Artvin'de çıkarılacak bakır madeniyle ilgili protestolar ülke gündemine oturup,  bölgede bulunan 60 ağaç ve çalı türü,  100 otsu bitki çeşidi ve 21 memeli hayvan türü biber gazıyla tanışınca "uçuk komplo teorisyenleri anında "darbe senaryoları" üretmeye başlamıştı.

Sırf, çıkarılacak maden şirketinin sahibi Mehmet Cengiz'i sponsoru olduğu medya organlarında savunanlar değil, siyasi iktidarı savunduğunu zanneden bazı akl-ı evveller de "İkinci Gezi senaryosu" falan diye yüksek perdeden bağırmaya başladılar. "Nanayda" söyleyerek yaylaları için yollara dökülen 70 yaşındaki nineyi, 85 yaşındaki dedeyi "terörist" yaptılar, hedef tahtasına koydular.

Darbe senaryocuları, kendilerine dayanak olarak PKK yanlısı gazetelerin Artvin'den "serhıldan" çıkarma çabalarını gösterdiler ve bunun üzerinde tepinip durdular.  Nusaybin'de tek tip gerilla kıyafeti giymiş 20'den fazla silahlı teröristin çatışmada ölen PKK'lı için düzenlediği "cenaze töreni"nde görmediğimiz gazlı sahneleri gördük Cerattepe yolunda.

Artvin'de "madene hayır" diyen vatandaşların bazılarının çocukları o anda Sur'da, Nusaybin'de, İdil'de "ülke bölünmesin" diye savaşıyordu. Kimi asker, kimi polisti… Çoğu "bedelli askerlik" yapmış bir avuç azınlık, utanmadan onları da "vatan haini" ve "terörist" ilan etmeye kalktı.

Eee, sen böyle yaparsan elbette haini, teröristi, ağacı kuşu kurtarmaktan öte dertleri olanı yollara dökülür, Artvinli'nin birikmiş enerjisini kendisine mal etmek için çırpınır. Rus işgalinde kazma kürekle topraklarını savunmuş halkı  "hendekçi" yaparsan, "hendek siyaseti" yapanlara da davetiye çıkarmış olursun…

* * *

Cerattepe, Dünya üzerinde korumada öncelikli '200 Ekolojik Bölge' arasında yer alıyor. Bu alanda bulunan bakırı çıkarmak için 1992 yılında ilk ruhsatı Kanadalı bir şirket almış. Devletin Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA), yüksek riskli bulduğu için madeni engelledi. 2002 yılında şirket, ruhsat hakkını başka bir Kanadalı şirkete devretti. Ruhsat mahkeme kararıyla iptal edildi ve Danıştay da bu kararı onayladı.  Arazi yüzde 80 eğimli ve Artvin ili hemen bu arazinin altında yer alıyor.

Yeni projeye göre kapalı galeri çıkarılacak maden için sadece 3 bin 500 ağaç kesilecek ve altındaki toprak da 3-5 metre kazınacak. Daha sonra da istiflenip, maden kapandıktan sonra boş kalan alanın ağaçlandırılmasında kullanılacak. Teleferik sistemi kurulacak, maden cevheri yerinde işlenmeyeceği için siyanür riski de olmayacak. Alınan önlemler böyle. "Tabiat boşluk kaldırmaz" veya "Su akar yatağını bulur" demeden, bu madenin kaymağını kimin yiyeceğine de bakalım.

Hani, orada 60 milyar dolardan fazla bir maden var ve dış güçler bunun çıkarılıp ülke ekonomisinin kalkınmasını istemiyorlar ya!..

Çıkarılan madenin yüzde 98'i Mehmet Cengiz'e ait Eti Madencilik'in olacak, yüzde 2'si de devletin.  Maden 5 yıl vergiden muaf olacak, şirketin kullandığı elektriğin, çalıştıracağı 227 kişinin SGK primlerinin yüzde 50'sini de devlet ödeyecek. Yani elinde kalacak yüzde 1.

* * *

64 milyar doların yüzde 98'i şirketin olacak, yüzde 1'i de devletin. Yani, bu pastanın neredeyse tamamı Hüseyin Avni Paşa Yalısı'nı bedava alıp küle çeviren, çevresindeki ağaçları kestikten sonra oraya daha büyük bir Boğaz manzaralı malikane kondurmak isteyen Mehmet Cengiz'in…

İşte burada, Başbakan Ahmet Davutoğlu devreye girdi ve Cerattepe ile ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcilerini, siyasetçileri, bürokratları toplayıp önemli bir adım attı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı dahil, sağına soluna aldığı ilgili bakanlarla toplantıyı ne kadar ciddiye aldığını da net bir şekilde ortaya koydu. Ardından "Mahkeme bitene kadar madende çalışma duracak" talimatını verdi Başbakan Ahmet Davutoğlu. Mahkeme, daha önceki emsal kararlara mı bakacak, yoksa farklı bir karar mı verecek bilmiyoruz. Ama Cerattepe'den farklı şeyler çıkarmak isteyen küçük bir marjinal kitlenin önüne kocaman bir set oldu Başbakan'ın davranışı.

Gezi eylemleri döneminde, Kadir Topbaş'ın, Bülent Arınç'ın hatta Abdullah Gül'ün takınmak isteyip de ilerletemediği tavrı net bir şekilde ortaya koydu ve Başbakan Davutoğlu, Cerattepe'de darbeyi önledi. Öyle trol kafasıyla köşe yazısı yazanların tarif ettiği "halk ihtilali"ni değil, itibarsızlaştırma darbesini önledi.

Hükümetin, Mehmet Cengiz'in çıkarlarına teslim olduğuna dönük algının "devlete güvene indireceği darbe"yi önledi Başbakan Davutoğlu. Aynı zamanda, Artvin Beledeye Başkanı ile diğer partidaşlarını sokağa çıkamaz hale getirecek "itibarsızlık darbesini" de engelledi. Daha önce bu madene karşı olduğunu deklare eden ve bu yüzden o sözleri hatırlatılan Artvinli Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in inandırıcılığına, siyasi gücüne indirilecek darbeyi de bertaraf etti.  En ufak bir eleştiriden, itirazdan "hain" çıkarmaya çalışan paranoyak komplo teorisyenlerinin "korku iklimi" darbesini de elinin tersiyle itti Ahmet Hoca… Bir hamleyle bütün art niyetlilerin ayağından topu aldı ve oyuna kendisi hâkim oldu. Halkın ortak tepkisini kendisine maletmek isteyen bir avuç marjinal örgüt mensubunu da oyun dışına itti aynı zamanda bu hamlesiyle.

Geçen yıl Boçka'da yaşanan ve 3 vatandaşın ölümüne yol açan heyelanın benzerlerinin Cerattepe'de yaşanması halinde "Kararı hükümet değil mahkeme verdi" deme hakkı da tanıdı size Başbakan.

Siz şimdi oturun ve "Sadece yüzde 1'i devlete kalacak, olası bir felakette ise Artvin'le birlikte koskoca bir itibarı da önüne katıp götürecek maden için neden itiraz eden herkesi terörist, darbeci ilan ettik" diye düşünün.

Cerattepe'de darbeyi önleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu'na da "terörist", "hendekçi", "darbeci" diyemezsiniz ya!..