Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve ebru sanatçısı Ayşe Sözdemir Aşlamacı’nın eserlerinden oluşan ‘Arşivden Sanata Dijital Ebru Sergisi’, 3 yıllık akademik bir çalışmanın neticesinde Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivlerinin derinliklerinde gizli kalmış ebru eserlerini gün yüzüne çıkardı. On beş orijinal, on beş replika, on yedi eski eserden ilham alınarak üretilmiş toplam kırk yedi eserden oluşan ve detaylı akademik bir çalışmanın ürünü olan sergi, 1 Mart 2021’e kadar Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi web sayfasında sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
Sergi vesilesiyle bir araya geldiğimiz Ayşe Sözdemir Aşlamacı, çocukken abisinin sorusuyla hafızasında yer eden ebru sanatının yıllar sonra hayatına nasıl dâhil olduğunu şöyle anlatıyor:
“13 yaşındayken, abim bir gün “Ebru kursuna gitmek ister misin?” diye sordu. Rahmetli Davut Özgül (Çengelköy Çınaraltı Camii imamı) abime “Üsküdar’da bir ebru atölyesi var, Ayşe de gelsin, görsün, isterse başlar.” demiş... Lisedeki ilk yılımdı ve resim dersine karşı ilgim çok fazlaydı. Bu sebepten olmalı ki bu sözler hafızamda yıllarca kaldı. Ebru sanatına merakım ve ilgim aslında abimin o sözleriyle başlamıştı. Yıllar geçti, içimde kalan bu sanatla nihayet yollarımız kesişti. Üsküdar kapalı çarşıda bir sanat atölyesinde Hülya Demirel’den ebru dersleri almaya başladım. Ebru sanatını 2009 yılında tanıdım belki ama içsel serüvenimiz çok daha öncesine dayanıyordu.”
Üniversitede İşletme eğitimi alıp bir yandan da Klasik Türk Sanatları Vakfı’nda Fuat Başar’la ebru dersine devam eden Aşlamacı, 2012 yılında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatlar Programında yüksek lisans eğitimine başlıyor. Eğitimimi tezhip bölümünde tamamlayıp tez konusunu ise çok sevdiği ebru üzerine yapan Aşlamacı, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ebru dersleri vermeye başlıyor. Osmanlı Devleti’ndeki evkaf defterlerinde yer alan ebruları incelediği yüksek lisans tezine, bu ebrulardan esinlenerek yaptığı kendi ebrularını da ekleyen Ayşe Sözdemir Aşlamacı, böylelikle Arşivden Sanata sergisinin temelini atıyor.

Sergiyi çok daha önce üniversitenin sergi salonunda açmayı planladıklarını ancak salgından dolayı dijital ortama taşıma kararı aldıklarını söyleyen Aşlamacı, her şey normale döndüğünde fiziki ortamda da sergiyi insanlarla buluşturmayı istediğini belirtti.

Arşivde sadece evkaf defterlerinde değil, birçok defterde ebruların görüldüğünü, bu nedenle sadece bir döneme ait ebrulu defterlerle ilgili tez yazabilmenin epey güç olduğunu belirten Aşlamacı, “Adeta bir deryanın içinde kayboluyorsunuz. Bu sebepten tez konumu evkaf defterleri ile sınırlı tutmaya çalıştım. Tezimi yazmaya başladığımda amacım sadece Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri’nde bulunan ebruların farklı olanlarını tezimde kullanmaktı. Ebru sanatıyla ilgilenen biri olarak gördüğüm çiçekleri, hatipleri (ebru çeşidi) uygulamadan durmam mümkün değildi. Bu sayede birkaç deneme yapıp bunları da tezime ekledim. Böylelikle aslında farkında olmadan Arşivden Sanata ebru sergisinin temelleri atılmış oldu” diye konuştu.

İncelediği defterlerde ebrunun, çârkûşe cilt, ebrulu kab, ön ve arka yan kağıtlar olarak kullanıldığını belirten Aşlamacı, “Günümüzle kıyaslandığında Osmanlı ciltlerinin kablarında ve özellikle yan kağıtlarda ebru kullanımının adeta vazgeçilmez olduğu görülüyor. Aynı zamanda ebruların defterlerde tezyinî olarak kullanımının dışında, kitabı kaba bağlayan yan kağıtların fonksiyonel işlevi de ciltlerde ebru kullanımının önemini ayrıca gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Arşiv defterlerinde ve yazma eser ciltlerinde kullanılan ebruların ait olduğu dönem insanının renk ve kompozisyon anlayışını ve estetik algılarını yansıtması açısından ayrı bir değeri olduğuna işaret eden Aşlamacı, bu türden araştırmaların geçmiş asırların sanat anlayışını ortaya çıkarmak gibi bir misyonu olduğuna dikkat çekti.

Geçmiş asırlarda malzeme bakımından ebru atölyelerinde çok derin bir zenginliğin söz konusu olduğunu, cilt kablarında ve yan kağıtlarda çoğunlukla çiçek motiflerinin kullanıldığını kaydeden Aşlamacı, “Kullanılan motiflerin genellikle küçük ve nizami olarak sıralandığı göze çarpıyor. Bunlar çoğunlukla buketler halinde yapılmış çiçekler bazen sık aralıklarla yapılmış hatipler olabiliyor. Bunların dışında battal, neftli battal, gelgit gibi çeşitler de sıkça kullanılmıştır” diye konuştu.

Günümüzde ebrunun sadece kağıt üzerinde değil, kumaş, ahşap, cam, seramik gibi çok çeşitli yüzeylerde de kullanılmasını teknolojik gelişmeler bağlamında değerlendiren Ayşe Sözdemir Aşlamacı şunları söyledi:

“Ebrunun kullanım alanlarının artması bu sanatı geleneksel anlayış ile icra eden kişiler açısından pek hoş karşılanmasa da teknoloji gelişiyor ve insanların fikirleri de buna paralel değişkenlik gösteriyor. Farklı arayışlar içinde olabiliyoruz. Ebru sanatını birçok yüzeyde, tekstil gibi alanlarda görmemiz belki bu sanatın herkes tarafından tanınmasında bir faktör oluşturuyor olabilir.”


 


DHA-Genel - Türkiye-İstanbul / Merkez - DHA