Ocak ayının ikinci haftası tüm dünyada Enerji Tasarrufu haftası olarak kutlanıyor. Özellikle İklim değişikliği ile mücadele ve Paris İklim Anlaşması’na Türkiye’nin de dahil olmasıyla konu her alanda gündemde tutulmaya çalışıyor. Türkiye, karbon salınımını 2050’de (0) sıfır emisyona çekmek gibi bir hedef belirledi. Tamamen enerji verimliliği üzerine kurgulanan Elektrikli araçların ise önemi gittikçe artıyor. Altınbaş Üniversitesi Elektrikli, Otonom ve İnsansız Araçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi (AUTONOM) Yöneticileri bu araçların enerji tasarrufu konusundaki katkılarını anlattı.

“YETİŞEN ÖĞRENCİLERLE SEKTÖRE UYGUN MÜHENDİS YAPISINI DESTEKLİYORUZ”

AUTONOM Merkez Müdürü, Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Baştürk, sıfır emisyon hedefi doğrultusunda elektrikli araçların otomotiv sektöründe ve günlük yaşamda daha fazla kullanılır olması için 2018 yılından beri çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Baştürk, “Bu yıl da Elektrikli, Otonom ve İnsansız Araçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurduk. Burada elektrikli araçlar sektörüne yönelik çözümler üreterek ve mikro mobilite uygulamaları konusunda çalışmalar yapıyoruz” dedi. Süleyman Baştürk, yetiştirdikleri öğrenciler ile bu sektöre uygun, donanımlı mühendis altyapısını desteklediklerini ayrıca bu kapsamda TOGG ile görüşmelerinin sürdüğünü dile getirdi.

“ARAÇLARIN TÜKETİM MALİYETİ PAHALI”

Elektrikli araç kullanımının yaygınlaştırılması için de tavsiyelerde bulunan Süleyman Baştürk, bu araçlarda kullanılan bataryanın pahalı bir ürün olduğunu söyleyerek, “Batarya teknolojisi geliştikçe maliyetlerin daha makul seviyelere geleceğini öngörüyoruz. Ancak burada kritik nokta, devlet teşvikleri. Bu araçların kullanımının teşvik kapsamına dahil edilmesi çok önemli. Sessiz çalışan elektrikli araçların yaygınlaşması ile hem en büyük şikayetlerimizden biri olan şehir gürültüsü azalacak hem de enerji verimliliği artacak. İklim değişikliği ile mücadele ve Yeşil Enerji protokolleri kapsamında bu konu her aşamada gündemde tutulmalı” ifadelerini kullandı.

Süleyman Baştürk, Avrupa Birliği’nin artık sadece binek araç değil toplu taşımada da elektrik motorlu araçlara geçmek için AR-GE projelerini desteklediğini dile getirdi. Elektrikli metrobüs olarak da tanımlanabilecek e-BRT (Electric Bus Rapid Transit) gibi projelere UFUK2020 kapsamında çok büyük kaynaklar aktardıklarını vurguladı.

“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ÇALIŞMA VERİMİ KONUSUNDA ÜSTÜNLÜĞÜ VAR”

AUTONOM Merkez Müdür Yardımcısı ve Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Doğu Çağdaş Atilla ise elektrikli araç kullanımının artırılmasının iklim değişikliği ile mücadele kapsamında verimliliği artıran en önemli aşama olduğuna dikkat çekti. Doğu Çağdaş Atilla, “Geleneksel araçların verimlilikleri aracına göre değişmesine rağmen yüzde 20 - yüzde40 arasında olmaktadır. Elektrikli araçların motorlarına baktığımızda ise çalışma veriminin yüzde 90’ın üzerine çıktığını görüyoruz. Elektrikli motorların net olarak böyle bir üstünlüğü var” diye konuştu.

“ELEKTRİKLİ MOTORLA ÇALIŞAN ARAÇLAR, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE 1. AŞAMADA”

Doğu Çağdaş Atilla, “İlk bakışta elektrik motorları için sıfır emisyona sahip denilebilir. Geleneksel araçlardaki içten yanmalı motorların en temizinin bile 100 gr / km emisyon değerine sahip olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği, düşük emisyonu teşvik için 99 gr / km ve altında kalanlardan vergi almıyordu ve Paris İklim Anlaşması ile 2050’de sıfır emisyon hedef olarak belirlendi. Elektrikli araçlarda kullanılan elektrik enerjisinin kaynağı da büyük oranda fosil yakıtlardan elde edildiğinden aslında elektrikli araçların bugünkü haliyle sıfır emisyona sahip olmadığını da belirtmek gerekir” dedi.

Buna rağmen yine de elektrik motorların içten yanmalı motorlara oranla daha verimli olduğuna dikkat çeken Atilla, “Fosil yakıtı, kuyudan pompaya ve kuyudan prize olarak ele aldığımızda elektrik motorlu araçlarda verimlilik yüzde 23, içten yanmalılarda ise yüzde 13’e geliyor. Bu araçlarda kullanılan elektriğin de rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesi durumunda, karbon emisyonuna olumsuz etkileri iyice azalmış olacak ve 2050’de 0 emisyon hedefine ancak bu yolla ulaşılabilecek” ifadelerini kullandı.

2030 yılından sonra bütün araç üreten firmaların portföylerine elektrikli araçları dahil edeceklerine belirten Doğu Çağdaş Atilla, teknolojinin çok hızlı geliştiğini ve tahminimizden de kısa sürede içten yanmalı araçların tedavülden kalkacağına dikkat çekti.

“MİKRO MOBİLİTE ÖNEM KAZANACAK”

Atilla, AB’nin son zamanlarda scooter, elektrikli bisiklet gibi mikro mobilite araçlarını da geliştirdiğini ve kullanımını teşvik ettiğini işaret ederek, “Bunlar toplu taşıma hatlarına ulaşımı sağlayan düşük enerji harcayan araçlar. Tüm bu ekosistemi geliştirmek için yasal desteklerin yansıra büyük fonlar da sağlıyorlar. Türkiye’de de mikro mobilite çözümü olarak son zamanlarda oldukça ilgi gören scooterlar için Nisan 2021’de ‘Elektirkli Skuter Yönetmeliği’ yayımlandı. Bu araçları kullanarak toplu taşıma hatlarına emisyon salınımı olmadan ulaşımın sağlanması ve toplu taşıma kullanımının kolaylaştırılması hedefleniyor. Örneğin Avcılarda metrobüs duraklarına ara sokaklardan ulaşmak isteyenler minibüs yerine scooter kullanarak karbon salınımının azaltılmasına yardımcı olacaktır” açıklamalarında bulundu.