Her zaman vurgulamaya çalışıyoruz:

Türkiye deprem kuşağındadır ve depremlerle yaşamaya alışmalıyız. Bunun için de depremleri ciddiye almak, hazırlıklarımızı da olası depremlere göre yapmak durumundayız.

Tartışılan bir konu:

Depremler için özellikle İstanbul'da gereken önlemler alınmadı. Olası bir depremde insanlar nasıl hareket edeceğini bilemiyor.

Yaşadığımız son depremler, özellikle İstanbul'da beklenen büyük depremi gündeme taşıyor Uzmanlar "İstanbul depremi yaklaşıyor, önlemleri ona göre hızla almalıyız" uyası yapıyor.

İstanbul'da beklenen depremle ilgili son açıklama Prof.Dr. Süleyman Pampal'dan geldi.

Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, İstanbul depremi üzerinde yapılan istatistiki çalışmaların olduğunu, 1999 depreminden sonraki 30 yıl içinde büyük depremin olma olasılığının yüzde 60- 65 olarak belirlendiğini ifade etti. Pampal, "1999'dan sonra 21 yıl geçti. Bu yüzde 65 olan ihtimal 70'e çıktı, 75'e çıktı 80'e çıkıyor. Yani yaklaşıyoruz. Önümüzdeki 10 yıl içinde olması tabii ki mümkün, 10 yıla kalmayabilir, 10 yılı geçebilir de" dedi.

Prof. Dr. Süleyman Pampal açıklamasında, Türkiye'nin coğrafi yapısı gereği yüzyıllardır depremler yaşadığını söyledi. Kuzey Anadolu Fay hattının güney kolunun çeşitli bölgelerinde 1953, 1964 ve 1999'da deprem olduğunu hatırlatan Pampal, fay hattının Marmara'nın içine doğru kırıldığını belirtti. Marmara Fayı'nın ortalarında sismik boşluk oluştuğunu ve boşluğun henüz kırılmadığını aktaran Pampal, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde meydana gelecek depremin ilk olarak Marmara açıklarında olacağını belirtti. Bu fay hattının Silivri açıklarında 7- 7.5 buçuk büyüklüğünde depreme neden olacağını ifade eden Pampal açıklamalarında şu noktalara değindi:

"Deniz altında yapılan çalışmalarla bu fay iyi tanımlandı. Bu fayın bir özelliği daha var, hiç hareket etmiyor, kilitli bir fay. Yani deformasyon hiç olmuyor, yıllık hareketlerle daha fazla enerji birikiyor. O nedenle burada 7'nin üstünde bir deprem olması sürpriz olmayacaktır. 1999 depreminden sonraki 30 yıl içinde büyük depremin olma olasılığının yüzde 60-65 olarak belirlendiğini biliyoruz. 1999'dan sonra 21 yıl geçti. Bu yüzde 65 olan ihtimal 70'e çıktı, 75'e çıktı 80'e çıkıyor. Yani yaklaşıyoruz. Önümüzdeki 10 yıl içinde olması tabi ki mümkün, 10 yıla kalmayabilir, 10 yılı geçebilir de. Ama dediğim gibi ilk olacak deprem Batı Marmara'da yani Marmara denizinin ortalarında bekleniyor. Kuzey Anadolu Fay hattındaki tek sismik boşluğun Orta Marmara'da olmadığı da biliniyor. Erzincan ile Bingöl'ün Karlıova ilçesi arasında bulunan Yedisu Fayı'nda da sismik boşluğu bulunuyor. Karlıova'da birkaç ay önce meydana gelen deprem uzmanları korkuttu. Fay üzerinde özellikle Erzincan'a doğru kırılmamış bölgelerin olduğu ve bu fayın 7'den büyük deprem yaratma potansiyelinin bulunduğunu da unutmayalım. Elâzığ, Sivrice, Pötürge arasında meydana gelen deprem, uyuyan devin uyandığını bize hatırlattı. Bir fay sisteminde kırılma yaşanması durumunda tehlikenin en yoğun olduğu yer, fayın diğer iki ucudur. Bu ne demek? Pütürge'den güneye Sincik, Gölbaşı'na doğru olan kısmın eli kulağında demek, yırtılma başladı demek, burası topun ağzında demek. Bir de Kuzey Doğu'ya doğru, Sivrice'den Palu'ya doğru uzanan Palu-Hazar segmentinde 6-6,5 büyüklüğünde deprem yaratabilir demek."

Pampal, Tuz Gölü Fayı'nın Ankara Haymana'ya kadar uzandığını ifade ederek, bu fayın Ankara ve çevre iller için büyük risk oluşturduğunu aktardı. Pampal, "Ankara ciddi tehlike altında. Ankara'da deprem olmaz, deprem riski düşük zannediliyor, aslında son derece yüksek deprem tehlikesi altında olduğunu, risklerin daha da büyük olduğunu bilmemiz gerekiyor" dedi.

Deprem uzmanı Prof.Dr.Naci Görür hoca da olası İstanbul depreminin beklenenden daha yıkıcı olabileceğine dikkat çekiyor.

"Beklenen Marmara depremi minimum 7.2 büyüklüğünde olacaktır. Bu deprem nüfusu 16 milyon olduğu söylenen bir mega kentte olacaktır. Üstelikte bu kentin yapı stokunun yüzde 60'ının mühendislik hizmeti görmediği iddia edilmektedir. Kalabalık nüfus ve kalitesiz bir yapı stoku herhangi bir depremde can ve mal kaybını en fazla artıran parametrelerdir. Hal böyle olunca, korkarım ki Marmara depremi, Gölcük Depremi'nden çok daha fazla hasar verecektir. Düşünebileceğimiz en iyi senaryoda bile vardığımız sonuçlar bizi ürkütüyor. İstanbul'da 1 milyon 600 bin binanın olduğu söyleniyor. Olası depremde binaların yüzde 99'unda hiç ölümlü ve yaralanmalı vaka olmayacağını düşünsek bile geriye yüzde 1'e tekabül eden 16 bin tehlikeli bina kalıyor. Bu binaların her birinin 4 katlı olduğunu düşünsek 64 bin katla karşı karşıya kalırız. Her kat 2 daire içerse 128 bin daireyi buluruz. Her dairede en az 4 kişi yaşasa karşımıza tehlikede olan 512 bin kişi çıkar. Bu sayının onda birinin bile hayatını kaybedeceğini düşünseniz rakam yine 50 binleri buluyor. Durum maalesef çok ciddi...