Öncelikle şunu belirteyim. Ben bu tartışmanın taraflarından biri değilim. Ama tavrımı da net olarak ortaya koyayım: Atatürk, Gazi Mustafa Kemal'in soyadıdır ve ona "Atatürk" diye hitap etmek ne militarizmdir, ne şovenizm ne de totemcilik.

Bakmayın bir önceki yazımın başlığını "Bir bardar suda kopan fırtına" koyduğuma. "Atatürk"le kimlerin kavgalı olduğunu anlattım o yazımda. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, birbirine zıt o kesimlerin sözkonusu Atatürk olunca aynı çizgide buluştuklarını bilmeyecek kadar "cahil" biri olamaz. O çizgiye kendisi bilinçli olarak geldi.

Konuyu gündeme getiren yazar Serpil Yılmaz'ı ve gazetesini suçlayarak kolaycılığa kaçtığını da biliyor.

Kaftancıoğlu madem "bilinçli bir tercih" olarak Atatürk yerine Mustafa Kemal demeyi tercih ediyor, bunun arkasında sonuna kadar durmayıp da taraftarlarının önüne Serpil Yılmaz'ı ve gazetesini atıyor?

'YANDAŞ' VİRÜSÜ BULAŞMIŞ

Kaftancıoğlu, Atatürk'e Marksist sol pencereden baktığını söylese dik duruş sergilemiş olurdu. Ama her siyasetçi gibi sorun çıkınca konuyu gündeme getiren gazeteciyi hedef alıyor.

Siyasetçiler eksiği veya yanlışını görüp gündeme getiren, sorgulayan gazetecileri hiç sevmedi, sevmeyecek de. Meğer her grup toplantılarında cezaevindeki gazetecileri gündeme getiren, basın özgürlüğü nutukları atan Kılıçdaroğlu da sevmezmiş.

"Türkiye’de milyonlaca insan çöp konteynerlerinden geçinirken özellikle belli bir medya grubunun bunu çok öne çıkarmasını anlamış değilim" sözlerinin başka bir anlamı var mı?

Gazetecilerin "Bizim hatamızı, eksiğimizi görmeyecek, yandaşımız olacaksın" anlamına gelmiyor mu? 

Gazetecinin "yandaş"lık yapmayanını parti örgütünün önüne atmak tehlikeli bir virüstür.

HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK?

Evi soyulan Nasrettin Hoca'nın komşularının hep kendisini eleştirmesi üzerine "Hırsızın hiç mi suçu yok" dediği fıkrayı bilirsiniz. Biz de Kılıçdaroğlu'na soralım: Kaftancıoğlu'nun bu olayda hiç mi hatası, eksiği yok?

Serpil Yılmaz'ın yazısında abartı, uydurma veya haksız suçlama var mı? Önemsiz bir konu madem, Kaftancıoğlu neden o kadar uzun bir açıklama yayınlama ihtiyacı duydu? CHP'nin tüzüğünde "ATATÜRK" büyük harflerle yazılıyken, bu tüzüğün altına imza atmış İl Başkanı'na tepki gösteren CHP'li milletvekilleri mi hatalı olan?

Bu sorular Kılıçdaroğlu için "duymak istemeyeceği" ve cevap veremeyeceği sorular. Çünkü konu Kaftancıoğlu olunca Kemal beyin nutku tutuluyor. Son kurultayda çekilen operasyonu hazmedemiyor. Ama tavır da alamıyor. Kaftancıoğlu'nun Atatürk demeyişine de öfkeleniyor ama kan tükürüp "Kızılcık şerbeti içtim" diyor.

Neden mi?

Son İstanbul İl Başkanlığı seçiminde Kaftancıoğlu'na rakip olacak Cemal Canbolat'a "aday olma" baskısı yaptığı için.

Parti Meclisi'ne almak istediği Canbolat'a kurultay öncesi PM listesinde olduğunu bildirmeyen Genel Başkan Yardımcısı'na hesap soramadığı için. Canbolat'ın, listede olduğunu oylama sırasında öğrendiğini duymazdan gelmek zorunda kaldığı için.

Konjonktürü, Ak Parti'nin yaptığı yanlışları falan hesaba katmayıp, Kaftancıoğlu'nun İstanbul seçim başarısını kendisine yazmasına ses çıkaramadığı için...

Sahi Kemal bey ve Canan hanım; İstanbul'da son 18 ayda 42 bine yakın üyenin partiden istifa etmesinin suçlusu da gazeteciler mi?