Eczacılık yapan modern seyyah Mirza Özgür Kılıç, fotoğraf çekmek için başladığı gezilerini dünya turuna dönüştürdü. 40'tan fazla ülkeyi otostopla gezerek fotoğraflar çeken Kılıç'la yol hikayelerini, keşiflerini konuştuk.

Otostop ile ve bazen cebinizde beş kuruş para olmadan, günlerce hatta bazen haftalarca, kara ya da deniz yolu ile ülkelere hatta, kıtalar arası seyahate nasıl çıkılabilir? İnsan neden, gezmek ister ama neden otostop ile seyahate çıkar? Aslen eczacı ve foto muhabiri olan, modern seyyah Mirza Özgür Kılıç 40'dan fazla ülkeye otostop ile yaptığı seyahatlerini ve yol hikayelerini birlikte okuyacağız. Gezdiği ülkelerdeki keşiflerini, olayları, coğrafyaları ve insanları fotoğraflayan ve zaman zaman makaleler ile okuyucuları ile paylaşan Kılıç için, otostop ile seyahet insanın tekamülüne, ruhi gelişimine katkı sağlayan, önemli bir unsur.

FOTOĞRAF ÇEKMEK İÇİN, GEZMEYE BAŞLADIM

Gezmeye ne zaman başladınız ve hangi ülkeleri gezdiniz?

Babamın memur olması nedeni ile çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda, Türkiye'nin bir çok şehrinde, yaşadım. Bu arada ortaokul yıllarında, fotoğraf ile ilgilenmeye başladım. 1989 yılında, İzmir İstanbul yolunda, otostop yaparak seyahat eden turistleri gördüm. Onlar ile sohbet ettik, yurtdışından geliyorlarmış ve gezdikleri, gördükleri yerleri anlatırken, gezmek ve seyahat etmek için, illa ki büyük paralara ve imkanlara, konfora ihtiyaç olmadığını ve isteyen her insanın da çok az bir meblağ ile hatta, hiç maddi bir harcama yapmadan da, dünyanın her köşesine seyahat edebileceğini anlattılar. Ben belki gençliğin de etkisi ile bir hayli ilgimi çekti. Büyük paralar da olmadan, otostop ile bir çok ülkeyi gezebileceğimi hayal ettim. Bilfil gezilerim 1993 yılında başladı. Bu ilk gezilerimde gezi ile fotoğrafın birbirini tamamlayan, unsurlar olduğunu gördüm. İlk önce fotoğraf çekmek için gezerken, sonra gezmek için fotoğraf çekmeye dönüştü. Siirt merkez hariç, bütün illerimizi karış karış gezdim. Yurtdışında da, 40'ın üzerinde ülke gezdim. Daha çok İslam coğrafyası olmak üzere, Ortadoğu'dan, Asya'ya, Kafkaslardan, Afrika'ya, Kuzey Afrika'ya, Hindistan, bütün Avrupa ülkelerine, Balkanlara kadar Azerbaycan, Afganistan, Pakistan, Fas, Cezayir, Madagaskar, Somali, Kenya, Tanzanya vb. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine gidemedim ama benim için çok büyük bir eksiklik. İlk fırsatta inşallah, o Türk Devlet ve kardeş Türk topluluklarının olduğu bölgeleri de gezmek, görmek ve fotoğraflamak istiyorum. Gezilerin sabit bir süresi olmuyor. Bazan bir iki hafta bazen da aylar süren geziler olabiliyor ve maddi manada büyük harcamalar gerektirmediği için, gezmek o zaman daha kolay oluyor.

PARA OLMADAN DA, YAŞANABİLECEĞİNİ KEŞFETTİM

Maddi bir gelir olmadan, para harcamadan nasıl bu kadar ülke gezebiliyorsunuz?

Aslında geziye çıktığınız zaman, barınma, yol, yeme, içme ihtiyaçlarınızın bir şekilde halolabileceğini, yola çıktığım zaman keşfettim. Bunu anlatabilmek zor ama şöyle ifade edebilirim. Yola teslim olarak. Yani, cebinizde fazla paranız yok ise, bir şekilde yolda siz hayat buluyorsunuz, o teslimiyet ile. Bazan bir çadır, bazan davet edilmeler ile yola devam ediyorsunuz. Bir bakıma sizin ihtiyacınız olan ne ise Allah sizin önünüze onu çıkartıyor. Bu belki biraz hayalcilik gibi gelebilir ama yıllardır bu anlayış içinde, tecrübe ile sabit olarak, teslimiyete tabi olarak zuhurata yani olacaklara, gelene eyvallah deyip, devam diyorsunuz. Bazan zorluklar, sıkıntılar yaşamıyor da değilsiniz bu gezilerde. Ama hayatta her zaman ne kolay ve rahattır ki? Ve öyle bir hal ki, bu 'Bu akşam nere kalacağım?' düşüncesini de bırakıyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki, Allah yolcuya ve yolda kalana yardım eder. Kimsesizlerin, gariblerin sahibi vardır o da Allah'tır ve benim sahibim de Allah'dır inanç ve teslimiyeti ile yaşıyorsunuz gezilerinizi.

Sizin gezi tarzınız ile diğer turistik tur gezileri arasında ne gibi farklar var?

Bu önemli bir konu. Çünkü, siz eğer bir turistik tur organizasyonu ile otobüs, uçak ve gemi ile şehirleri ülkeleri gezebilirsiniz. Ama gittiğiniz ülkeyi, insanları, sosyal hayatı, kültürel hayatı keşfetmiş ya da gerçekten, tanımış ve gözlemlemiş mi oluyorsunuz. Kısmen ya da hiç. Ama eğer siz otostop ile yani hayatın her safhasındaki insanlar ile bakkal, manav, Pazar, sokak, köy, çöl, fakir zengin vs heryeri, size gösterilmek istenilmeyen, bilinmeyen yerleri de bölgeleri de, insanları da gözlemlemiş oluyorsunuz bu şekilde. Hem hayat ve sosyal kültürel tespit ve hafızanız, birikimiz hem de çekeceğiniz fotoğraflar açısından, çok önemli değer ve kazanımlar sağlıyor size. İnsan, mekan ve olaylar ile karşılaşamıyor ve muhatab olamıyorsunuz. O ülkeyi, coğrafyası ve insanları ile çok daha iyi gözlemleyip, tanıma imkanına sahip oluyorsunuz.

Bu gezilerin tehlikeleri var mı ve ne tür tehlikeler ile karşılabiliyorsunuz?

İlk sorulan sorulardan biridir bu. Ama aslına bakarsanız tehlike olmuyor. Zaten eğer siz Allah'a ve kadere inanıyor iseniz, o çizgide sizin başınıza gelecekler vardır. Bir yola gidiyor iken, aslında otostop ile gidiyor olmanın, tehlikelerden daha uzak olduğunuzu hissediyorsunuz zaman içersinde. Elbette zaman zaman ürkütücü kişi ve olaylar ile de karşılaştım ama hayatta her zaman, her yerde her türlü olumsuz insan ya da olaylarla da karşılaşabiliyorsunuz değil mi? Bilakis, cebimde para olup da, işte yola otobüs ile devam edeyim dediğim zamanlar, başıma daha entresan olaylar geldiği oldu. Zaten sizde para olmadığını anlayan kişiden, sizin kötülük bekleme şansınız daha az oluyor.

GEZMEK, İNSANIN TEKAMÜLÜNE HİZMET EDİYOR

Bu kadar ülke gezdiniz, bu seyahatler size ne kazandırdı?

En başta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, maddi manada bana hiçbir şey kazandırmadı. Kazanımdan ne anladığımıza bağlı tabi ama anlama, burada şunu kazandım, bunu kazandım demek zor belki ama tekamül yolunda adımlar atılmış olunabilir. Hayatta karşılaşabileceğiniz, zorlukların, sıkıntıların, insana kazandırdığı sabır, tevekkül olabilir. Tabii ki ben iddialı olamam ve o hataya da düşmek istemem, yani bana ne kazandırdı ya da kazandırmadı gerçeğini Allah bilir. Ama elbette bunca yol, gezi ve insan, ülke tanıyorsunuz, elbette bir takım tecrübeler aldığımı düşünüyorum ama ben şu oldum, bu oldum, buraya geldim, şu noktalara eriştim diye iddialı bir söz kullanamam.

Bu gezilere yalnız mı çıkıyorsunuz, yoksa gruplar ile mi çıkıyorsunuz?

Bazan tek başına, bazan da bir arkadaş ya da grup ile olabiliyor. Ama ben genellik ile tek başına gezmeyi, seyahat etmeyi seviyorum, tercih ediyorum. Çünkü birkaç kişi ile yapılan gezilerde, uyum, anlaşma, algıma problemleri olabiliyor. Bu nedenle de, tek gezmek tercihim oluyor. Bu gezilere çevreyi, coğrafyayı, kültürleri ve insanları keşfederken, bir bakıma insan kendi yolculuğunu da, kendi iç keşfini de yaşıyor. Yaşadığınız, gördüğünüz, tanıdığınız her insan ile yeni keşifler, yeni tekamüller yaşıyorsunuz. Seni yönlendirecek ve sana müdahale eden kişiler olmamalı ki, yol, rotaya tabi olup seyahat etmek, gece ve gündüz gibi her anın kendine göre bir güzelliği ve yaşanabilirliği oluyor. Gece ya da gündüz, yola çıkan için artık bir oluyor yani gece ve gündüz, sizin için çok da fark etmiyor. Yani nasıl ki, dünyada gece gündüz, karanlık aydınlık, iyi kötü var ise hayatı, bütün bu zıtlık gibi görünen haller ile kabul edip, yaşamak gerekiyor. İşte bu gezilerde aslında yaşadığımız bütün tecrübeler bizi, tevekküle, teslimiyete tabi olmaya yöneltiyor. Hayatta da huzur için, bu gerekmiyor mu zaten.

YOLDA, ROTA BELİRİR VE SİZ DE ONA TABİ OLURSUNUZ

'Otostopla yol almayla seyahatin içinde de rutinin dışına çıkmak ve algıları daha da değiştirmek pek mümkündür. Otostopla yola başlandıktan itibaren teslimiyetçi bir şekilde kaderinize razı olup karşılaştığınız kişi, olay ve mekanlarla yol hikayenizi oluşturursunuz. Teslimiyet esastır. Yola bu şekilde başlandığı andan itibaren seyahat, bir yaşam biçimi haline geliverir. Bulunduğunuz an'ın heyecanı içinizi kapladığından geçmişi ve geleceği de fazla düşünmezsiniz. Hareket halinde 'an'da olmanın verdiği coşku sizi yemeden, içmeden, uyumadan günlerce oradan oraya sürükleyebilir. Seyahatinizde, güzergahınızı belirleyen tevafukların, ne kadar isabetli olduğunu, sürprizler dolu bir yolda olduğunuzu, bazen de yolu zorlaştıran bir takım sorunlarla baş etmenin, aslında sizi güçlendirdiğini düşünürsünüz. Her şekilde yol akıp gider ve siz bu hareketten memnun olursunuz.'

OTOSTOP İLE ESKİ HAC YOLU İLE UMRE'YE GİTTİ

Unutmadığım ve beni en çok etkileyen gezilerim arasında birisi vardır ki oda; Eski Hac yol güzergahı ile Umre'ye gittim ama o gezilerimde, fotoğraf makinesi kullanmak yerine, kamera ile çekim yapmayı tercih ettim. Suriye savaşı çıkmadan bir ay önce otostop ile Mekke ve Medine'ye gittim. Tabi ne yazık ki, Ortadoğu'daki ve özellikle de Suriye'de benim çekimleri yaptığım insanlar belki bugün hayatta değil, bir çok tarihi binalar, caddeler harabeye döndü.

"Siirt merkez hariç, bütün illerimizi karış karış gezdim. Yurtdışında da, 40'ın üzerinde ülke gezdim. Daha çok İslam coğrafyası olmak üzere, Ortadoğu'dan, Asya'ya, Kafkaslardan, Afrika'ya, Kuzey Afrika'ya, Hindistan, bütün Avrupa ülkelerine, Balkanlara kadar Azerbaycan, Afganistan, Pakistan, Fas, Cezayir, Madagaskar, Somali, Kenya, Tanzanya vb. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine gidemedim ama benim için çok büyük bir eksiklik. İlk fırsatta İnşaallah oraları da gezip, fotoğraf çekmek istiyorum"

Ben genellik ile tek başına gezmeyi, seyahat etmeyi seviyorum, tercih ediyorum. Çünkü birkaç kişi ile yapılan gezilerde, uyum, anlaşma, algıma problemleri olabiliyor. Bu nedenle de, tek gezmek tercihim oluyor. Bu gezilere çevreyi, coğrafyayı, kültürleri ve insanları keşfederken, bir bakıma insan kendi yolculuğunu da, kendi iç keşfini de yaşıyor. Yaşadığınız, gördüğünüz, tanıdığınız her insan ile yeni keşifler, yeni tekamüller yaşıyorsunuz. Gezilerde yaşadığımız bütün tecrübeler bize, tevekküle, teslimiyete tabi olmaya yöneltiyor.

ÖZGÜR MİRZA KILIÇ KİMDİR?

Aslen Uşaklı bir aileye mensub olarak, 1976 yılında doğdu. Babası memur olduğu için, bir çok şehirde yaşadı ve tahsil gördü. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezun oldu. (1999) Çocukluk yıllarından itibaren Türkiye'nin bir çok şehrini dolaştı. Belki de seyahat etme ve fotoğrafa olan merakı, o yıllara uzanıyor. Çeşitli gazetelerde fotomuhabiri olarak görev yaptı. Bir süre eczacılık yaptı. 40'a yakın ülkeye seyahat etti. Çoğunlukla tek başına bazen da, grup halinde, çoğunlukla otostop ile kara ve deniz yolu ile yaptığı bu seyahetlerde, gittiği ülkelerin kültürleri, kültürel ve turistik mekanları, insan ve hayata dair gözlemlerini, fotoğrafladı. Zaman zaman gezileri hakkında, makaleler yazdı. İstanbul'da ikamet eden gezgin, seyahatlerini sürdürürken, fotoğraf ve yazıları ile gördüklerini meraklıları ile paylaşmaktadır. İngilizce ve Fransızca bilen Kılıç, Evli ve 3 çocuk babasıdır.