“Söylesem sözümden anlayan yoktur
Kulağını tutup dinleyen yoktur
Yeni geldim beni tanıyan yoktur.
Arada gezerim öksüzler gibi….”
Talibi Coşkun şiirlerini geçim kapısı yapan bir kişiydi. Kendi anlatımıyla 67 vilayeti, 455 ilçeyi ve on bin köyü gezmişti. Gezdiği yerlerde bastırdığı şiir kitapçıklarını satarak geçimini sağladı. Birkaç kez Atatürk'ü görmeye teşebbüs etti. Ancak başarılı olamadı. Bir gün Ulu Önder’in vefat haberini alınca dünyası karardı.
“Düğün olsa, dernek olsa donanmam
Yalan imiş bu dünyaya güvenmem
Atatürk'e ölmüş derler inanmam
Yas çekip de karaları bağlarım.” kıtası ile başlayan destanını yazmıştı.
1939 yılında başlayan savaş, bütün dünyanın üzerinde karabulut gibi çöktü. Talibi Coşkun ihtiyat askeri olarak cepheye çağrıldı. 1944 yılına kadar Edirne'de elinde silah görev başında oldu. Bu yıllarda yazdığı şiirlerini Trakya Destanı adını verdiği kitapta yayınladı. Ebetteki yine şiirlerinin büyük bölümü Emine ile ilgiliydi.
Terhis olduktan sonrada felaketler Talibi Coşkun’un yakasını bırakmadı. Kardeşinin öldürülüşünün etkisini üzerinden atamamışken, Divriği'de geçirdiği tren kazasında bir bacağı sakat kaldı.
Kore savaşları sırasında sayısız destan söyledi. Bunları bastırarak sattı. Ancak pazar yerlerinde, kalabalık caddelerde satış yaptığından dolayı belediye zabıtaları ile başı hep dertteydi. Mersin'de mahkemeye kadar düştü.
Talibi saz çalamadığı halde şiirlerinin güzelliği ve şahsiyetinin kuvvetliliği ile kendini dinletmek imkanını buluyordu. Halkımız saz ile sözü birlikte dinlemeye alışık olmasına rağmen Talibi’nin deyişleri saza ihtiyaç bırakmayacak bir etkiye sahipti. Kendisi ile ilgilenenlere saygı gösterirdi. İlgilenmeyenler de hiciv ve beddualarından nasip alırdı.
Talibi, milli duyguları çok kuvvetli olan bir şairdi. Ülkeyi ilgilendiren büyük olaylar, deprem su baskınları, tren, uçak, maden, deniz kazaları ve Kıbrıs, destanlarına konu olmuştu. Kuvvetli bir güldürü ve hiciv yeteneği vardı.
Rüyasında kendisine gösterildiğini ileri sürdüğü Keklik Emine, kuşkusuz daha önce tanıdığı bir akraba kızıydı. Ancak bu rüya hikayesi ile aşkı artmış ve coşku kaynağı olmuştu. Gerek Talibi'nin çeşitli illerde basılan şiir kitaplarında, gerek hakkında çıkan yazılarda bu aşkın büyüklüğünden ve O'na çektirdiği acılardan söz edildi. Keklik Emine, Talibi'nin içindeki şiir duygusunu harekete geçiren bir ilham kaynağı oldu.
Talibi, Orta Asya’dan beri temel özelliğini hiç değiştirmeden devam eden aşıklık geleneğinin son örneklerinden birisiydi. O'nu geleneğe bağlayan en önemli özelliği gezginciliğiydi.
Şehirden köye köyden şehire
Gidip gele gele yoldan usandım.
Düştüm soğuklara kışa bahara
Dereden tepeden belden usandım
Bir zaman şehirli bir zaman köylü,
Bir zaman bekar bir zaman evli,
Bir zaman zayıf bir zaman tavlı,
Vefasız zamandan yıldan usandım
Bir zaman sakin bir zaman hersli
Bir zaman keyifli bir zaman yaslı
Bir zaman sefil bir zaman süslü
Köyde gidişattan haldan usandım
Bir zaman çirkin bir zaman güzel,
Bir zaman kara bir zaman düzal;
Bir, zaman şarkı bir zaman gazel
Söyleye söyleye dilden usandım
………….
Bir zaman Talibi bir zaman Coşkun,
Bir zaman akıllı bir zaman şaşkın
Bir zaman yüksek bir zaman düşkün
Bir zaman yalancı kuldan usandım
Talibi Coşkun, köylümüzün güzel bir örneği. Coşkuları, sevinçleri, acıları, yakınmaları şaşkınlıklarıyla şiirlerinde Türk köylüsünün dünya karşısındaki tavrını dile getirmişti. Özellikle 1935'lerden sonra toplum hayatımızdaki değişmelerin karşısında Türk köylüsünün takındığı tavrı tespit ve tahlil etmek isteyen sosyologlar için Talibi bir kaynak olabilir.
Talibi'nin hicivleri, yaşanılan hayat karşısında köy insanının davranışlarını samimi bir şekilde dile getirmesi açısından önem taşıyordu. Daha çok kendisine zorluk çıkaran, eziyet çektiren kişiler hicivlerinden bol bol nasibini almıştı. Yalnız insanlar mı? Boz öküzü bile:
Çepni'ye gitmeye niyet eyledik
Dedim arkadaşım kinli boz öküz.
Yorulup da bizi yoldan koymasın
Ömer Çavuş dedi canlı boz öküz.
Öğleden evvel Tonus'tan koştuk
Uğrumuz Şarkışla yoluna düştük
Kalfa köyü üstün yel gibi aştık
Yönünü yokuşa döndü boz öküz.
Kinli develere benzer bakışı
Mısır bablağına benzer kalkışı
Boş kağnıyla çıkamaz yokuşu
Dermanı kesilmiş canlı boz öküz.
………”
Talibi Coşkun ölmeden birkaç gün önce Ankara'da askeri birlikler tarafından davet edilmiş ve kendisine altı yüz lira toplanmıştı. 12 Mart 1976 günü kahvehanede otururken aniden öldüğünde cebinden bu para ve birkaç madalya çıkmıştı. Bunlardan başka bir şeyi yoktu. Ankara Karşıyaka mezarlığına gömüldü.
Talibi, pek çok şiirinde ulaştığı lirizm ile halk şiirinin adı anılmaya layık bir temsilcisi olmuştu. Ancak hak ettiği kadar anılmadı. Sağlığında radyo ve televizyona çıkmayı çok isterdi. Ancak bir türlü bu kapıyı aralama becerisi gösteremedi. Şimdi pek çok türküsü radyo repertuarında bulunuyor.