ABD'nin yeni Başkanı Trump'un Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapması beklenen General Mike Flynn'in yaptığı açıklama gündeme bomba gibi düştü. Aynen şunları söyledi Flynn: "Trump Kürtlere büyük önem veriyor ve önümüzdeki dönemde destek noktasında yeni gelişmeler kaydedilecek."

Irak Kürt Bölgesi'nde yayın yapan Kurdistan TV'ye konuştu Fynn ve bir soru üzerine "Peşmerge en kahramanca mücadeleyi veren güçlerdendir. Peşmergeyle birlikte yürüttüğüm çalışmalar, bana Peşmergenin, çok yetenekli bir yönetime ve önemli bir örgütlenme yapısına sahip olduğunu gösterdi. DAEŞ'in tamamen yok edilmesi için ABD'nin daha fazla yardımına ihtiyaçları var" cevabını verdi.

Flynn, "Kurulacak bağımsız Kürdistan devletine ABD ve koalisyon ülkelerinin destek vermesinin önemli olduğunu" da ekledi sözlerine. Devamı daha da ilginç:

"Bana göre yeni bir Ortadoğu şekillenecek ve Irak ile Suriye bütünlüğünü koruyamayıp dağılacak. Ortadoğu'da üç veya dört yeni devletin doğacağı kanaatindeyim ve gelecekte bir bağımsız Kürdistan'ı göreceğimizi söyleyebiliriz."

Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin İstanbul'da olduğu saatlerde haber merkezlerine düştü bu açıklama!..

* * *

ABD'de Cumhuriyetçi George W.Bush'un koltuğa oturduğu 2001 yılında devreye sokulan Büyük Ortadoğu Projesi, Demokratların seçimi kazanıp Barack Obama'nın Beyaz Saray'a oturmasıyla revize edilmişti. Projenin "sahibi" Neocon'ların "nerede kalmıştık" dediklerini Flynn'in açıklamalarından da anlıyoruz.

Trump'un zaferinin ardından Türkiye'de umutlananlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta seçimden bir gün sonra Trump'un önemli bir koltuğu emanet edeceği bilinen Flynn'in The Hill gazetesinde yayınlanan yazısı günlerce bizim gazete ve televizyonlarımızda ballandıra ballandıra anlatılmış, "Yeni dönemin en önemli işareti" olarak lanse edilmişti. Flynn o yazısında "Gülen için ılımlı deniyor, ama o bir radikal İslâmcı ve Türkiye'ye iade edilmeli" önerisinde bulunuyor, "Müttefikimiz Türkiye'ye destek verelim" ana temasını işliyordu yazıda.

Sözkonusu Gülen olunca ve müstakbel Ulusal Güvenlik Danışmanı "geri verelim" dediğine göre, zafer çığlıkları atılması normaldi. Bunu yaparken, ne Flynn'in gerçek kimliğini hesaba kattık, ne de "Bu yazıyı neden yazdı?" sorusuna cevap aramayı.

Her gerçek gibi bu da ortaya çıktı. Flynn'in şirketine bir Türk firması para yatırmış. Türkiye'nin lobisini yapsın diye.

Hemen ardından da Flynn'in Cleveland'daki bir kuruluşta seçim kampanyaları için yaptığı konuşmanın ses kaydı çıktı ortaya. 15 Temmuz'da Türkiye'de ölüm-kalım mücadelesi verilirken, halk tankların önünü kesip, kurşunlara göğsünü siper ederken konuşmuş Flynn. "İslâmi bir devlete doğru dönüşen Türkiye'de" ordunun yönetime el koyduğu haberini duyurup, salondakilere alkışlatmış...

* * *

Peki hangisi gerçek Flynn?.. "Türkiye'ye destek verelim" diyen mi, yoksa darbeye sevinen mi?

Elbette ikincisi.

"Sert general" olarak basamakları hızla tırmanıp, askeri istihbaratın başına geldiğinde ne ise o... Başarısız bulunup bu görevinden refize edildikten sonra yazdığı

"Radikal İslâm ve Müttefiklerine Karşı Küresel Savaşı Nasıl Kazanabiliriz" isimli kitabı da yeterince tanıtıyor Flynn'i bizlere. Neocon'lara lâyık bir Ulusal Güvenlik Danışmanı olacak yani...

Yeni dönemde Trump'un ve ABD hükümetinin tek belirleyici ismi elbette Flynn olmayacak. Ancak Trump'un yakın çevresinde yer alan diğer isimler de ondan pek farklı değil.

Trump'un danışmanlarından Walid Phares'in "Müslüman kardeşler terör örgütü ilan edilecek" dediğini "Trump'la Birlikte Değişen Dengeler" başlıklı yazımızda aktarmış ve yeni dönemin Türkiye için oluşturacağı tehditlerden söz etmiştik.

Neocon'lar, dünyanın 160'tan fazla ülkesinde ahtapot gibi örgütlenmesini sağladıkları Fethullah Gülen'i Türkiye'ye iade edebilir, bundan yana bir sıkıntı yok. Gülen'in sahip olduğu network önemli onlar için. Her okulunda birkaç Amerikalı özel yetiştirilmiş "eğitmen" bulundurulduğuna göre zaten o networku Gülen'den başka bir merkez (server) üzerinden yönetip yönetememek önemli onlar için. Bunu sağlamak hiç de zor değil. Pensilvanya'da Cevdet Türkyolu'nun önüne bir yeni imam konulur, tüm sistem tıkır tıkır işlemeye devam eder...

En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim ve yazıya noktayı da onunla koyalım:

ABD'nin yeni yönetimi, bölgede üç veya dört yeni devlet doğması konusunda Türkiye'den destek alırsa (ki bu bizim de parçalanmamız anlamına gelir) ilişkilerimiz gayet iyi devam eder. Eğer beklediği desteği vermezsek, içimizdeki "cihatçı" örgütlerin güçlenmesi ve Suriye sınırındaki "karmaşık" ilişkiler yüzünden önce tüm cihatçı gruplar "terör örgütü" sayılır, ardından da Türkiye'yi "terör destekçisi ülke" ilan etmeye çalışırlar. AB de bunu ayakta alkışlar...

"O kadar da değil" demeyin sakın. Domuzdan post, ABD'den dost olmaz...