Sebahattin Panduru (67) Eskişehir'de dünyaya geldi. Çocukluğundan bu yana saat ustası babasını örnek alan ve alfabedeki ilk harflerini onun sayesinde öğrenen Sebahattin Panduru, ilk saatini 7 yaşında tamir etti. 50 yıl önce mesleğinde ilerlemek için İstanbul'a gelen Panduru, Hulusi Kentmen'den Hamiyet Yüceses'e kadar birçok ünlü ismin de saatini tamir etti. İstanbul Ataşehir'de bulunan dükkanında 3 metrekarelik alanda çalışmalarını sürdüren Panduru, gün içinde bir saat sökmediği ve yelkovana dokunmadığı zaman adeta hasta olduğunu söylüyor. Mesleğinin teknolojiye yenik düşmesinden rahatsız olduğunu belirten Panduru, '40 yıldır kapımı çalan bir çırak olmadı' diyerek ustalık-çıraklık döneminin bitmesinden duyduğu üzüntüyü şu sözlerle anlattı:

'TAMİRAT OLAYI ARTIK BİTTİ'

"Artık bu işi yapacak ustayı bulmak zorlaştı. Benim şahsi görüşüm İstanbul'da aşağı yukarı eski kuşak 4-5 mekanik ustası kaldık. 6'ncı mekanik ustası çıkmaz. Ama çırak yetiştiğini hiç sanmıyorum. 40 yıldır 'çırağım var' diyeni duymadım. Kapımı çalıp 'bu mesleği öğrenmek istiyorum' diyen hiç olmuyor. Eskiden yani 40 yıl önce babası tarafından getirilen ya da 'ben bu işi öğrenmek istiyorum' diye gelen gençler oluyordu. Ama şimdi öyle bir şey kalmadı. Bundan sonra gelecek nesil bu işe özen duymuyor. Teknoloji geliştikçe bu mesleğin eski tabakası bitiyor." Artık tüketicinin ürünün kıymetini bilmediğini söyleyen Panduru, "Artık yetişmek isteyen insan yok. Kendilerini ilerletmelerini çok isterim. Yalnız dünyanın koşulları satışa döndü. Tamir çok önemli değil. Çünkü kullan at tekniği uygulanıyor. Artık tamir, tadilat olayı bitmiştir. Saat bir aksesuar olarak kullanılmaya başlandı. Bunu ben ömürlük kullanacağım zihniyeti ortadan kalktı. Eskiden müşteri 'ben bu saati kaç yıl kullanırım' diye sormazdı. Daha önceki müşteriler malının kıymetini bilirdi. Şimdi insanlar iki senede 'ben bundan sıkıldım' deyip saat değiştiriyor. Bu beni rahatsız ediyor. Tüketici olduk bu kullan-at taktiği beni rahatsız ediyor" ifadelerini kullandı.