Kayı boyundan gelen Osmanlı ve aralarında Sivas - Amasya - Tokat, Kırşehir'e kadar yayılan Ulu Yörük ve Ustacalu'ların da bulunduğu Safevi Devletleri Türkmen aşiret gelenekleriyle kurdu. Osmanlı "Düzenli Ordu"ya geçince, konargöçer Türkmen "dışta" kaldı. Devletle yabancılaştı. Yerleşik hayata geçmeleri ve vergi vermeleri için zorlandılar.  Eski Türk Şaman'larını anımsatan "baba" lakaplı Türkmen dedeleri, köylülerin ve göçebelerin manevi hayatlarının vazgeçilmezleriydi.  Safevi ise Türkmenlere ilgi, sevgi saygınlık gösterdi. Makam verdi.

Sultan Selim İran şahına Farsçayla yazarken, Şah İsmail, Sultan Selim'e kendi aşiret ve kökeninin dili olan Türkçeyi kullandı.

Osmanlı'nın bu zaafını, Türkmen - Safevi Şah İsmail iyi yakalamıştı. Osmanlı, Frenk ülkelerinden devşirip getirdiği yabancıyı kendi safına kazanmıştı ama Türkmen'i kaybetmişti. Türkmen'in, baş, bey, oba, ülke, şah arama çabasının nedeni buydu.

Şah İsmail, Türkmen kültüründe "Ehl-i Beyt" ve "12 İmam" gibi bazı "Şii İslam" unsurlarının güçlenmesini sağladı.  Anadolu Türkmenliği artık Alevî kültürü olarak yeni bir yönelişteydi.

Elbette bunlar olabilecek yorum farklılıklarıyla geride kaldı. Tarih şeridi içinde zelzeleleri zaman zaman sürse de, aradan beş yüzyıl geçti. Bu gün yaşayan gerçek nedir?

Önceki Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı, şimdi Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek realiteyi şöyle dile getiriyor:

"... Safevi devletinin kurucusu Şah İsmail aynı zamanda çok önemli bir ozandır. Şah Hataî mahlası ile yazdığı şiirler ve meydana getirdiği divan, başta Azerbaycan ve İran olmak üzere Arnavutluk'tan Kazakistan'a kadar tüm Türk dünyasında halk müziği etkinliklerinde, cemlerinde sürekli söylenen eserlerdir. ... Şah Hataî gibi söylemek bir gelenek haline gelmiş, onun vefatından sonra havalandırılan pek çok deyişte yine onun mahlası yani Şah Hataî kullanılmış, zaman içinde tüm Türk dünyasının ortak değeri haline gelmiştir. Alevi dünyasında içinde en az bir Şah Hataî deyişi olmayan bir Cem'e rastlamak pek mümkün değildir.

Bunun yanısıra Şah İsmail, Azerbaycan ve İran Türkleri için önemli bir moral değerdir. Bundan dolayı Türkiye'de Şah İsmail adına yapılan etkinlikler, Azerbaycan'da ilgiyle takip edilmekte, ortak tarih bilincine ciddi katkılar yapmaktadır."

Nitekim, Alevi Düşünce Ocağı (ADO) ve Azerbaycan Türkiye Evi Vakfı (ATEV) 15 Ekim 2016 Cumartesi günü İstanbul Maltepe Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür merkezinde Aşureyle birlikte, Şah Hataî'nin Azerbaycan ve Anadolu yorumlarının sunulacağı bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte,  Azerbaycan'da Hataî deyişlerini büyük bir ustalıkla yorumlayan "Savalan" Mistik Müzik Gruba'yla, Türkiye ve Balkanlar'da Hataî yorumları ile büyük ilgi toplayan "Albayrak Kardeşler unutulmaz bir konser verecekler.

Hiç kuşku yok ki, bu tür etkinliklerin yaygınlaştırılması, Azerbaycan ve Anadolu arasındaki zengin tarihi ve kültürel bağları hatırlatacak, canlandıracak. İnançların siyasi sınırları tanımadan paylaşıldığını bir kez daha yaşatılacak.  Ortak tarih ve kültür bilincini gelişecek. Tarihin siyasal rekabet alanı değil birleştirici bir güç olduğunu ortaya koyacak.

Azerbaycanlı ve Türkiyeli kültür ve sanat adamlarını ortak seslerde birleşecek ve kültür birliğine dikkat çekilecek.

Türk dünyasında ve özellikle Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ortak kültürel, tarihi ve inançsal bağlar nedeniyle bu anlamlı etkinliğin büyük ilgi ve coşkuyla karşılanacağını sanıyorum.1