Altmış yıla yakın zamandan beri, Türk Basını’nın maddi ve manevi olarak yanında olan Basın İlân Kurumu,  Türk basınıyla birlikte Türk Kültür hayatına da ölmez eserler kazandırdı. Yeni nesillere manevi ışık kaynakları bıraktı. Bu bağlamda, geçtiğimiz yıllar içinde hazine değerinde bir kitap yayınlamıştı: “Türk Basınında Cemil Meriç.” Cemil Meriç için vefat yıldönümünde anlamlı vefa örneği...

1940'ta İstanbul Üniversitesi'ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizce'yi anlıyor, Arapça'yı, kendi ifadesiyle, "söküyor"du. Elazığ'da ve İstanbul'da Fransızca öğretmenliği yaptı. 1941'den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayın Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. İstanbul Üniversitesi'nde okutmanlık yaptı

Cemil Meriç 38 yaşında iken gözlerini kaybetmişti. Ama o, çalışmalarını sürdürdü. Doğrunun peşinde koştu. Fikir ve sanat kavgalarının dışında kaldı. Kurtarıcılığına inanmadığı politikada hep kaçtı. Yeri hep kütüphanesiydi.

Türk Basınında Cemil Meriç çalışması, güzel bir düşünce, titiz bir araştırma, güzel Türkçe ile ifade, şık bir tasarım ve uygulama bütünleşince bu belgesel kitap kültür dünyamıza doğmuş.

Türk Basınında Cemil Meriç, “ Cemil Meriç Kronolojisi” ile başlıyor. Sonra Cemil Meriç anlatılıyor: Önce, Cemil Meriç’in kendi kaleminden kendini anlattığı yazılar derlenmiş.  Daha sonra, Cemil Meriç’i anlatan yazarların yazılardan seçki yapılmış.

Kuşkusuz ki, Matbuatı, fikirlerini yayma aracı olarak görenlerden biri de Cemil Meriç'ti. Hüseyin Cemil Meriç, 12 Aralık 1916 tarihinde Reyhanlı'da doğmuş 13 Haziran 1987'de İstanbul'da vefat etmiş Türk edebiyatı ve Türk düşüncesi tarihinde önemli yeri olan aydındı.  

Şöyle diyordu: ‘Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü…”

Cemil Meriç, çağın vicdanı sayılan bir düşünce adamıydı. Farklı siyasi ve dini yelpazedeki düşünce adamlarını ilim haysiyeti içinde selamlamış, her düşünceye saygılı, aydın namusuna sahip, olaylara ve kişilere objektif bakan kimseydi.

Cemil Meriç, Osmanlının yıkılışına ve Cumhuriyet'in kuruluşuna şahitlik etmiş, zor zamanların tanığı olmuş, yaşadığı zaman dilimi itibariyle ister istemez eski / yeni doğu / batı gibi kelimelerin anlamlandırılma çabalarının olduğu bir dönemde bu ikilemleri yaşamış ve bu kavramlara farklı bakabilmiş bir entelektüeldi

Türk Basınında Cemil Meriç’in editörü Adem Yılmaz, önsüzünde, “yüzeysel gündemlerin hayatımızı işgal ettiği bir devirde, Cemil Meriç'in kitaplarda aradığı deva, emin olunuz bizim de derdimizin devası olacaktır,” diyor.

Yılmaz’ın belirttiği gibi, “Cemil Meriç'i anlamaya, nesillerimizi Meriç'in coşkun nehirlere benzeyen üslubuyla buluşturmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.” Kitabın amacı da bu ihtiyacı gidermek olmuş. Neler yapılmış, neler arzulanmış? “Kitaplarla yoğrulan bir ömrün hikayesini tek bir kitaba sığdırmak... Bizim yaptığımız onun hatırasını biraz olsun canlı tutmak sadece... Hepsi bu. Ne Cemil Meriç'in kıtalar dolaşan hülyalarını, ne de uğrunda bir ömür tükettiği hakikatleri anlatmak iddiasındayız. Maksadımız sanki biraz küskün, biraz kırgın, belki biraz yorgun giden bir yolcunun hikâyesine ortak olmak arzusu....”

Cemil Meriç’in telif ve çeviri eserleri birer birer tanıtılıyor.  Onun mülakat ve konferanslarından örneklerle kitap tamamlanıyor. Bu dev eserin bir artı değeri de Cemil Meriç’in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç’in sesinden iki CD’lik “Babam Cemil Meriç” albümü olmuş. CD’ler de kitaplarla birlikte yarınlarımıza armağan edilmişler.