8 Ekim 1934'te kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren yasayla kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Kadınlarına armağan ettiği bu önemli Anayasa değişikliği kabulünün 83.yıl dönümünü geçtiğimiz Salı günü hep birlikte kutladık. Salı Günü TBMM'de Siyasi Partilerin grup toplantıları vardı. İktidar ve muhalefet partilerinin meclis gruplarında gündem çok yoğun olmasına rağmen liderler bu konuya özel zaman ayırdı. 
Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan grup konuşmasında bu önemli güne yönelik açıklamalar yaparken, aynı zamanda Ak Parti kadın Kollarının düzenlediği " Uluslararası İş'te Kadın" zirvesine katılarak konuşma yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup konuşmasını meclis grubu yerine kapalı spor salonunda kadınlara yönelik yaptı. Saha içinde Kadınların " Ayyıldız" şeklinde oturma düzeni alması hoş bir detaydı. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ise grup salonunda partililere seslenirken; konuşmasının büyük bölümünü bu önemli tarihe ayırdı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; "İslam, kadına gerçek hürriyetini kazandıran bir dindir" derken, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;  "Mustafa Kemal Atatürk'ün demokrasi adına attığı önemli adımlardan biri de, birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını vermesiydi." diye konuştu. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ise İbn-i Sina'dan örnekleme yaparak," Köhne fikirler, paslanmış çivilere benzer. Söküp atmak zordur." Kadın insanlık onurunun simgesidir. Türk kadını üstlendiği milli ve manevi vazifeleri vecd ile yapmıştır. Kadınlar Avrupa'da cadı diye katledilirken Türk-İslam Medeniyeti gönül sultanı olarak görmüştür" şeklinde konuştu. 

Evet Gazi Mustafa Kemal Atatürk; kendisini medeniyetin beşiği olarak gören Avrupa'dan önce Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyarak kadına verdiği değeri ortaya koymuştur. Türk - İslam kültüründe kadın çok değerlidir, eski Türklerde Kadınlar, ülke yönetiminde bulundukları gibi evde de söz sahibidirler. Türk toplumunda kadınlar savaşa katılırlar, Vali, Ordu Komutanı, Kale Komutanı, olabilirdi. Kağan savaşa gittiğinde Hatun başkentte kalır ve ülkeyi yönetirdi. Hakanın yönetimindeki ortağı olan hatunun unvanı Türkan'dı. Türklerde kadın erkek ayrımı yapılmaz, kadına cinsel bir anlayışla bakılmaz. Namus kavramı vatandan sonra gelir ve çok önem verilirdi. Türkler kadınları ve kızları için gerektiğinde savaşırlardı.

Arap gezginci İbn Arabsah Türk Kadınları için; " Erkekler gibi savaşıyor, kafirlerin üzerine dörtnala at sürüyorlardı" demiştir. 10. Yüzyılın ünlü Coğrafyacısı Al-Balhi, Kitab al-bad Va'l - Tarih adlı eserinde: Türklerde,  kadının erkeğe eşit olduğunu, toplumsal hayatın her alanında varlığını sürdürdüğünü ve beğendiği erkeğe evlenme teklif edecek kadar özgür olduğunu söylemektedir. 12. yüzyıl tarihçilerinden İbn Cübeyr: Türk ülkelerinde kadına gösterilen saygıyı, başka hiçbir yerde görmediğini belirtmektedir.13. Yüzyılda Türk coğrafyasını gezen ünlü İtalyan gezgini Marco Polo, eserinde; Türk kadınlarının ahlaki temizliğini övmekte ve tüm dünyanın en temiz ve ahlaklı kadınları olduklarını söylemektedir. Dede Korkut'ta Kadının Toplum içindeki yeri şöyle anlatılmaktadır. " Kadın kendi kendini överek adam olmaz; ancak güzel düşünür, güzel konuşur ve kocasına iyi öğütlerde bulunursa yücelir."

İslam dininde kadının çok önemli yeri ve önemi vardır. Yüce dinimiz kadını faziletli kılmış, haklarını vermiş ve vazifelerini de tayin etmiştir. Yaratılışları itibariyle şekil, biçim ve ruh halleri ile bazı farklar olmasına rağmen erkekle kadın arasında eşitlik ortaya koymuştur. İslamiyet, Arap kadınlarına koruyucu müeyyideler getirmiş, yanlış örf ve adetten kaynaklanan kadınlara yapılan haksızlıklar kaldırılmıştır. Bu hususta,  Yüce Allah Kur-anı Keriminde biz insanlara mesajlar vermiş, Peygamber efendimizde kadının değerini önemli sözlerle ifade etmiştir.

Kur-anı Kerim Hucurat suresi 13. Ayetinde; " Ey İnsanlar, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışın diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Haberiniz olsun ki, Allah katında en şerefliniz, en takvalınız" diyerek erkek kadın kimseyi ayırt etmemiş, takva sahiplerinin itibarlı olduğunu belirtmiştir.

Bakara Suresi 228. ayetinde ise; " Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınlarında erkekler üzerinde hakları vardır denmiştir. Son olarak Nahl Suresi 97. ayette; " Erkek ve dişiden her kim mümin olarak iyi bir iş yaparsa, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları işlerin daha güzeli ile mükâfatlarını mutlaka vereceğiz" diye buyrulmuştur.

5 Aralık Salı günü " Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınması" hususunda yapılan anayasa değişikliği kabulünün 83. yıl dönümünü kutladık. Bu bağlamda; Siyasi partilerimizin değerli başkanları fikirlerini beyan ettiler. Bende bugünün önemine binaen sizlere Türk kadının kültürümüzdeki önemi ve yeri konusunda bildiklerimi sizlere aktardım. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed  (S.A.V) Hadis-i şerifinde  " Cennet annelerin ayakları altındadır." demiştir. Burada her annenin cennete gideceği anlamı çıkmasa da evlatların annelerine karşı göstermeleri gereken saygıya işaret edilmektedir. Bu bağlamda; tüm annelerin ve kendi annemin önünde saygıyla eğiliyorum. 

Not: ABD Başkanı Donald Trump''ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını açıkladığı saatte ben bu yazıyı hazırlıyordum. Sosyal Medyada, Televizyon ekranlarında herkes bu kararı kınadı ve protesto etti. Bende Müslüman Türk vatandaşı olarak bu kararı kınıyorum, Kudüs sadece Filistin'in başkenti değil dünya üzerinde yaşayan 2 milyara yakın Müslümanların başkentidir. 13 Aralık Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü gündemle İstanbul'da toplanıyor. Dönem Başkanlığını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı toplantının ana gündem maddesi Kudüs olacak. Bakalım bu önemli toplantıdan ne kararlar çıkacak hep birlikte göreceğiz. Ayrıca yazımı hazırlarken yeni okuyup bitirdiğim ve taze bilgilere sahip olduğum değerli yazar Necdet Bayraktaroğlu'nun " Tarihimizi Aydınlatan Belgeler" isimli kitabından alıntılar yaptığımı belirtmek isterim. Bu değerli eseri her Türk vatandaşının okumasını tavsiye ediyorum.