Zeybek oyunlarına geçmeden önce bir zeybek ve efe türküsü aktararak nefes alalım istiyoruz:
On ikidir imanım aman şu Burdur’un dermeni, 
Dermencisi efem aman Urum değil Ermeni.
Ya kendisi efeler aman ya kellesi gelmeli.
    Ay karanlık efem görünmüyor izimiz,
    Üç kardeşiz efem kurban gitsin birimiz.
Bir incecik efeler aman yol gidiyor dermene, 
Oturmuşlar efem aman çayır ile çimene.
Hem severim efeler aman, hem döverim kime ne.
    A1 karanfil efem mor şişede ıslanır, 
    Bir gün olur efem deli gönül us1anır,

Zeybek musikisi ve oyunları kendini dini etkilerden kurtarmış, ritim ve ezgiyi birleştirerek gelişmiş ve zamanla çok sesli kurallara uyarak milli bir nitelik kazanmıştı.

Yiğitliği, sevgiyi, doğayı ve yaşadığı çevreyi zeybekler bu musiki ile işlemişlerdi. Tek zuma ve davulla uygun armoni yapmışlardı. Zurnaların sayısı artarsa tek olmaz, çifter çifter artardı. Bu zurnalar genellikle küçük boyda, davulların çapları ise elli santimetre civarındaydı.
Bağlama ile oynanan oyunlarda yine bağlamanın alt teli ezgi içindi. Öteki tellerle melodi çalınırken alttaki onun armonisini yapardı.
Oyunu yalnız başına efenin oynaması şarttı. “Tek kişinin oynaması, davulun küçüklüğü, eski denizcilikten gelme dar alanın etkisinin devamı gibiydi. Dağda oynanırken de efe tek başına oynar, başkası ona eşlik edemezdi. Köy meydanlarında çoklukla davul zuma eşliğinde, bazen gırnata ile bazen da bildiğimiz -kopuz- halk saz ile oynanırdı.

Divan sazı, bağlama, cura ile dümbelek eşliğinde, çoğunlukla kapalı yerlerde oynanırdı.. Zeybek oyunlarının da çeşitleri bölgelerine göre; Ağır Zeybek, Sarı Zeybek, Bengi, Ödemiş Zeybeği, Arpazlı, Bergama, Dağlı, Çakıcı, Edremit, Somalı, Kordon, Yund Dağı, Soma, Harmandalı, Kozakyalı, Yörük Ali Zeybeği, Tavas Zeybeği gibiler sayılabiliriz.
Balıkesir’de oynanan zeybekler: Dörtlü Zeybek, İkili Zeybek, Pamukçu Bengisi, Gövende Zeybeği adlarını taşımakta. Muğla’da Alıdaverin, Harmandalı, Ortaklar, İki Parmak zeybeklerini; Denizli’de Dokuzlu, Buldan düz oyunu, Bulanık, Kınıklı, Seymen Sekmesi, Denizlinin Horozlu, Tek parmak ve  Alaylı zeybeklerini biliyoruz.
Yazımızın başında Kütahya’dan yola çıktıktık. Kütahya’nın zeybek oyunları yok mu? Olmaz olur mu? İşte bir kaçı: Kar mı yağdı, Çatalca,

Ahmet Bey, Sepetçioğlu, Sinanoğlu, Kayı...

Bu oyunlar, söylenen yerlerde kalmaz, bir yerin zeybek oyunu başka bir yerde de oyanabilirdi. Bu oyunlar müziği genellikle dokuz darplıydı. (aksak usulü) Ağır tempoda çalınır. Yürük usulle yani çabuk çalınan oyunlara kadın zeybegi derlerdi. Çabuk oynanan oyun, erkekçe tavra ve heybete uymazdı.
 

   Sıkça rastladığımız zeybek türkülerinden bir kaçının adını şöyle sıralayabiliriz:
    “Sarı zeybek şu dağlara yaslanır / Yağmur yağar silahları ıslanır.”    .
    “Haydi yallah çaktım çaktım, yanmadı / Gavurun kızı sözlerime kanmadı.”
    “Şu Dalma’nın aman dağını da duman bürüdü..”
    “Şu Dalma’dan geçtin mi? / Soğuk sular içtin mi? / Efelerin içinde/ Yörük de Ali’yi seçtin mi?”

Her biri birer yiğitlik, mertlik, doğa sevgisi ve aşk konularının ifadesi olan Zeybek türküleri ve oyunları arasında zaman zaman ağıtlara da rastlanmakta. Cafer Efe’nin vurulması üzerine söylenen ağıtlardan birinden bir kıta söyle: 

“Germencik içinde toplar kuruldu. 
Cafer Efe öğle sonu vuruldu. 
Annesine kara haber duyruldu.
Caferim Caferim yiğit Caferim.”
Bir başka ağıttan da bir kıta aktaralım:
“Mezarımı derin kazın dar olsun,
Etrafında mor sümbüllü bağ olsun.
Cafer öldü vatan millet sağ olsun
Kader kısmet böyleymiş ağalar hey!”