Eskiden dükkânları süsleyen usta hattatlar elinden çıkmış, yaldızlı çerçeveler içindeki levhalar, Ahilik kültürünün göstergeleri gibiydi. Her mesleğin özelliklerini anlatan levhalar olduğu gibi, bazı levhalar da her esnaf için geçerliydi: İşte bunlardan biri şöyleydi: 

"Her sabah Besmeleyle açılır dükkânımız.
Hakk'a iman ederiz, Müslüman'dır şanımız.
Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
Hiylesi hurdası yok, helalinden malımız.
Müşterilerimiz velinimet, yaranımız yarimiz.
Ziyadesi zarar verir, kanaattir kârımız."

Osmanlı ülkesine gelen yabancı bir kumaş taciri, bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenir ve hepsini almak ister. Mal sahibi kumaş toplarını denklerken birini ayırır. Bunu gören yabancı tacir, nedenini sorar.  Osmanlı esnafı: 

"Onu sana veremem, kusurludur" yanıtını verir. Yabancı tacir: "Önemli değil" der. Ama Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte diretir: 

"Siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız bunların kusurunu söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi hilekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem" diyerek kumaşı vermez. .
 İşte Ahilik ahlâkını anlatan bir olay. Ahilik ahlakı, günümüzde varlığını yitirdi. Ama her yıl Ekim ayının ikinci Pazartesi gününde başlayan bir haftayla kutlanmakta.
Ahiler, meslek sahibi olmaları nedeniyle, diğer dervişlerden farklı olarak, kırsal alanlardan çok kentsel alanlara yerleşmişlerdi. Bunların örgütlü  güç haline gelmelerini, Yesevî-Horasan Erenlerinden olan Ahi Evran sağlamıştı. 

13. Yüzyılda Ankara ve Kırşehir'de toplanan Ahiler,  kısa sürede Selçuklu şehirlerine yayılmışlar, Osmanlı devletinin kuruluşunda da etkili olmuşlardı. Öte yandan, dünyânın ilk kadın örgütü "Bacıyan-ı Rum" teşkilatını Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı,  kurmuş ve Kadın Ana olarak tanınmıştı. 

Ahilerin hepsi birbirinin kardeşiydi.  Aşama aşama küçükten büyüğe doğru saygı vardı. Üyelik için kişinin, örgüt bünyesinden birisi tarafından önerilmesi gerekirdi. Giriş, törenle olurdu. Törende Ahi adayına bir tür önlük olan kuşak bağlanır, insanlara karşı sevgi dolu, saygılı olması, doğruluktan ayrılmaması öğütlenirdi. Bektaşilikte olduğu gibi bilgi edinme, sabır, ruhun arındırılması, sadakat, dostluk, hoşgörü gibi özelliklerin kazandırıldığı aşamalardan geçirilirdi. Bu aşamalarda müride mesleki beceriler, tasavvuf ve dinsel bilgiler, okuma-yazma, askeri bilgiler ile Ahiliğin anayasası niteliğindeki Fütüvvetname öğretilirdi. Bu sürecin dokuz aşaması vardı:

Yiğit, Yamak, Çırak, Kalfa, Usta, Ahi, Halife, Şeyh, Şeyh ül Meşayıh.

 Ahiliğin önemli olan altı ilkesi şunlardı:  

Elini açık tut. Sofranı açık tut. Kapını açık tut. Gözünü bağlı tut. Beline sahip ol. Diline sahip ol. 

Hak ile sabır dileyip / Bize gelen bizdendir. / Akıl ve ahlak ile çalışıp / Bizi geçen bizdendir.

Ahlâkî davranış bozuklukları Ahilik kurumunda afet olarak kabul edilir ve böyle davrananlar ahilikten düşürülürdü: Bunların bazıları şöyleydi: İçki içmek, zina etmek, livata etmek,  gammazlık, münafıklık,  kibir,  hased, kin, yalancılık,  sözünde durmamak, hıyanet, namahreme bakma,  ayıp arama, nekeslik, gıybette bulunma, bühtan, hırsızlık, haram yemek...

Ahilik kurumunun meslek ahlâkı, doğruluk ve bağlılığa dayanırdı. Müşteriyi aldatmamak, malı överek yalan söylememek, hileli ölçüp tartmamak, karaborsacılık yapmamak,  müşteriyi kızıştırmamak, alışverişte iyi muamelede bulunmak, çalışanın sorumluluğunu bilmesi ve  işinde dikkatli olması, dayandığı prensiplerden bazılarıydı. Özetle  "hizmette mükemmellik", Ahiliğin varlık nedeniydi.  
Ahilerin çarşılarını süsleyen güzel sözler birer şiir gibiydi: Denizli de bir çarşı kapısının üzerinde şöyle yazıyordu:

"Sevgi göster herkese ha! / Selamdan kaçınma sakın. / İnsanları ayırma ha! / Hepsine adil ver hakkın.
 Niyetin iyi olsun ha! / Her şeyin gerçeğini söyle. / Hayırlı'dan ayrılma ha! / İyi anlaş herkes ile.
 Etrafına dostluk saç ha! / Eser kalır sen gidersin. / İyi belle unutma ha! / Önce hizmet sonra sensin.
Ah keşke adı değil kendi kalsaydı Ahiliğin.