Dün  "Körler, sağırlar, birbirini ağırlar," sözünün açıklamasını bugün yapacağımızı ve bir hisse çıkaracağımızı yazmıştım. Atasözlerinden seçmeler kitabımda bu sözü açıklayıcı gelişi güzel cümleler sıralamışım:

 "Aynı durum, veya benzer nitelikler taşıyan insancıkların birbirlerine iltifat etmeleri durumunda söylenen söz. Özellikle kötü anlamda kullanılır. ... İki insanın birbirine olan yakınlığının benzer olan kişiliklerinden kaynaklandığını ima eden  bir atasözümüz." Bu açıklamadan sonra bir yönlendirme notu almışım: "Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş."

Sağdan soldan bu sözle ilgili türlü alıntı cümleler ve bazı yönlendirmeler sıralamışım: 

"Birbirlerinin tüm eksiklerini bilerek, farkında olarak veya  tam tersi, farkında olmayarak mazur görenler... çoğu zaman birbirlerine yağ çekmek isteyen ve bu yağlardan çıkar sağlamayı umut eden kurum kişi ve kişiliklerle de çıkar karşımıza..."

"Hayatın her alanında gerçek perdesinin es geçildiği ve riyaya su katıldığı durumlarda yaşanan, yaşatılan olay...."

"Birbirlerini ağırlayan bu tipler hemen fark edilseler de riyakarlığın kalın kalkanı arasında yaşamayı ve çoğalmayı sürdürürler..."

"Sağırlar neyse , onlar duymuyor da körlerin çok alındığını düşündüğüm  bir söz. Şimdi kör olsam, yanımda biri bu lafı etse, üzülürdüm."

"Üç ahbap çavuşlar döner (....) avuçlar" (Birbirine toz kondurmayan sözlük yazarları için kullanılabilecek)

"Al gülüm, ver gülüm. Hani benim virgülüm?" 

Kurşun kalemle bir not daha eklemişim: "Bu sözde kellerin yeri olmasa gerek. Zira keller hem kel hem de fodul olmalarına rağmen, her şeyi görüp duyabilme özgürlüğüne sahiptirler! Sağırlar ile sağırların, körler ile körlerin birbirini ağırlaması diye bir durum söz konusu olamaz ama yaşadığımız durum daha çok buna benziyor. Herkesin ya gözleri kapalı, ya kulakları.. Biri gözünü kapatmışken öbürü kulağını açacak. Yoksa kimse kimseyi ağırlayamaz.. ...."

Her halde aklıma gelmiş olmalı ki, "Kör" kelimesi ile ilgili bir sözün notunu almışım: 

" 'Kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın.'  Kör pazara varırsa, tezgahları bir birine katar. Ama, körler olmazsa, pazarcılar kime satış yapacak. Aslında esnaf bakar körlerden hoşlanır."

Atasözü ile ilgili notları aldığım sayfada yer kalmamış, sayfanın yanına, bir kaç not daha eklemiş, "Şakşakçı olmak" ve "Yalakalık yapmak" deyimleri ile ilgi kurulup kurulamayacağı araştırılacak." diye eklemişim. Sonra, iki kelimenin bir yerlerden anlamlarını bularak şu şekilde sığdırmışım: 

"Şakşakçı: Eski tiyatrolarda,alkışlamasını sağlamak için oyunun alkışlanacak yerlerinde alkışı başlatacak görevli.Oyunun tümünü onaylatabilmek için yığının tepkisinden yararlanan şakşakçı, bunu belli bir ücret karşılığında yapardı. Yalaka: kendi gibi sapsız ve omurgasız insanlara - haklı olsun olmasın- her konuda alkışla destek olan.."

Geçtiğimiz günlerde sakatlarla ilgili bir hafta yaşadık. Körlerin, sağırların bir atasözünde kullanılması hoş bir şey değil. Ama, teşbihte hata olmaz, diye bir söz vardır. O açıdan hoş karşılanacağını umuyorum.

Kimi zaman dergilerde, gazetelerde, internet sitelerinde dikkatinizi çeker. Yazarlar bir birlerine beğenilerini, övgülerini açıklarlar. Elbette, marifet iltifata tabiidir. Bundan hoşlanmıyorum, diyenler; "İstemem ama yan cebime koy!" demek istiyordur.

Her sanatçının gıdası ilgi ve alkıştır. Yoksun bırakmamak gerekir. Bir sevgiyi iletmek kadar güzel bir şey yoktur. Ama, bunu herkes birbirine özel olarak konuşarak, yazarak,  elektronik posta adreslerine göndererek yapabilir. Övgüleri ile birlikte gerekli görüyorsa eleştirilerini de yapabilir. Okuyuculardan birilerinin çıkıp, "Körler sağırlar, birbirini ağırlar" diyeceğini göz önünde bulundurmalıdır.  

İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri'nin Türkiye ziyaretinin tarihi ve belirleyici bir ziyaret olduğunu söyledi.

Basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Bakıri'nin Türkiye temaslarını değerlendiren Velayeti, " Bu ziyaret için Türkiye'nin gösterdiği ilgi ve Ankara'da yapılan görüşmelerin içeriği ve türü bakımından, ziyaret belirleyici bir ziyaret oldu" dedi.

Bakıri'nin lider Ayetullah Hamaney'den sonra ülkenin en üst düzey askeri yetkilisi olduğuna dikkat çeken Velayeti, bu düzeyde bir ziyaretin İran İslam Devrimi'nden sonra ilk kez gerçekleştiğine vurguda bulundu.

İran ve Türkiye'nin iki kadim komşu olarak ikili ve bölgesel ilişkiler konusunda çoklu ortak yönlerinin bulunduğunu kaydeden Velayeti, ilişkilerin gelecekte daha da gelişmesini istedi.

Referandum Irak'ın bölünmesinin başlangıcı olur

Velayeti, Irak Bölgesel Yönetimi tarafından 25 Eylül'de yapılması öngörülen bağımsızlık referandumu için" Bu Irak'ın bölünmesinin başlangıcı olur. İran olarak Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz ve referanduma karşıyız" diye konuştu.