Kadın Kadına köşemde bu hafta, kendini türkülere gönül vermiş, garipçe biri olarak tanımlayan Habibe Bozkır var. Kendisi "anlatsam roman olur" tarzındaki hayat hikâyesiyle beni röportaj boyunca hem kahkahalara boğdu, hem hüzünlendirdi. Yeri geldi onun karşısına çıkan engellere ben ondan fazla kızdım. Hayatı boyunca mücadele etmiş insanların kahkahasının da daha içten olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Biraz uçarı, biraz çılgın bir kadın Habibe Bozkır. Sahneye çıkınca ise dünya umrunda değil. Hüznünü, kederini geride bırakıp o neşeli gülüşüyle sevenlerinin karşısına çıkıyor. Bana her daim kalbimin sesini dinlememi söyleyen bu güçlü kadının gözlerinin içi dahi gülüyor.

Müziğe olan tutkunuz ne zaman başladı?

"Bu soruya klişe bir cevap vereceğim. Ben de her kız çocuğu gibi elime tarağı alır, ayna karşısında saatlerce şarkı söylerdim. Küçükken derdim ki şarkı söyleyeceğim, gümüş elbiseler giyeceğim, dans edeceğim. Neyin ne olduğunu bilmediğim zamanlarda da ben bunu hissederdim. Misafirler gelince onlara konser vermek ise en büyük eğlencemdi."

Sahneye ilk çıkışınız nasıl oldu peki?

"Ben çocukluğumdan beri her türkü duyduğumda ağlarım. Şimdi bile gözlerim doluyor. Bu tutkum sonucunda mahallemizde bulunan müzik eğitim merkezine yazıldım. Orada aldığım eğitimle birlikte Kıvırcık Ali'yle sahne aldım. Bir gün acilen sanatçı lazım oldu. Annemle apar topar bir şeyler ayarladık. Ben de bildiğim 12 şarkı ile kendimi sahnede buldum. O ilk heyecanı asla unutamam."

Gece de sahne alıyorsunuz. Bir kadın olarak bu sektörde çalışmanın zorlukları neler?

"Elbette, gece sahne almanın zorlukları var. Farklı amaçları olan kişiler de çıktı karşıma. Ama ben hiçbir zaman onların istediği kişi olmadım. Her zaman kalbimin sesini dinledim. Böylece daha fazla insanın kalbine girdiğimi düşünüyorum. Hayattan aldığım her şey insanlara bir şey vermek üzerineydi. Ben işime âşık birisi olarak, rüyalarımda bile işime ihanet etmedim."

Başarılı bir kadın olarak bugünler için ne gibi mücadeleler verdiniz?

"Anlatsam roman olur. Benim hayatım hep bir mücadele içinde geçti. Günümüzde insanların kısa yoldan şöhret olma isteklerine karşıyım. Bu şekilde hiç hak etmedikleri bir noktada olacaklar. Toplum olarak da giderek yozlaşıyoruz. Bundan yirmi yıl sonrasını düşünemiyorum. Buna dur demek lâzım. Ben bugüne kadar kimsenin parasal gücünden yararlanmadım. Bu noktada vicdanım çok rahat."

Ülkemizin kanayan yarası çocuk gelin, kadına şiddet, taciz, tecavüz olayları ile ilgili topluma ne mesajı vermek istersiniz?

"Bu işi çözmenin tek yolu eğitim. Özellikle kız çocukları şartlar ne olursa olsun okumalılar. Eskiden kız çocuğu okumasın algısı vardı, günümüzde bu algı yıkılmaya başladı. Ailede kadın erkek kimliğinden çok birey kimliği ön plana çıkarılmalı. Bir kadın güçlü bir şekilde ayakları üzerinde durabiliyorsa, özgüven sahibiyse onun önünde hiçbir güç duramaz."

Düet yapmak istediğiniz bir isim var mı?

"Evet, Kıraç."

Peki, örnek aldığınız isimler?

"Tülay German, Esin Avşar, Ruhi Su."

İlham kaynağınız ne?

"İlham kaynağım sevgi. Ben sevgisiz yaşayamam, ölürüm."

En büyük hayaliniz ne?

"En büyük hayalim 'Bitmeyen Türkü' isimli müzikalimi sahneye koymak. Türkiye'nin her bölgesine hitap edecek olan bu türküyü sahnede dev bir orkestrayla ve opera ağzıyla söylemek istiyorum."

Ayrımcılığa maruz kaldınız mı? Kaldıysanız, ne tepki verdiniz?

"Hayır, bilakis kadın olduğum için her zaman öncelikli oldum. Ancak, hemcinslerim arasında ayrımcılığa maruz kaldığımı söyleyebilirim."

Kadınların çalışma hayatında daha aktif rol alması için sizce neler yapılmalı?

"Bizim kadınlarımız tembel. Çalışmıyorlar. Hazıra alışmışlar. Ben kadınların mücadele etmelerini istiyorum. Bir kadın hangi koşulda olursa olsun çalışmalı. Benim hayatım hep mücadele ile geçti. Bana da cazip teklifler sunanlar oldu ancak ben asla onların istediği gibi biri olmadım. Oh canıma değsin onların istediği yerde durmadım. Yoksa bugünkü Habibe Bozkır olamazdım."