Son zamanlarda cemaat ve tarikatlar yine çok konuşuluyor.

Sadece sakalla, sarıkla, cübbeyle veya başörtüsü ile iyi bir Müslüman olunamayacağını hepimiz çok acı tecrübelerle öğrendik.

15 Temmuz hain darbe girişimiyle maalesef alnı secdeye değenlerden zarar gelmeyeceği inancı yerle bir oldu.

Cemaat yapılanması veya şu bu isimlerle ülkemize en büyük zararı verdiler, vermek istediler.

Ders aldık mı diye sorarsanız; son günlerde yaşadığımız olaylar sadece isimlerin değiştiğini, birçok şeyin aynı kaldığını gösteriyor.

Cemaat ve tarikatların ahlâk ve edep dışı konularla gündeme gelmesi, birçok hukuksuz ve kanunsuz eylemin altından çıkması en çok inanan insanları rahatsız ediyor.

Cemaat ve tarikatlar ülkemizin bir gerçeği… Osmanlı’nın son dönemlerinde sorundu, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da sorun oldu, şimdi de sorun…

Kapatalım derseniz, merdiven altına iner ki, şimdi bile birçoğu merdiven altı çalışıyor.

Diyanet’e bağlansın, sıkı denetleyelim derseniz fiilen pek mümkün görülmüyor.

Çünkü Diyanet veya denetim yapacak personelin en azından bir kısmı cemaat ve tarikatlarla iç içe… Kim kimi denetleyecek?

Çözüm nedir derseniz, en etkili mücadele yöntemi eğitimdir…

Kur’an-ı Kerim’de en az yüz yerde, “Akıl etmez misiniz, akıl edenler için ibret vardır, düşünmez misiniz” diye hepimize düşünmeyi, aklımızı kullanmayı emrediyor.

İlk inen ayet “Oku” diye başlıyor, okumayı emrediyor.

Dinimiz düşünmeyi, aklımızı kullanmayı ve okumayı emrettiği halde, niçin tarikat kapısından girerken, “aklınızı bir kenara koyun” diyen, düşünmeyi ve soru sormayı yasaklayan şeyh olduğunu iddia eden düzenbazların peşinden koşuluyor?

Tezgâh daha kapıdan girmeden başlıyor.

Çocuklarımız, gençlerimiz ve hepimiz gerçek İslâm’ı öğrenirsek mehdiyim veya şeyhim iddiasında bulunan hiç bir düzenbaz kalmaz.

Ne yazık ki toplumun bir kesimi İslâm’ı öğrenmek, İslâm’ın emirlerini yerine getirmek yerine, en kısa yoldan cennete gitmek ve aklınca hurilerle haşır neşir olmak sevdasında...

Bunun için “elimi öpen cennete gidecek” diyenin peşinden koşuluyor, “Kur’an kursuna bir tuğla koyanın cennette köşkü hazır” diyenler dinleniyor, itibar görüyor.

Hatta ne acıdır ki, “Şeyhin dokunduğu teni cehennem ateşi yakmaz” yalanına inandıkları için bütün bedenleriyle sahtekârlara teslim oluyorlar.

Samimi Müslümanlar haklı olarak şunu soruyor; bir cemaat veya tarikatın sapkın olmadığını, hak yolda olduğunu nasıl öğreneceğiz?

İslâm’ı tam ve doğru öğrenmeden kimin hak ve doğru yolda olduğunu anlayamazsınız…

Eskilerin deyimiyle şeriatı bilmeden tarikat olmaz…

Cennete ucuz bilet almak isteyenlere sözümüz yok!

*****

50 yaş üstündeki herkesi öldürün

Padişah emridir. Tüm diyardaki 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir.

Gençlerden biri, babasını samanlıkların altına özel yaptırdığı sığınağa saklar. Diyardaki tüm 50 yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir.

Padişah uyanıktır. Bakar ki bir direniş olmamıştır, hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur...

Aradan bir süre geçtikten sonra, padişah “Kırk ile elli yaş arasındakileri deniz kenarına toplayın” der, toplarlar.

Padişah; “Size üç gün süre. Üç gün sonra geleceğim, bana kumdan tespih yapacaksınız, eğer beceremezseniz hepinizin başı kesilecek” der.

Kumdan tespih yapmak ne mümkün!

Bir gün geçer, ikinci gün geçer hiçbir şey yapılamaz. Üçüncü günün akşamı babasını sakladığını bile ölüm korkusundan unutan adam, koşar babasının yanına, durumu anlatır...

Süre bitmiştir. Deniz kenarına toplanırlar, ortada tespihten eser yoktur.

Cellatlar hazırdır. Ahali korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının infaz kaygısı içinde...

Padişah alana infaz emri için gelir.

“Verilen süre doldu, görevi yerine getiremediniz” der ve tam cellatlara infaza başlayın diyecekken; babasını gizleyen adam, padişaha tüm ahalinin duyacağı ses tonuyla seslenir: “Padişahım biz bu görevi yerine getirirdik, lâkin bir sorun niye getirmedik?”

Padişah; olmayacak bir şeyin cevabı da olamayacağını bildiği için, alaycı bir edayla “Neden?” der.

Genç adam cevap verir: “Hünkârım biz çok düşündük, kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Lakin bunun imamesi nasıl olacak? Padişahımız ya beğenmezse... Siz bu konuda tüm diyarın en iyisisiniz, imameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize... Siz imameyi yapın biz de taşları etrafına hemen diziverelim.”

Padişah çok zor durumda kalmıştır. Mecburen herkesi affeder.

Döner kurmaylarına; “Hani hepsi ölmüştü bunların? Saklanan tecrübeli birini gözden kaçırmışsınız!” der.

*****       

TEBESSÜM

Uçmak

Nasrettin Hoca, bir gün dağdan odun getirirken, eşeğinin ayağı kayar. Eşek uçuruma yuvarlanır.

Hoca, yukarıdan paramparça olan eşeğine bakar ve sonra der ki:

- Bizim eşek uçmasını öğrenmiş ama daha konmasını öğrenememiş.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Cahilliğin eyleme geçişinden daha korkunç bir şey yoktur.

Goethe