Zaman üzerine

Abone Ol

Zihnimiz ya geçmişte ya da gelecektedir. Şimdiki zamanda bulunamaz, şimdiki zamanda bulunmak neredeyse imkansızdır. Şimdiki zamanda olursak zihnimiz aslında orada değildir çünkü zihin düşünmek demektir. Şimdiki zamanda nasıl düşünebiliriz ki?

Geçmiş hakkında düşünebilirsiniz; geçmiş halihazırda hafızanın bir parçası haline gelmiştir, zihin onun üzerinde çalışabilir. Gelecek hakkında düşünebilirsiniz; henüz ortada yoktur, zihin onu hayal edebilir. Zihin ya geçmişteki anılarda gezer ya da geleceği hayal eder.

Şimdiki an sadece bir bölme çizgisidir. O geçmiş ve geleceği böler; yalnızca bir bölme çizgisidir.

Şimdiki zamanda bulunabilir fakat düşünemezsiniz; düşünmek için alana ihtiyaç vardır. Düşüncelerin de tıpkı nesneler gibi alana ihtiyacı vardır. Düşünceler maddi nesnelerdir ve maddi nesneler gibi yer kaplarlar.

Düşünceler manevi değildir çünkü maneviyat boyutu zaten düşünceler kaybolursa başlar.

Şimdiki anda düşünce yoktur. Düşünmeye başladığımız anda, artık geçmiş olur.

Güneşin doğuşunu izlerken “güneş doğuyor” dediğinde dahi yaşantı geçmiş olur.

Doğan güneşle birlikte olabilirsin fakat düşünemezsin. Senin için yeterli yer vardır ama düşüncelerin için yoktur.”

Farkındalık şimdiki anın içinde tam olarak bulunmak demektir. Düşünce yoktur. Sadece farkındalık vardır. Ne geçmişe ne de geleceğe doğru bir hareket etme söz konusu değildir. Hareket durur.

Bu sen durağan hale geçersin demek değildir.

Yeni bir hareket başlar, derinden bir hareket.

Mirdad zamanı şöyle tasvir eder;

Zaman, kendini aşan bir sürekliliktir. Ardı, önüyle birleşiktir. Hiçbir şey bitmez ve kaçmaz zamanda; hiçbir şeye başlanılmaz ve bitirilmez de.

Zaman, duyularla yaratılan bir çarktır ve yine duyular döndürür onu uzayın boşluğunda.

Evet, zamandır en maharetli oyuncu ve insandır ona en fazla aldanan.

Çarkın içindeki sincap gibi, bir çark yaratmıştır insan, öyle taşınmıştır ki hareketle, artık inanmaz ne hareket ettirenin kendisi olduğuna, ne de zamanın döngüsünü durduracak zamanı bulabileceğine.

Zamanın çarkı uzayın boşluklarında döner. Aslında o duyular, algılamaz zamanda ve boşlukta olup biten dışında hiçbir şeyi. Böylece her şey bir görünür, bir kaybolur. Zaman ve boşluğun bir noktasında kaybolan şey, görünür bir başka yerinde. Birine iyi olan şey, bir diğerine kötüdür. Nereden baktığına göre, birine gece olan diğerine gündüzdür.

Zaman bir daire gibi döndüğünden, ne başı vardır ne sonu. Ve dünyadaki her hareket, bir kısır döngüden ibarettir.

Peki, insan kurtaramaz mı kendini zamanın bu kısır döngüsünden?

Zamanın çarkı döner, ama ekseni aynıdır.

Eksende barış vardır. Ucunda ise karmaşa.

Nerede olmayı tercih ederdiniz daha çok?

Bırakın, zaman sizin etrafınızda dönsün, siz onun etrafında değil.

Yeni bir hareket başlasın, daha derinden bir hareket...