Ensar Vakfı'na ait öğrenci yurtlarında yaşanan utanç verici ve yürek sızlatan rezalet, hiç bir krizi yönetemediği gibi bunda da çuvallayanlar yüzünden farklı bir boyuta ulaştı. Bir kesim, cemaatlere bağlı öğrenci yurtlarını pedofili yuvaları ilan etmek için çırpınırken, "hayır öyle değil" demek isteyenler de çam üstüne çam deviriyor. Ensar Vakfı Başkanı, kendisini tanıyan kitleye hitap eden medyadan çok, farklı kesimlere ulaşarak derdini anlatmak için çaba harcıyor. "Bir kereden bir şey olmaz" demiyor Ensar Vakfı Başkanı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu'ndan daha cesur davranarak "Bizim de eksikliğimiz, yanlışlığımız olabilir" diyor ve olay üzerinden vakfın hedef alınmasının yanlış olduğunu dili döndüğünce anlatmaya çalışıyor.

Ensar Vakfı Başkanı'na köşesini ilk açan olduğu için Ahmet Hakan Coşkun da "tecavüz destekçisi" ilan edildiyse bu ülkede, geri kalanı varın siz düşünün... Babası da cami imamı olan ve bu tür yurtlarda, kurslarda yıllarca hizmet vermiş birisi olduğu için o camiayı iyi bilen, yakından tanıyan, hatta içinde yetişmiş Ahmet Hakan'ı da çarmıha gerdik bir çırpıda... İşte bu kadar sağlıksız ve bilgiden yoksun tartışıyoruz en rezil olayı bile...

* * *

Olay öyle Ensar Vakfı, cemaat yurtları vesaire ile geçiştirilecek kadar basit değil. Baştan sona sistemi sorgulamak gerekiyor ve daha büyük tehlikeler var aslında.

Bir insan nasıl olur da "7 yaşında çocukla evlenilir mi?" diye merak eder ve bir "din alimi" geçinen şahıs da böyle bir soruyu cevaplamaya tenezzül edip "evet, evlenilebilir" diye fetva verir? İki hastalıklı ruhun, televizyon ekranlarında buluşması mı diyelim, yoksa "sapıkların dini kılıf arama çabası" mı, bilemiyorum...

Hangi yana baksak "tuhaf" kişiler, "uçuk kaçık" işler sözüm ona dindarlık kılıfı adı altında "raiting" kapmaca yarışı.

"Hoca" sıfatı taşıyıp, "Maşallah, Elhamdülillah" diyerek televizyon ekranında dansöz oynatma özgürlüğü olanlar kadar, bu konuda kalem oynatma özgürlüğüm olduğuna inanarak "hepiniz suçlusunuz" diyorum.

İsterseniz, o her şeyi süpürdüğünüz halıyı bir kaldırıp bakın. Altından çıkanlardan siz de utanacaksınız... Biraz "ar damarınız" veya "vicdanınız" varsa tabii.

* * *

Şimdi size bazı rakamlar vereyim de üzerinde düşünün:

Okul çağına geldiği halde okula başlamayan çocuk sayısı 130 bin.

Bir yıl içerisinde ortaokul veya lise düzeyinde eğitimini sonlandıran çocuk sayısı 400 bin.

Bunlara terör vs. sebeplerle eğitimini bırakanları da eklediğimizde ortaya korkunç bir tablo çıkıyor:

Eğitimsiz, cahil bir nesil...

Bunlar, bu yılın rakamları.

Milli Eğitim Bakanlığı rakamlarına göre 2014 yılında okula devam etmeyen çocuk sayısı 235 bin.

Yani, "adrese dayalı nüfus sistemi" çerçevesinde otomatik olarak okula kaydı yapılan ancak okula gitmeyen çocuk sayısı bu...

* * *

Peki bu kadar çocuk, yani ülkenin geleceği ve ondan sonraki nesilleri yetiştirecek anneler babalar şu anda nerede?

Televizyon, internet, gazete dahil tüm iletişim organlarının "külliyen günah" olduğu merdiven altı ve kayıt dışı "sübyan mektepleri"nde mi? Hepsi değil tabii...

Ülkeye ve topluma zarar vermesi muhtemel çeşitli kisvelere bürünmüş grupların elinde mi?

Bir gün "canlı bomba" olarak mı karşımıza çıkacak bu çocuklar? Kaç tane Hasan Sabbah, kendisi için Alamut Kalesi kurdu da, "cennet" veya "bağımsız ülke" vaadiyle bu çocukları tornadan geçirip, kendisine birer nefer olarak yetiştiriyor?

En masum ifadeyle, dünyanın tüm gerçeklerinden habersiz, emir-komuta zincirinden daha keskin bir şekilde "hüküm sahibi" bildiği insanların söylediği her şeyi yapacak bir nesil geliyor...

"Umudum cahil kesim, okumuşları gördükçe beni hafakanlar basıyor" diyen profesörlerimiz bu çocukları mı geleceğin kurtarıcısı olarak görüyor yoksa?

* * *

Tıpkı, Karaman'da 45 çocuğun değişik zamanlarda seri tecavüze uğradığından haberi olmayan yüzde 50'lik bir toplum kesimi için hiç sorun değil "okula gitmeyen" çocuklar, hatta memnunlar. Uyuşturucu ve fuhuş yaşının 13'e kadar düştüğünü onlar da biliyor çünkü ve çocuklarını okuldan uzak tutarak kurtaracaklarına inanıyorlar.

Peki, ülkeyi yönetmeye aday olduğunu söyleyen, birbirleriyle koltuk kavgasını en çirkin düzeyde vermeyi bile göze alan anlı şanlı siyasilerimiz, milletvekillerimiz, aydınlarımız, yazarlarımız hiç mi görmez yukarıda verdiğimiz rakamları?

Tüm tecavüzcüleri asalım, tecavüz yuvasına dönüşmüş yerleri kapatalım, tecavüz ihtimali olan yerleri de tarumar edelim ama!..

Peki, okul yüzü görmeden "kültür mantarı" gibi yetişen çeyrek milyon çocuğun geleceğine tecavüz edilmesini nasıl önleyeceğiz?