizm cenneti. Özellikle golf, safari, deniz ve öteki alternatif olanaklarıyla ve kongre turizmi ile de dikkati çekiyor. Avrupa standartlarındaki tesisler, Avrupalılar tarafından dolduruluyor. Haftada 4 gün Tunus Hava Yolları ve THY İstanbul-Tunus gidiş-dönüş yolcu taşıyor. Uçaklar dolu. İstanbul Laleli ve Osmanbey’den bavul ticareti azımsanmayacak düzeyde. Tunus-Türkiye ortak paydaları oldukça fazla. Mimari, mutfak, kimi gelenekler, ortak deyim ve atasözleri, aynı kültürel mirasın belirgin göstergeleri. Tunus uçağında, öteki Afrika ülkesi vatandaşlar çoğunlukta. Tunus’un iki kıyısı var. Biri kuzeye- Avrupa’ya bakıyor. Diğeri ise, doğuya-güneşe bakıyor. Her iki durumda da Tunus’un yüzü Akdeniz’e dönük. Akdeniz’den, Büyük Sahra çölüne bir hançer gibi saplanmış görünümü ile kuzeyden güneye 760 km. uzanıyor. Ülkenin en yüksek noktası 1544m. yüksekliği olan Jabel Champ Dağı. Güneyde Chott Jerid Tuz gölü üzerindeki kara yolu, Tozeur’u Kebili’ye bağlıyor. Toplam 96 km. olan yolun 50 km.si tuz gölü üzerinden geçen dolgu yolla sağlanıyor. Gölün ortasında resim çekme molası veriyoruz. Kristal tuz kayacıklarıyla oynuyoruz. Burada ayrıca, Fejej ve Gharsa gölleri de bulunuyor. Kameraman arkadaşım Süleyman yoldan geçen son model jipleri görüntülemeye çalışıyor. Aliymanda 50 km. yol alan sürücümüz zorlanıyor. Yakıt aldığımız Total istasyonunda bir sigara molası veriyor. Göl kıyısında bulunan El Faouar, Sabria ve Douz kasabalarının güneyi tamamen çöllerle kaplı. Burası askeri bölge kapsamında ve giriş izni yok. Douz’den doğuya doğru Medenina ve Tataouine kasabalarını bağlayan yol üzerinde bol hurma ağaçları, kaktüs ve çöl bitkileri var. Yakınımızdan kalkan hortum ise, gittiği yeri süpürüp havaya taşıyor. Bu bölgede safari turizmi yapılıyor. Kiralık jipler, deve kervanları ve atlı yerliler, turizmin hizmetinde…

Biraz daha doğuya doğru gittikçe, Akdeniz ikliminin özellikleri kendini gösteriyor. Düzenli, sıra sıra dikilmiş, bakımlı, uçsuz bucaksız zeytin ağaçları arasında yol alıyoruz. Tunus’ta zaman zaman fotoğraf çekmede sorunlar yaşansa da öteki İslam ülkelerinden daha güvenli ve rahat bir ülke Tunus. Örneğin, rehberimiz Kerim, resim çekeceğimiz yerin yakınında Başkan Ben Ali’nin konutu var diye tarihi Kartaca Açık Hava Müzesi’ne girmemizi ve resim çekmemizi engelledi. Oysa, sokaklarda güzel bayanların ve çocukların resmini çekerken, hiç zorlanmadık. Özellikle, Jerba Adası’nın kızları bu konuda fazla bonker. Özel pozlar bile verdiler. Eğer gece mola vermeniz gerekiirse, bu bölgede kalınabilecek en iyi yer Tozeur sizi bekliyor. Yolunuz doğuya düşmüşse, çölle denizin buluştuğu Gabes kasabasında temiz oteller ve lokantalar mevcut. Zaten buraya kadar geldikten sonra cennet ada Jerba bize el sallıyor.

Jerba’da son tango

Uzaktan müzik ve kahkaha sesleri geliyor. Dans başlamak üzere. İlk gece-ilk tango kiminle? Ajim Köyündeki iskele yolunda uzun bir otomobil kuyruğu var. Küçük ama süratlı feribotlar gidip geliyor. Jerba Adası’ndaki Guellala iskelesine yolcu ve araba taşıyan feribotun güvertesinde temiz Akdeniz rüzgarı solukluyoruz. 10 dakika sonra adaya ayak bastık. Müzik daha da iyi duyulur oldu. Tango başlamak üzere… Oysa biz, adanın 22 km. kuzeyinde bulunan Houmt Souk turizm merkezine doğru yol aldık . Dans ve müzik arkada kaldı. Kıyıdaki havuzlu otelimize yerleştikten sonra yemek, gezinti ve dans faslı başladı. Bir Akdeniz akşamı Alman, İngiliz, İsveç, İtalyan ve Fransız kızlarla Jerba Adası’nda son tango yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamak ne güzel. Teşekkürler sana Tunus… Adanın merkezinde kurulan geçici ve sabit pazaryerinde insan kaynıyor. Geçmekte zorlanıyoruz. Kara, sarı, beyaz derili ve melez insanlar, gökkuşağı rengindeki giysileri, başlarında hasır fotür şapkaları ve ellerinde bastonlarıyla farklı bir manzara oluşturuyor. Pazarda her şey var. Alış veriş yaparken pazarlık etmeyi sakın unutmayın. Örneğin, 75 dinar değerindeki bir deri sandaleti 10 dinara almanız olanaklı. Kahve önlerindeki motosiklet ve bisiklet parkı sizi şaşırtmasın. Yorgunluk çayı içmeye gelen yerlilerin tek ulaşım aracı onlar. Sizde yeşil naneli, bol şekerli ve acılı bir Tunus çayı içerek soluklanabilirsiniz. Yorgunluğa iyi gelir. Tunus çayı, içindeki “polyphenol” maddesi nedeniyle cilt kanserini önlediği, sinir sistemine iyi geldiği ve güneş yanığını önlediği, bilim adamları tarafından kanıtlanmış.

 

Devamı yarın…