Bütün kız çocukları bebekle oynarken, 11 kardeşten biri olan Semrah Doğan bıçakla oynuyordu. Mahalle kasabına özenmesi onu "Etler Kraliçesi" yapmış ve kasaplıkla hayatını kazanıyor

Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu Kasap Semrah Doğan. 11 kardeşten sekizincisi olarak dünyaya gelen Doğan'ın bıçaklara olan ilgisi çocukluk yıllarına kadar uzanıyor. Diğer hemcinsleri gibi bebekler ile oynamak yerine bıçaklar ile oynayan hatta gazete kuponları biriktirerek kendisine çakı alan Doğan'ın yaşı ilerledikçe bıçakların boyutları da büyümüş. Bıçakların keskinliğinin kendisini her zaman cezbettiğini söyleyen Doğan'ın çocukluk dönemlerinde özendiği tek kişi mahallelerine gelen kasap bir amcaymış. Kasaplığın çok özel bir meslek olduğunu düşünen Doğan'ın mesleğini anlatırken gözlerinin içi gülüyor. Mahallesinin ablası olarak bilinen, evinde tamirci çantası olan Doğan hayatı boyunca kimseye minnet etmeden ayakları üzerinde durabilen güçlü kadınlardan. İşte Etler Kraliçesi ile yaptığımız sohbetten kalemimize yansıyanlar...

- Çocukluk yıllarınızdan bahseder misiniz? Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiniz?

"Çocukluk yıllarımdan itibaren hep kendi paramı kendim kazandım. Daha 9 yaşlarındayken mahalledeki arkadaşları örgütler, birlikte dut ağacına çıkardık. Sonra da topladığımız dutları kasalara doldurur, sokağın başında kaldırımda satardık. Hayatım boyunca, kendi ayaklarım üzerinde durabilmeyi kendime prensip edindim. Çocukluk zamanlarımda da insanlar bendeki azmi fark etmişlerdi ve bu nedenle mahallede de sevilen bir çocuktum. Mahalledeki çocuklara da her zaman ablalık ederdim. Aynı zamanda her çocuk gibi ben de çok meraklıydım. Bizim evin oraya bir market açılmıştı. Ben de sürekli o markete giderek, reyonlarını incelerdim, tartı nasıl kullanılır onu öğrenmeye çalışırdım. Onlara yardım da ederdim ve en sonunda yaşım küçük olmasına rağmen kendimi işe aldırtmayı başardım. Benden mutlusu yoktu, inanın. Okul çıkışlarında gidip markette çalışmaya başlamıştım. Bir yandan iş hayatı bir yandan da okuldaki derslerimi başarılı bir şekilde götürebiliyordum. Öğretmenlerimin hayata dair anlattıkları şeyleri de çok iyi kavrayabiliyordum çünkü ben aynı zamanda hayat okulunda da okuyordum."

En büyük rakibim erkekler

- Peki, kasap reyonuna geçiş hikayeniz nasıl başladı?

"Markette çalışmaya başladığım zamanlarda da dikkatimi en çok kasap reyonu çekiyordu. Çünkü, markette her reyon bir eleman çalışıyordu herkes birbirinin işini de yapabiliyordu ama kasabın işini kimse yapamıyordu. O markette liderdi, tekti. Kendine çok güveniyordu ve ben de kendime çok güveniyordum. Kendimi onunla özdeşleştiriyordum ve ben de kasaplık yapabilirim diyordum. Onun masat atışları bile ben de hayranlık uyandırıyordu. Sonrasında ben de kasap oldum ve o gün bugündür en iyi arkadaşlarım da en büyük rakiplerim de hep erkekler oldu."

Erkek mesleği algısı yıkılmalı

- Kasaplığın erkek işi olduğuna dair toplumda yaygın bir kanı var. Siz bu yargıyı aşabilmek için neler yaptınız?

"Kasaplık aslında kadın işidir. Erkek mesleği diye bir algıyı ben hiçbir alanda kabul etmiyorum. Mesela fırıncılık da bir kadın mesleğidir ama ocak başında bir erkek görünce şaşırmayan insanlar kadın görünce şaşırabiliyor. Kasaplığın eti taşıma yani ağırlık kısmı ile ilgili erkek mesleğidir algısı yerleşmiş olsa da artık teknoloji çok ilerlediği için, aynı işi makineler de yapabiliyor. Yani, mesele o etleri taşımaksa makinede taşıyor. Etin işleme yani sanat kısmını da kadın yapıyor." 

Erkekler sadece mangaldan anlıyor

- Kasaplıkta en önemli husus sizce nedir?

"Kasaplıkta eti tanımak çok önemli. Hayvanın hangi tarafının hangi yemeğe gittiğini bilmek için de bu işe uzun yıllar vermeniz gerekiyor. Erkekler ise, sadece mangaldan anlıyor. Kadın müşterilerim bana gelip yemek tarifini sordukları zamanlar da, gelip dertleştikleri günler de oluyor. Ya da ben onlara nüfuslarına göre ne kadar etin yeteceğini söylüyorum, böylece onlara tasarruf konusunda da yol gösteriyorum."

- Tezgah başında bir kadın kasabı gören müşteriler nasıl tepkiler veriyor?
 
"Mesleğe ilk başladığım zamanlarda ailem okul bittikten sonra kendi alanımda iş bulacağımı ve kasaplığı bırakacağımı düşünüyorlardı. Bense kendimi bu alanda ilerletmeye karar verdim. Bugüne dek en büyük rakibim erkekler olduğu için en çok onlar ayağımı kaydırmak istedi. Ama bu benim işim ve ben bunu dürüstlüğüm ve çalışkanlığım ile en iyi şekilde yapacağım dedim, inat ettim, direttim. Sonunda da başardım. Bazen beni bilmeyen müşteriler gelip de, 'Abi 2 kilo et verir misin' diye sesleniyorlar. Kadın olduğumu görünce de çok şaşırıyorlar."

- Bir kasap olarak Kurban Bayramı'na dair paylaşmak istediğiniz bir anınız var mı?

"Kurban Bayramı günlerinde kasaplar bir ekip kurarak, kurban kesim alanlarında çalışır. Beni de izin yaptığım bir bayram sabahı aradılar ve yardıma çağırdılar. Ben de bayramlık kıyafetlerim ile alana gidip arkadaşlarıma yardım etmiştim, hatta gün sonunda yevmiyelerini bile ben dağıtmıştım. En son et kokar ve kanlı bir vaziyette dolmuşa binerek günün finalini yapmıştım. Minibüstekilerin bana ilginç bakışlarını unutamam."

Kadınlar her işi yapabilir

- Ülkemizin kanayan yarası kadına yönelik şiddete dair neler söylemek istersiniz?

"Kadınlar ne yazık ki her alanda şiddete maruz kalıyorlar. Bunun altında yatan sebep ise erkeklerin kendilerini lider kadınları ise basit görmesi. Erkeklerde hep elinin hamuru ile erkek işini karışma, sen yapamazsın, edemezsin bilinçaltı var. Emin olun kadınlar erkeklerin yaptığı çoğu işi onlardan daha güzel yapabilir. Kadınlara tavsiyem erkeklerin yaptıkları her işe göz diksinler, yapabileceklerine inansınlar. Kadınlara son sözüm, evde erkeğin esiri olacaklarına dışarıda kendilerinin efendisi olsunlar."