İhsan Çavuş, aslen İstanbul Sarıyerliydi. Gümüşdere köyünde doğmuştu. Askerliğini jandarma olarak yapmış, okuryazar ve gözü açık olduğu için çavuş olmuştu. Edremit, Burhaniye ve Ayvacık'ta görev yaptı. Son görev yeri Ezine'nin Geyikli nahiyesindeki Jandarma Alayıydı. Alay komutanının gözüne girmişti. Her istediğini yaptırıyordu. Bir çavuş için çok büyük sayılabilecek yetkilere sahip olması İhsan Çavuş'u şımarttı. Alay'da ve Alay'ın görev alanı içinde astığı astık, kestiği kestikti. İhsan Çavuş'la ilgili şikâyetler ayyuka çıkınca, Alay komutanı onu dizginlemeye kalkıştı. Ama İhsan Çavuş şımarıklığı öyle ileri boyutlara vardırmıştı ki, bir gün:

"Aman be! Ben öyle sıkıya gelemem," dedi. Dağa çıktı. Etrafına beş on çapulcu ve asker kaçağı bulmuştu.

İhsan Çavuş'un çetesi, bazen diğer çelerle birleşip kalabalıklaşmakta, köyleri basıp yağmalamaktaydı. Bir gün üç köyü birden basmışlar, elli sığır, on eşek, beş at ve erzak alıp gitmişlerdi. Karşı çıkan köylüleri gözlerini kırpmadan öldürmüşlerdi. Diğer gün Yolören ve Ortaoba köylerini basmışlardı. Yetim hakkı adı altında bu köylere yardım geldiğini biliyordu. Dul ve şehit yavrularına dağıtılan paraları istediler. İhsan Çavuş ve arkadaşlarının şerlerinden korkanlar getirip önlerine bırakmışlardı.  İhsan Çavuş, vermek istemeyen bir kadının saç örgülerinden tekini bir çekmede kökünden sökmüş, kadını kanlar içinde yere yıkmıştı.

İhsan Çavuş, arkadaşı Yahya Çavuş aracılığıyla Güre'nin zenginlerinden Kazım Bey'in  koruması olmuştu.

Kazım Bey, İhsan ve Yahya Çavuşlara karşısına aldı. İkisinin de son günlerde yanlarına aldıkları asker kaçaklarıyla hırsızlık, adam öldürme, dağa kaldırma, kız kaçırma, toplanan vergilere ve ürünlere el koyma gibi birçok pis işte gemi azıya aldıklarını biliyordu. Onlara gittikleri yolun doğru yol olmadığını, bu dünyanın bir de öbür tarafının olduğunu bir güzel anlattı. Örnekler verdi. Darbı meseller getirdi.  Her iki çete reisi de Kazım Bey'i sayarlardı. Onu dinlediler. Kuva-yi Milliye'nin emrine girmeyi kabul ettiler. Kazım Bey Edremit'e gidip kaymakamla konuştu. İkisini ve adamlarının affedilmesini sağladı. İhsan ve Yahya Çavuş, Karaağaç cephesine gönderildi.

İkisine ilişkin gelen haberler çok iyiydi. Canla başla çalışıyorlar, düşmanla çarpışıyorlar. Karaağaç Cephesi'nin başarılı olmasında büyük katkıları oluyordu.

Bazı çeteler de Teşkilatı Mahsusa tarafından derin devlet işlerinde görevlendiriliyordu.

İhsan Çavuş'un da gizli görevi olduğuna ilişkin söylentiler dolaşıyordu. Ancak kendisi hiçbir zaman böyle bir şey söylememişti. Akçay-Edremit Karayolu'ndan 2 kilometre içerisinde bulunan Zeytinli köyünün üzerindeki Kazdağı eteklerinden başlayarak Mehmetalan ve  Beyoba köylerinin bulunduğu alanda bulunuyordu. Beyoba köyü yakınlarında hükümet güçleriyle çarpışmaya girmiş canını zor kurtarmıştı.

Yunanlılar işgal ettikleri topraklardan kovulunca, düzenli ordu güç kazandıkça çeteler zorlanmaya başlamıştı. Hükümet öncelikle çeteleri yakalayıp idam etmek yerine onları orduya kazandırmayı deniyordu. Kaçağın idam edilmesi en ağır cezaydı. Bunun dışında evinin yakılması, firari dönene kadar ailesinden birisinin kendisi yerine asker alınması gibi tedbirler uygulanıyordu. Eğer yaşadığı mahallenin muhtarı veya imamı kaçağı yetkililere haber vermezse ağır para ve hapis cezası alıyordu. Rüşvet karşılığı firari askeri koruyan devlet görevlileri görevlerinden alınıyor ve 15-25 sene ağır hapis cezası veriliyordu. Eğer kaçağı hem haber vermemiş hem de saklamışsa daha ağır cezalar alıyordu.

İhsan Çavuş Edremit'in kuzey batısındaki dağlarda tutunamayacağını anlayınca, Ayvacık kırsalına gitti. Yeni bir söylenti kulaktan kulağa yayıldı. Kim çetelerden birini yok ederse, affedilecek, ona Rumlardan kalmış ev, bağ, bahçe, zeytinlik verilecekti. Bu söylenti etkili oldu. "İti iti boğdurmak" deyimini doğrularcasına çeteler bir birlerini yok etmeye başladılar. İhsan Çavuş, Ayvacık'ın Süleyman köyü ormanında yattığı bir gece arkadaşı Boşnak İbrahim tarafından vurularak öldürüldü.

İhsan Çavuş'un hayatı artılar ve eksilerle geçmişti. Kuva-yi Milliye içinde hizmetleri olmuştu. Zaman zaman pişman olmuş, zaman zaman pişmanlığından ders almayarak halka olmadık zulümler yapmıştı. Onun ölüm haberi gelince sevinenler üzülenlerden çoktu. Edremit çevresinde hemen bir türkü de yakılmıştı. Türkü soru cevap şeklindeydi. Birinci kıtada İhsan Çavuş'un at koşturduğu köyler birer birer soruluyor, yanıtı İhsan çavuşun ağzından alınıyordu:

Aman da İhsan Çavuş
Gözüm de İhsan Çavuş,
Beyobası'nı basan
Çetelerin başı sen misin?

Hayır efendim hayır,
Bu da bana iftiradır
Çetelerin başı benim amma beyim
Ah! Yeminliyim söyleyemem.

Aman da İhsan Çavuş
Gözüm de İhsan Çavuş,
Mehmetalan'ı  basan
Çetelerin başı sen misin?

Hayır efendim hayır
Bu da bana iftiradır
Çetelerin başı benim amma beyim
Ah! Yeminliyim söyleyemem.

...........

YARIN: CUMA EFE