Dünkü yazımızda  anlattığımız toplantıda bağımsızlık savaşı konuşuldu. Hacıbektaş görüşmesinde en ilginç konuşmayı sonradan Veliyettin Çelebi şöyle aktarmıştır. "Çelebi Cemalettin Efendi Mustafa Kemal Paşa'ya 'Paşa Hazretleri cesaretli ve basiretli idarenizde Türk Milletinin düşmanı kahredeceğine inancım sonsuz. Yüce Allahın milletimize müyesser edeceği zaferden sonra Cumhuriyet ilanı düşünüyor musunuz?' Mustafa Kemal Paşa bunun üzerine 'O mutlu günün ilanına kadar aramızda kalmak kaydıyla, evet Çelebi Efendi Hazretleri' diye yanıtlıyor."

Mazhar Müfit Kansu'nun "Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber" adıyla yayınlanan anılarında yer alan aşağıdaki cümlelerde, Veliyettin Çelebi'nin anlatımının doğruluğunu göstermektedir.

1800 ALTIN

"Çelebi Efendi derhal vaziyeti kavradı ve adamlarına lazım gelen talimatı vereceğini vaat etti. Paşa'nın vaziyet ve giriştiğimiz mücadele hakkında verdiği tafsilat, Çelebi'nin nazarı dikkatini celbetti. Hatta Çelebi, daha ileri giderek, cumhuriyet taraftarlığını ihsas ettirdiyse de, Paşa, zamanı olmayan bu mühim mesele için müspet veya menfi bir cevap vermeyerek, gayet tedbirli bir suretle müzakereyi idare etti. Anlaşılıyor ki Cemalettin Efendi cumhuriyete taraftar; hele Salih Baba, hür fikirli, çok ileri bir zat."

Savaş sırasında ayni yardımların yanısıra Dergah kasasında bulunan 1800 altın lira da verilmiştir. Bağımsızlık Savaşı sırasında Alevi-Bektaşi kitleler tam destek vermişlerdir.

HACI BEKTAŞ DONU

Anlatılara göre, Mustafa Kemal buradaki toplantıda "Padişah ve halifeliğin kaldırılacağını, egemenliğin din, dil, mezhep,tarikat ayrıcalığı gözetmeksizin Türk halkına ait olacağını ve kendisini yönetenleri halkın seçeceğini, kadın- erkek eşitliğinin sağlanacağını" belirtince toplantıya katılanlar kendisine "Sayın Paşam, Canlar derler ki, acaba Pir Hacı Bektaş cisim mi değiştirmiş. Çünkü yüzyıllar önce ulu pirimiz de böyle söylemişti" derler.

Hacı Bektaş'a gönül verenler arasında Atatürk sevgisi çok yüksek oldu.  Bu inançtakilere göre Atatürk, Hz. Ali ve  Hacı Bektaş-ı Veli'nin,  Bektaşilikte bir teriminde yer aldığı gibi "don değiştirmiş" haliydi. Gönül dostları bu nedenle Mustafa Kemal'in arkasında hareket edeceklerine "ikrar vermişler"di. Bu gönül dostları Atatürk'ün milliyetçiliğini kendi düşünce yapılarına uygun bulmuşlardı. Bu nedenle önce "Kuvayi Milliye" ci, "Müdafaa-ı Hukuk"cu örgütlerde yer almışlardı.

CEMALETTİN EFENDİ

Atamız, önemli ve stratejik noktalara güven duyduğu kişileri getirmişti. Bu kişilerin büyük bölümü Aleviler ve Bektaşilerdi. Bir kaç örnek vermek gerekirse: 
Cemalettin Efendi'yi (Kırşehir Milletvekili) TBMM başkanvekilliğine getirmişti. 

Cemalettin Çelebi TBMM çalışmalarına hastalığı nedeniyle katılamazken halkı Kurtuluş Savaşı`na destek vermeye çağıran mektuplarını ise yurdun dört bir yanına gönderdi. Mustafa Kemal Atatürk`ün özel doktoru ve başka doktorlar Çelebi`nin tedavisi için görevlendirildi. Cemalettin Çelebi 1922`de vefat edince yerine kardeşi Veliyettin Efendi Çelebi postuna oturdu. O da İkinci TBMM`nin açılışı sırasında (25 Nisan 1923) yayınladığı bildiri ile Atatürk`ü açıkça desteklediğini ilan etti. Atatürk, sonraki yıllarda Çelebi Veliyettin Efendi ile de yakın dostluk kurmuş milletvekili olması için ısrar etmişti.

ALBAY HÜSAMETTİN ERTÜRK

Albay Hüsamettin Ertürk, Osmanlı Devleti'nin son günlerinde Teşkilatı Mahsusa'da bulunmuş ve Milli Mücadele'de ise Milli Müdafaa grubunun başkanlığını üstlenmiştir.

İki Devrin Perde Arkası'nı anlattığı kitabında diyor ki: 

"... Milli Mücadeleye katılmış herkes, kendi gücü nisbetinde bu savaşta yer almıştır. Bu çetin yılların hikâyeleri, hatıraları ne anlatmakla ve ne de yazmakla öğrenilir. Bilâkis onu her gün bir cepheden tetkik etmek, bir sahifesini çevirmek, burada gizli kalmış kahramanları tanımak, her Türk'e düşen bir vazifedir... 
Mütareke yıllarının isimsiz kahramanları içine başı sarıklı din adamlarını, imam ve müezzinlerini, kürsü vaizlerini, tekke mensuplarını, medrese hocalarını da ithal (dahil) etmek mecburiyetindeyiz..."

YARIN: ATATÜRK BEKTAŞİ MİYDİ?