Hepimiz pişmanlıkları, keşke hiç yapmasaydım dediğimiz şeyler vardır...
Keşke dediğimiz şeyler ne kadar çoksa pişmanlığımız da o kadar fazladır...
İnsanız hata yapmamız olağandır, ancak bazı şeyler var ki, hata kaldırmaz...
Kimi zaman bile bile yanlış yaparız...
Günü birlik çıkarlar, küçük hesaplar yüzünden yanlışta ısrar ederiz...
Velev ki, büyük kazançlarımız olsun, yanlışsa geri adım atmalıyız...
Bugün küçük dediğimiz hata yarın dağ olup karşımıza çıkar...
Yıllardır yanlışta ısrar edip de sonra "aldandım, aldatıldım" demenin de faydası yoktur.
İnsan aklını kullanır, doğruyu yanlışı ayırt eder...
Küçük hesaplar uğruna yanlışta bile bile ısrar edenin keşkesi yoktur...
Bugün söylediğimiz her söz, takındığımız her tavır geleceğimizi etkileyecek...
Bile bile yanlış yapanlara destek oluyorsak, yarın keşke demenin faydası yok.
Adaletsizlik karşısında "Olabilir böyle şeyler, kurunun yanında yaş da yanar" deniliyorsa yarın keşke demek işe yaramaz...
Zulüm alkışlanıyorsa, mazlum mağdur iken susuluyorsa yarın denecek keşke kimi kurtaracak...
Hele hele ülkenin geleceği için yapılan yanlışları söyleyenler susturuluyorsa...
Vatanı dert edinip güzel şeyler olsun diye çaba gösterenler hain ilan ediliyorsa...
Küçük hesaplara aldanmayın, yanlışın peşinden gitmeyin diyenler baskı görüyorsa...
Yanlışta ısrar edenler, yanlışları alkışlayanlar kahraman oluyorsa...
Yarın keşke denirse de duyan olmayacak...
Çocuklarımıza iyi bir miras bırakmak için bugün dik durmanın zamanı...
Yarın her şey için çok geç olabilir...

 *****

Derviş elbisesini çıkarın

Bir gün yaralı bir kuş, Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar:
- Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?
Derviş kendini şöyle savunur:
- Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:
- Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?
Kuşun kendini savunması Hz. Süleyman'ı da şaşırtır:
- Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım."
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. "Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın" diye emreder.
Ancak bu emre kuş itiraz eder; "Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın" diyerek öne atılır.
Hz. Süleyman, "Neden?" diye sorar.
Kuş nedenini şöyle açıklar: "Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın."

 ***

TEBESSÜM

Burun

Temel satılık papağanları inceliyordu. En pahalı papağanın önünde durur:
-  Bunlar nece konuşuyor?
- İngilizce, Fransızca, Almanca.
- Kaç paradır?
- 200 Türk Lirası.
- Lazca biliyor mu? 
- Bilmiyor.
Temel papağanın burnunu okşamış; 
- Bu buruna yazık!

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Pişmanlık hemen gelmez, çetin yollara uğrar önce.
Cengiz Aytmatov