Tren garı, 80 yıl hizmet verdi

Seksen yıl yük ve insan taşımacılığıyla bölge insanına hizmet veren tarihi istasyon, 2001 yılında seferlerin iptal edilmesiyle kaderine terk edilmiş durumda. Kurtuluş Savaşı’nda da önemli bir işleve sahip olan Eğirdir İstasyonu ve çevresindeki yapılar, 2009 yılında özelleştirme tahtasına konularak satışa çıkarılan, 25 istasyonun arasında bulunuyor...

Seksenli yıllarda, o bölgede çalışan eski demiryolu müfettişi İbrahim Eren ve Eğirdir eski Gar Müdürü Yaşar Kasap rehberliğinde, Eğirdir Gölü, Tarihi Tren Garı ve Demiryolu hakkında, belgesel çalışmalar yapmıştım. Konuksever Yaşar Kasap beyin Ispartalı eşi Nazmiye hanım ile İbrahim Eren beyin eşi Gönül hanımın fırında pişirdikleri kerevit yanı sıra; çapak, siraz, çiçek, levrek ve sudak dolmasının tadı hala damağımda. Onlara sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Daha sonraki yıllarda ise, Yeşilçam Filcilik firmasında çalıştığım zamanda, film seti için benim keşfettiğim bu mekan (Eğirdir Tren Garı), Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın başrollerinde yer aldığı, yapımcı Atıf Yılmaz ile yönetmen Ömer Kavur’un Mine adlı filmine de ev sahipliği yapan Eğirdir Tren İstasyonu’nun bugünkü durumu ise, içler acısı. Son halini görenler özellikle tarihi binaların çok özel boyalı, ahşap işlemeli kapı ve pencere kısımlarının betonla doldurulmasını, Ulusal Ulaşım ve Demiryolu Tarihi’ne saygısızlık olarak nitelendiriyor. Özgün bir TCDD Müzesi olması gerekirken, Eğirdir Tren Garı’nda demiryolu sistemi çürürken, yapılar da virane haline geldi. Genç Cumhuriyetimizin, kurtuluştan kuruluşa giden yolda, Anadolu’yu bir demir ağ ile saran tren yolu ulaşım projesinin, ne kadar doğru bir karar ve atılım olduğunu, şimdi daha iyi anlamaktayız. Sevgili arkadaşım şair, ressam ve araştırmacı yazar Ümit Sarıaslan’ın uzun, disiplinli ve özverili çalıması sonunda yazdığı, Anakara TCDD Genel Müdürlüğü Yol Müzesi eski Müdürü eşinin de katkıları ile kaybolan pek çok belge ve bilgiyi ortaya çıkardığı bu araştırması sonunda, yayınlanan ve okurların büyük beğenisini kazanan; “Demir Ağlardan Örümcek Ağlarına”, “Cumhuriyet Treninden Tanzimat Trenine” ile “Köprüler ve İnsanlar” adlı kitapları merak edenler, bu kaynak kitapları okumanızı öneririm...

Eğirdir tren yolu Atatürk’ü büyüledi

1919’da Eğirdir’e gelen Atatürk’ün, trenle yaptığı ziyaret sırasında tarihi demiryolu köprüsü üzerinde treni durdurarak, Eğirdir’in güzelliğinden çok etkilendiğini ve “Ne muhteşem manzara...” sözleriyle beğenisini dile getirdiğini biliyoruz. Şimdilerde ise, Nafiz Yürekli Villalarının bulunduğu tepeden, Eğirdir Gölü’ne doğru kuşbakışı manzarayı seyretmek ve çelik köprü üzerinden ilerleyen, nostaljik buharlı tren ile yolculuk yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadık. Şimdilerde ise, artık ne tarihi tren garı ve nede çelik köprüden gidip gelen nostaljik tren yok... Yurdu bir demir ağ ile ören tren yolları, birer birer yok oluyor... Oysa, turizm amaçlı bu özellikteki tren yolları ve garları korunmalıdır... “Ah! Atatürk ah!...”

Eğirdir sizi çağırıyor, yeniden...

Şafakta daha gün ağarmamışken, tan çiçeği taç yaprağını güneşin ilk ışıkları öpmemişken, Eğiridir Gölü üzerinde süzülerek kayan avcı tekneleriyle kerevit avına çıkan balıkçıların sessiz çığlığı ve uğultusuna eşlik etmek ve de nice sevda öykülerine ve şiirlere esin kaynağı olan yakamozların, dingin şarkılarını dinlemek için mendireğin yanı başında bulunan bir kayanın üzerine sinip; ekmek telaşındaki balıkçılarla, suyun ve ışığın gölgesine eşlik eden, o bitmez şarkıyı mırıldanmanız için, yeniden Eğirdir Gölü’ne gelmeniz için pek çok neden bulunmaktadır. Yörük çadırlarından ve köylerden halk pazarına inen, organik bal ve keçi sütü, öteki doğal tarım ürünler yanında, Kahvaltıda doğal Yörük ürünleri ve nar suyu eşliğinde, güveçte kerevit yemeyi unutmayınız... Benden söylemesi.

Isparta Ovası’nda ve yol üzerinde Türkiye’nin ilk sulu ziraat uygulamasının yapıldığı Isparta tarım alanlarını ve İslamköy’de bulunan Ispartalı eski Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel Müze Evi’ni de görmelisiniz. Isparta Gülyağı Fabrikası satış yerine de uğrayınız. Bölgeden ayrılmadan önce; Isparta’nın gül bahçelerini, gül ve lavantadan yapılan hediyelik eşya satan mekanları ve Keçiborlu ilçesinin Kuyucak Köyü’nde bulunan Lavanta Kokulu Köy Kooperatifi’nin kadın üyesi, girişimci kadınların çalışmalarını mutlaka görmelisiniz. Lavanta bahçelerini ve Burdur Gölü kıyısında bulunan ve Anadolu’nun Maldivleri olarak ün yapan, Salda Gölü kumsalını da mutlaka ziyaret ediniz...

Anadolu’nun bir başka turizm zenginliği olan farklı coğrafyasını keşfetmek için yollardayız, yeniden... Yolunuz ve bahtınız açık olsun... Dostlukla...

 

Son…