Zaman

Abone Ol

Sevgili yolcu,

Şubat ayı geçmek bilmiyor gibi sanki değil mi? Bu cümleyi yakın çevremden çok sık duyar oldum. Aslında nedeni aşikâr bunu biliyoruz. Kalbimizi acıtan, aklımızda sürekli bizimle birlikte dolaşan ve bedenimize bir deri tabakası gibi işleyen bir yas sürecindeyiz. İyi haberler bekliyoruz. Umut bizim kıymetli bir parçamız. Onunla yaşama tutunuyor ve yaşantımızı yaşanılır kılmaya çalışıyoruz. Kime nasıl destek olabiliriz diye çırpınıyoruz. Elden ele iyilik üretiyoruz. Şu an bu cümle akabinde bir metafor canlandı zihnimde. Hemen anlatıyorum. O kadar büyük bir çember içindeyiz ki… Tanıdık, tanımadık birçok insan var çemberde. Çember dediğime bakma sonsuzluk çemberi gibi. Ellerimiz avuç içlerimiz gökyüzüne bakacak şekilde iki yanımıza açık. Sağ elimin üzerinde yanımda daha önce hiç görmediğim bir kişinin sol eli var ve aynı şekilde sol elim de diğer yanımdaki kişinin avuç içinde duruyor. Sol elime bir ışık topu bırakıyor yanımdaki kişi, ben de bu ışık topunu sağ elimin üzerinde duran kişinin avuç içine bırakıyorum. Bu şeklide elden ele ışık topu ilerliyor. Zaman zaman çok büyüyor zaman zaman ise küçülüyor ama hep var. Işık topu hiç yok olmuyor. Sonsuzluk çemberindeki silüetler giderek daha da netleşiyor. Çocuklar var çemberde. Ah… Görseniz çok masum, gözleri ışıl ışıl çocuklar. Kadınlar var çemberde. Gözlerindeki yaşı gizlemeye çalışan kadınlar. Ah… Nasıl cesur kadınlar. Adamlar var çemberde. Omuzlarındaki onca yüke rağmen, kamburunu gizlemeye çalışan. Ah… Nasıl heybetli görünüyorlar. Yaşlılar var çemberde. Yaşadığı evlat acısını, avuç içine aldığı ışık topu ile bastırmaya çalışan yaşlılar. Ah… Nasıl da pamuk elleri. Çemberde melek kanatlarını takmış çocuklar görüyorum. Kadınlar, adamlar, yaşlı teyzeler amcalar… Onlar da kanatlanmışlar ve sadece silüetleri var bir de gülümseyen gözleri… Veda mı bu? ‘’ Asıl şimdi siz kendinize iyi bakın olur mu?’’ dercesine gülümseyen gözleri sanki dile geliyor. Karışık duygular var sonsuzluk çemberinde. Umut, veda, yardım, yas, yorgun, değerli, çaresiz, çare, değersiz… Birçok renk var. Mavi, siyah, gri, mor, beyaz…

Bilmiyoruz nasıl geçer? Uyursak mı geçer? Yürürsek mi geçer? Sadece dursak mı geçer? Nasıl geçer?

Çemberdeki tüm insanların zihni bu sorular ile çığlık atıyor sanki. Yanıtı ise çok gecikmiyor. Sonsuzluk çemberindeki melek kanatlı silüetler, çemberin tam ortasına en yukarıya yükseliyor ve hepsi birer yıldız olup yanıtı birlikte yazıyor gökyüzüne. Zaman. Evet yanıt ‘Zaman’.

Her birimiz o çemberdeyiz. Kendimize, birbirimize iyi bakacağız. Sorgulayacağız. Etkin bir vatandaş olup hak ve sorumluluklarımızın farkında olacağız. En temel hakkımız olan ‘Yaşama Hakkımıza’ sahip çıkacağız. Melek kanatlıları ve ardından bıraktıklarını hep hatırlayacağız.

Bu yolculuk beni ağlattı. Belki de bu gözyaşına ihtiyacım vardı. Dinlediğin için teşekkür ediyorum. Varlığın için teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kal.