Ortaya çıktığından bugüne sadece Müslümanları hedef alan ve "dinden çıktı" diyerek boğazlarını keserek vahşi şekilde infaz eden IŞİD, Irak ve Suriye'deki "alan hakimiyetini" kaybetti ama gündemden düşmüyor. Düşmemeli de zaten. Özellikle IŞİD'in İslâm dinini cinayetlerine kalkan yapmasına tepki gösteren ve Maide Suresi'nin 32'inci ayetine "Kim, haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur" iman edenlerin gündeminden hiç düşmemeli. IŞİD'le ve benzeri terör örgütleriyle mücadele etmek, ABD ve Rusya yanında emperyalist devletlere bırakılmayacak kadar önemli olmalı İslâm ülkelerini yönetenler ve dinî kimliğini ön planlarda tutanlar için. IŞİD ve El Kaide gibi "cihadist" propagandayla insanlığa karşı suçlar işleyen örgütlerin, "Terörle mücadele ediyoruz" iddiasındaki emperyalist örgütler tarafından kurgulandığını ve istihbarat teşkilatlarıyla yönlendirildiğini kabul etmeliyiz artık.
Terör örgütleri, "yeni dünya düzeni" iddiasındaki ABD ve müttefiklerinin, hedef seçtikleri ülkeleri istikrarsızlaştırma, merkezi otoriteyi etkisizleştirme ve oralara "çöreklenme" aracı olarak varlığını sürdürüyor. Coğrafyaya, hedef kitlenin dini ve etnik yapısına göre kılık değiştiren ama belli merkezlerden yönlendirilip lojistik destek sağlayan örgütler bunlar...

* * *

Henüz Donald Trump seçimi kazanıp Beyaz Saray'a oturmadan, IŞİD'in tasfiye edileceğini ve ABD'nin günahlarını müttefiklerine yüklemeyi planladığını bu sütunda ısrarla vurgulamış, Türkiye'nin de hedefler arasında olduğunu belirtmiştim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Bu örgütün İslâm'la alakası yok. IŞİD değil, DEAŞ" diye ısrarla vurgulasa da, tam tersi bir "algı" oluşuyor ve git gide de yaygınlaşıyor. Batı "psikolojik operasyon" çekerken, kendisini İslâm adına en yetkin ve otorite görenler de haksız çıkarmıyor onları verdikleri fetvalar ve davranışlarıyla. 

Uçak krizinin ardından Rusya, TIR konvoylarının yer aldığı uydu fotoğrafları yayınlamış ve "IŞİD'in petrolleri Türkiye üzerinden pazarlanıyor" suçlaması yapmıştı. Astana masası kurulunca Rusya bu konuda sessizliğe bürünmeyi yeğledi. Ama o iddialarını henüz geri çekmiş değil Moskova. Rusya yanında Şam ve İran'a yakın odaklar, tıpkı Batılı ülkeler gibi "cihadist" terör örgütleri ile Türkiye'yi iç içe gösterecek enformasyon çalışmalarını alttan alta yürütüyor.

* * *

IŞİD'e eski Sovyet yapımı silah temin eden ve Bulgaristan kargo uçaklarıyla nakleden Suudi Arabistan, yine Bulgaristan'dan aldığı silahları gemilerle Ortadoğu'ya taşıyan ABD uzlaşınca, "şer ittifakı"nın günahlarını yükleyecekleri tek kurban kaldı ortada. Türkiye ve Katar...  

"Psikolojik harp" devam ediyor. Önceki günlerde İngiliz Times gazetesi, IŞİD'e katılan 300'e yakın İngiliz savaşçının, örgütün Suriye ve Irak'ta aldığı yenilgi sonrası Türkiye'de saklandığını iddia etti. Anthony Loyd, Michael Evans ve Fiona Hamilton imzalı haberin kaynağı ise Suriyeli Kürt istihbarat kaynakları... Otobüslerle IŞİD'lileri "turist gibi uğurlayan" Suriye PKK'sı, İngiliz basınına "Türkiye'ye gittiler" demiş yani.

Bir diğer ilginç haber ise İran'dan. İran Düzeninin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai, İran istihbaratının "bölgenin en büyük istihbarat sistemi" olduğunu vurgulamak için "IŞİD'e de sızdıklarını" iddia etti. Mehr Haber Ajansına göre Rızai "IŞİD'ten ele geçirdiğimiz belgelerin yayınlanmasının ardından bizim bu terör örgütünün içine sızmayı bile başarabildiğimizi göreceksiniz" dedi.

Gövde gösterisinin ötesinde tehdit kokan bir mesaj bu... Ama kime, kimlere?

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, Rus mevkidaşından "vizesiz seyahatin yeniden başlaması" ricasına gelen cevap da ilginç. Duma Başkanı Veçeslav Yolodin, "Suriye bağlantılı terör tehdidi kalkmadan Türkiye ile eski vizesiz düzene geçilmesi zor" dedi. Yani, "Suriye'deki teröristler Türk pasaportu kullanarak Rusya'ya gelebilir" diyor Moskova...

* * * 

Türkiye ise, MİT ve Emniyet'in koordineli çalışmalarıyla ardı ardına IŞİD'e dönük operasyonlar yapıyor. Sadece İstanbul'da son 4 ayda 21 operasyon yapıldı, 670'i yabancı toplam 714 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında İngiliz Times gazetesinin iddia ettiği 300 İngiliz vatandaşı da bulunuyor mu bilmiyoruz. Fakat, yakalananlar arasında Reina katliamcısı Abdulkadir Masharipov gibi "yalnız kurt" tarzı teröristler de bulunuyor. Bazıları Masharipov'la bağlantılı teröristler bunlar. 

İlk kez hakim karşısına çıkan Reina katliamcısı Abdulkadir Masharipov'un, Türkiye'ye gelmeden önce hangi örgütlerin bünyesinde saklandığı, Türkiye'ye geldikten sonra "medrese" diye adlandırdığı yerlerde "hocalık" yaptığını da gözönüne alırsak çok ama çok titiz davranmamız gereken bir karanlık ağ var karşımızda.

Tıpkı FETÖ'de olduğu gibi "dindar yapılar bunlar, ilim irfan ocaklarında küçük çocuklar dahil eğitim dinimizi öğretiyorlar" duygusallığı, yarın çok büyük acılar ve pişmanlıklar yaşatabilir hepimize.

"IŞİD İslâm değil" derken, Vahhabi-Selefi kafasıyla fetvalar veren, insanları boğazlamanın "cennetin kapısını açacağını" empoze eden ve hatta bunun için fırsat kollayan yapıları ihmal etmemeliyiz.

Duygusallık en büyük düşmanımız, düşmanlarımızın da en güçlü sermayesi olmasın...