Onlar Filenin Sultanları… Artık gönlümüzde, daha doğru ifade ile Türk milletinin gönlünde sultan olarak taht kurdular.

A Milli Kadın Voleybol Takımı, Milletler Liginde dünya devleri Amerika ve Çin’i yenerek dünya şampiyonu oldu. Sadece şampiyon olmakla kalmadı, dünya sıralamasında bir numaraya yükseldi.

Her türlü övgüye layıklar… Bize bu başarıları yaşattıkları için millet olarak onlara çok şey borçluyuz…

Şampiyon olmanın da ötesinde Filenin Sultanları bize çok önemli bir hayat dersi verdi.

Bize altın kuralı tekrar hatırlattı, hatta öğretti.

Liyakat, yani işi ehline teslim etmek başarının temel kuralıdır.

Sadece iyi ve ünlü oyuncuların olması yetmiyor. İyi oyuncularla birlikte çok iyi bir hoca, idari yapılanma ve iyi yönetim gerekiyor.

Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, voleybolun her kademesinde yer aldı. Voleybol oynadı, hocalık yaptı, yönetimde yer aldı, şimdi de başkan…

Futboldaki gibi Almanya’nın üçüncü sınıf teknik direktörünü değil, dünyanın en iyilerinden birini takımın başına getirdi.

Voleybolcularımızın kalitesi de eklenince başarı geldi ve dünyanın zirvesine yerleştiler.

Voleybolda sadece kadınlar değil, A Milli Erkek Voleybol Takımı da çok başarılı sonuçlar aldı.

A Milli Erkek Voleybol takımımız, CEV Avrupa Altın Liginde şampiyon olmuştu.

Sadece milli takımlarda değil, kulüpler bazında da dünyanın zirvesindeyiz.

CEV Şampiyonlar Liginde iki Türk takımı, Vakıfbank ve Eczacıbaşı Dynavit final oynadı. Vakıfbank 6. kez Avrupa Şampiyonu oldu.

Liyakatin öne çıktığı basketbolda da milli takımlar bazında olmazsa da kulüpler bazında oldukça başarılı sonuçlar alıyoruz.

Anadolu Efes, geçtiğimiz iki yıl üst üste Avrupa Şampiyonu olmuştu.

İki Türk takımı, Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı ile Mersin Yenişehir Belediyesi Avrupa’nın en büyük kupasında bu yıl final oynadı ve Fenerbahçe şampiyon oldu.

Adam kayırma ve hatır gönül ilişkilerini bir kenara bırakıp, işi ehline teslim edince başarı da mutlaka geliyor.

Sadece sporda değil, siyasette, ekonomide, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte kısacası her alanda işi ehline teslim edince işler yolunda gidiyor. Ama liyakati unutursak, adama göre makam ayarlarsak sonuçları çok ağır olur, oluyor da…

Filenin Sultanları bize altın kuralı, liyakatin önemini hatırlattı.

İmkân verilirse Türk’ün neleri yapabileceğini ispatladı.

Kadınları ikinci sınıf gören ve evine kapatmak isteyen kafalara ders verdi…

Şampiyonluk kutlamasının ve eğlencenin nasıl yapılacağını örnekleriyle gösterdi.

İnşallah Filenin Sultanları hepimize örnek olur.

****

Mennan Usta

Gaziantep’e bir Fransız gelir. Tekstilcilere akıl verir: “Makineleriniz yetersiz… Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun.”

En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyler… Kendi mallarını pazarlar.

Dinleyenler arasında bir usta vardır. Kendine özgü lehçesiyle; “Bu adam ne diyor?” der.

Kafaya takar, makinenin resmine bakar. Demiri eritir, çeliği büker, vidasını, motorunu koyar.

Fransızların 3 milyon Euro’ya satacağı makineyi… 50 bin liraya üretir.

Yerli piyasaya sunduğu yetmez, Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere yaptığı makineleri gönderir.

Bu usta, Mennan Aksoy’dur. Diplomasız dahi!

Yoksulluktan okuyamamıştır.

İlkokulu 9 yılda bitirmiş, bir daha eğitim görmemiştir.

Allah vergisi öyle bir akıl ve beceriye sahipti ki… Makineyi bir görsün, ertesi gün atölyesinde yapımı başlanmıştır.

Bu nedenle… Uluslararası makine ve teçhizat fuarlarına girişi yasaklanmıştır.

Mühendislerin, aylarca çalışarak tasarladığı makineleri, tek başına yapmaktadır.

El emeği ve tümü yerli malzemeyle…

İster ki… Yerli sermaye gelişsin. Boşa döviz ödeyerek, kazıklanmayalım.

Mennan Usta, “Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeye sahip çıkamaz” derdi.

Öyle bir teknoloji üretti ki…

Yoğunluğu düşük triko üretti. Yazın serin, kışın sıcak tutan bir ürün…

Dünya peşinde koştu. Kapıştı.

TÜBİTAK ödüller verdi.

ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı düşünüldü.

Diploması yoktu!

Tasarımını cebinde taşıdığı tebeşirle, yere çizerek anlatırdı. Aklına yetişmek mümkün değildi.

Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük dertti. Çamuru, kokusu şehri bezdirmişti. Belediye yönetimi, dünyayı dolaşır, çare arar.

Mennan Usta, “Memleketteki ustalar öldü mü?” diye çıkışır.

Okumuş gençleri de alır yanına…

Şöyle yapın, bu parçayı şuraya takın” talimatıyla, kafasına göre sistemi kurar.

Kanalizasyon çamuru alınır… Kurutulurken, enerji üretilir. Çıkan küller de asfalta, çimentoya katkı maddesi konulur.

Bugün… Gaziantep’te her gün çıkan 160 ton çamurun bertaraf edilmesi Mennan Usta’nın eseridir.

Mennan Usta’nın vasiyeti: Gençler bilim ışığında yetiştirilsin. İmkân verilsin, önleri kesilmesin.

TÜSİAD, Mennan Usta’yı şu sözleriyle tanıttı:

Devlet at önüne et… İt önüne ot atıyor… Burunsuza hızma… Kulaksıza küpe veriyor.”

(Alıntıdır)

***

TEBESSÜM

Bizim takım

Temel, maç seyretmek için stada gider. Bilet sırası gelince gişe görevlisine sorar:

- Açık tribün bileti ne kadar?

- 50 TL.

Temel, 25 TL uzatır. Gişe memuru çıkışır:

- 50 TL dedik kardeşim!

- Ben sadece bizim takımı izlemeye geldim, öbür takımı izlemiyorum.

****

GÜNÜN SÖZÜ

Eşeği mektep müdürü yapan, dershanelerin ahıra döndüğünden şikâyet etmemelidir.

Cenap Şahabettin