Son yıllarda paketli gıdaların tüketiminin giderek arttığı belirtilirken Lokman Hekim Üniversitesi Rektörü, Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Fatih Gültekin, “Toplumuzda hazır gıdaya doğru çok yoğun bir akış olduğunu, bunun içerisindeki gıda maddelerine sürekli maruziyetten dolayı birçok sağlık riski oluşturacağını düşünüyorum. Gıda katkı maddelerinin bir kısmı alerjiyi, bir kısmı migreni tetikliyor. Bir kısmı kanseri, bağırsak şikayetlerini artırabiliyor. Bunların da çok olması farkında olmadan bu hastalıkların yayılmasına vesile oluyor. Marketlere gidildiği zaman sepetlere yığınla hazır, paketli gıda alınıyor. Hazır gıdalar, abur cuburlar beslenme gıdası olarak değerlendirilmemeli” dedi.

“Öğünlerin arası tamamen boş kalacak şekilde beslenmek lazım”

Beslenmede öğünlerin arasının boş bırakılması gerektiğini söyleyen Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Fatih Gültekin, “Sempozyumu hem biyokimyacı hem beslenme ve diyetisyen arkadaşlarımız birlikte bu etkinliği gerçekleştirdik. Çok güzel bir etkileşim oldu. Metabolizmanın düzgün çalışması için beslenme düzenimizin düzgün olması gerekiyor. Onun için de her ne kadar yediğimiz gıdalar çok sağlıklı bile olsa özellikle belirtiyorum; sağlıklı gıdalar diye sürekli gıda, besin yemek durumunda olmamamız gerekiyor. Mutlaka öğünler şeklinde beslenmemiz gerekiyor. Günde 1,2,3 öğün yiyebilirsiniz hatta bir de ara öğün yapabilirsiniz ancak aralarının tamamen boş kalması gerekiyor. Yani arada içeceğiniz bir şekerli çay, alacağınız bir çikolata sizin metabolizmanızı tekrar yeniden başlatarak bir karmaşaya sebep olur. Öğünlerin arası tamamen boş kalacak şekilde beslenmek lazım. Gıda katkı maddelerinin bir kısmı kanser riskini artıyor. İşlenmiş et ürünlerinde yani salam, sucuk, sosis, pastırma gibi ürünlerde kullanılan nitrikler, nitratlar kanser riskini artırıyor. Bizim önerimiz; eti, et ürünü olarak değil de et olarak tüketmek daha sağlıklıdır. Mesela meyveli gazoz; içerisinde meyveden gelen doğal C vitamini var veya dışarıdan eklenmiş olabilir. İçeceklerin içinde koruyucu olarak sodyum benzoatın ve C vitaminin olma ihtimali olan gıdaların, besinlerin depolanma şartları önemli. O yüzden açıkta duran, ısı ve ışıya maruz kalan yerlerden tüketicilerin bu ürünleri almamalarını öneriyoruz” dedi.

“Birçok sağlık riski oluşturacağını düşünüyorum”

Toplumdaki paketli gıda tüketim alışkanlığının sağlık için değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Gültekin sözlerini şöyle sürdürdü: “Marketlere gidildiği zaman sepetlerinde yığınla hazır, paketli gıda alınıyor. Bunların çoğu abur cubur eskiden çocuklara hediye olsun diye bir çikolata alınırdı. Gidip özel alınan şeylerdi, şimdi evlerde bu tip gıdaların olduğu raflar, çekmeceler, dolabın bir kısmı bunlara ayrılmış. Bunlar normal beslenme gıdası gibi tüketiliyor ama öyle değil. Hazır gıdalar, abur cuburlar beslenme gıdası olarak değerlendirilmemeli, nadiren zor durumda kullanacağımız besinler olarak değerlendirilmeli. Toplumuzda hazır gıdaya doğru çok yoğun bir akış olduğunu, bunun içerisindeki gıda maddelerine sürekli maruziyetten dolayı birçok sağlık riski oluşturacağını düşünüyorum. Gıda katkı maddelerinin bir kısmı alerjiyi tetikliyor, bir kısmı migreni tetikliyor. Bir kısmı kanseri artırabiliyor, bir kısmı bağırsak şikayetlerini artırabiliyor. Bunların da çok olması bir şekilde farkında olmadan bu hastalıkların yayılmasına vesile oluyor”

“Hiçbir izahatı yok ama sosyal medyada yüz binlerce insan takip ediyor”

Beslenme gibi konularda önerileri uzman isimlerin yapması gerektiğini ve sosyal medya gibi mecralardan ehil olmayan kişiler tarafından yapılan yorumların olumsuz sonuçlara yol açabileceğine dikkat çeken Türk Biyokimya Derneği İstanbul Şubesi Başkanı, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Biyokimya Bölümü’nden Doç. Dr. Cihan Coşkun, önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Coşkun, “Beslenme ve metabolizma konusu çok geniş yelpazeli bir konu. Multidisipliner bir yaklaşım, birbiriyle entegre çalışılmasını gerektiren bir konu. Bu konulara bilimsel ve akademik yaklaşma amacıyla da biz yola çıktık umarım bundan sonra da devam ederiz. Gerçekten çok saygın, bu konuda çalışmaları olan hocalarımız ve kuruluşlar olduğu gibi bir bu kadar da maalesef sosyal medyada, basında bu tarz yayınları, kişileri görebiliyoruz. Bunu engellemek zor ama en azından bilimsel toplantılar, çalışmalarla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Çok farklı bilgiler var, toplumdaki insanların da bu anlamda kafası karışıyor. Pek çok bitki, gıda ismi geçebiliyor, mesela; bir bitkiyi yediğiniz zaman karaciğerdeki zehrin atılacağına dair bilgiler, karaciğerdeki zehir ne bir kere, bu nasıl temizleniyor, bunların mekanizması nedir, bunların hiçbir izahatı yok ama baktığınız zaman sosyal medyaya binlerce, yüz binlerce insanın bunu takip ettiğini görebiliyorsunuz. Takviyeler var, takviyelerin kullanımı çok aslında ucu açık bir konu. Antioksidanları da fazla aldığınız zaman bu sefer vücuda zararlı etkileri ortaya çıkabiliyor. Yapılan çalışmalar bunları gösteriyor, daha çok bilimsel çalışmaları takip etmek gerekiyor” dedi.

İHA