Toplumun yüreğini yakan hangi olay olsa, hemen ardından bir yığın komplo teorisi atılıyor ortaya, onlarca da soru... Yapılan açıklamalar, soruların karşılığı olmuyor nedense. Hatta bazen öyle "uçuk" ve "mantık" sınırlarını zorlayan açıklamalarla karşı karşıya kalıyoruz ki; devlete ve devleti temsil edenlere güveni yerle yeksan etmek için biçilmiş kaftan gibi sanki. Yani, FETÖ, PKK, DAEŞ bir araya gelip bir masa etrafında toplansa ve "Türkiye'de halkın devleti yönetenlere olan güvenini nasıl sıfırlarız?" diye hesap kitap yapsa, böyle bir başarı elde edemezdi. Manisa'da bir hafta arayla binlerce askerin yedikleri yemekten zehirlenmesini "enfeksiyon" diye açıklayanlar da, bir sonraki olayda "psikolojik" diyen yetkililer de hayli başarılı oldu bu konuda. Çıkın sokağa, "inandınız mı?" diye vatandaşa sorun isterseniz.

Kato'da destan yazan kahramanların şehit olduğu helikopter kazasında da çok sayıda soru işareti var. Yapılan açıklamalar, teknik olarak birebir doğrudur ve yaşanılan ne varsa onları ortaya koyuyordur. Ama, nedense teravih çıkışı çay ocağında sohbet edenler de, iftar sonrası kahvehanede toplananlar da tatmin olmamış gibi onlarca soru soruyor. Hem de ne can alıcı sorular.

Ve bir yığın komplo teorisi uçuşuyor havada...

FETÖ'nün neredeyse her yere sızmış ve akla hayale gelmeyecek ihanetlere imza atmış olmasının etkisiyle yazılıyor senaryolar. ABD'nin, FETÖ'yü koruyup kollaması yanında PKK'yı "partner" olarak yanına alması da önemli gerekçeler.

Haksız da değiller hani...

* * *

ABD, daha geçen yıl Stinger füzesi vermedi mi PKK'ya? Daha önce de PKK'lılarda çok etkili ABD silahları çıkmamış mıydı?

Sam Amca, Trump, NeoCon'lar, Coniler... Nasıl adlandırırsanız adlandırın, isterseniz tek kelimeyle "şeytan" diye özetleyin, yaptıkları ortada... Suriye PKK'sına karadan karaya kullanılan tank canavarı füzeler, ağır silahlar ve hava savunma sistemleri veren şeytan...

Irak'ta yaklaşık 1 milyar dolarlık silahı "cihatçı" görünümlü laboratuvar örgütü IŞİD'in eline geçmesi için "kaybeden" şeytan...

2011'den bu yana Suriye'deki savaş devam etsin diye tüm yasadışı yolları kullanarak, silah kaçakçılarını da devreye sokarak tüm örgütleri silahlandıran şeytan...

Tamam, aklın mantığın almadığı, bir türlü kabullenmek istemediğimiz, "Bu kadar basit olamaz" dediğimiz gerçekleşmiş olabilir. Kato'da destan yazan "kurmay" kadro, belki de Genelkurmay'ın gelecekteki "karargah" mensupları, bir yüksek gerilim hattı yüzünden şehit olmuş olabilir... Anlatılanların tamamı doğrudur...

Ama, ABD ve ABD'nin son sistem silahlarla donattığı PKK hemen olayın yaşandığı yerin kıyısında, yine ABD zırhlıları tarafından korunurken inanmak istemiyor insan anlatılanlara.

Açık ve seçik olan şudur:

Türkiye, "şovenist" çete PKK ile yıllardır savaş halinde. Sevr'i burnumuza dayayanlar da PKK'nın en büyük destekçisi olarak gizlice karşı cephede yer alıyordu. Şimdi açık açık, bayrak dalgalandırıyorlar.

* * *

Tarih 8 Şubat 2017. Suriye PKK'sı, ABD'nin verdiği FGM-148 Javelin anti tank füzesini kullanırken görüntülendi. Pentagon daha önce YPG militanlarına Javelin füzeleri verildiği haberlerini yalanlamıştı. YPG'ye en son 200 adet IAG Guardian zırhlı personel taşıyıcı verilmişti. Kato Dağı'nda yıllardır "devlet" yüzü görmemiş mağaralarda ortaya çıkarılan silahlar ve techizatlar yanında elektronik cihazlar, belgeler gerçekleri gözümüze sokmaya yetiyordu. Hepsi açıklansaydı fazla bile geliyordu.

ABD, uzun süredir "roket", "füze", "karadan havaya ateşleme" sistemleri kullanıyor.

Hatırladığım kadarıyla 2012 yılında Şırnak'ta ABD yapımı FGM-148 roketatar ve mermisi ele geçirilmiş, o dönem ABD'li ve Türk subaylar arasında bu yüzden tartışma çıkmış, bir ABD'li subay füzenin PKK'nın eline geçmesiyle ilgili şunu söylemişti: "Deneme uçuşu yapan ABD helikopterinden düşüp PKK'lılar tarafından bulunmuş olabilir..." Ancak bu kadar şerefsizce, utanmazca bir açıklama yapılabilirdi, Coni bunu başarmıştı...

İki tarihten iki ayrı örnek verdik.

Tekrar durumu özetleyelim:

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'nin "bölünecek ülkeler" listesindeki Türkiye'ye karşı PKK'yı "düzenli ordu" haline getiriyor. Ankara'yı da İran'la tüm ilişkilerini bozmaya zorluyor. İran PKK'sı PJAK'ın geçtiğimiz hafta yaptığı söylenen saldırıya karşılık Tahran'dan Türkiye'ye sert tepki gösterilmesi, eylemi PJAK'ın değil "gizli ellerin" yaptığını, İranlı yetkililerin de bunu bildiğini düşündürmüyor mu size de?

Büyük İsrail projesini adım adım uygulayan ABD, dostumuz değil düşmanımızdır. Bunu da yüksek sesle haykırmak, her vatanseverin görevidir. Geri kalan, merhum Erbakan'ın  dediği gibi "gulu gulu dansı" yapmaktan başka birşey değildir...