Bir sabah uyandığında yataktan kalkamayan ve kemik iliğine kadar işlediği romatizma hastalığına yakalandığını öğrenen Rabia Özdemir Tokat, seramik ve heykel sanatıyla hem hastalığı yendi, hem Dünya Çalışma Örgütü’nün “ilham veren kadınlar katalogu” na girdi.

Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu seramik ve heykel sanatçısı Rabia Özdemir Tokat. İşletme ve Kamu Yönetimi mezunu olan Tokat, işe gitmek için uyandığı bir sabah yataktan kalkamayınca hayatı tamamen değişmiş. Türkiye’de kanserle çok karıştırılan ve kemik iliğine kadar işlemiş olan bir çeşit romatizma hastalığına yakalanan Tokat, milyonda bir insanda görülen bu hastalık ile mücadele etme kararı almış. Hastalığa yakalananların çoğu yürüyemezken azmi sayesinde 1,5 yıl sonra yürüyen Tokat, sanatla iyileştiğini söylüyor. Kadıköy’de Art Sequoia isimli bir seramik atölyesi açan Tokat, aynı zamanda pek çok kadına da istihdam sağlıyor. Dünya Çalışma Örgütü’nün düzenlediği ilham veren kadınlar kataloğunda da yer alan Tokat, aynı zamanda hukuk eğitimi alıyor. Kadın hakları için mücadele etmekten hiç vazgeçmeyeceğini söyleyen Tokat, sanat akademisi açmayı da planlıyor.

BAŞARICAĞIMA İNANDIM

- Hikayeniz nasıl başladı? Bizlerle paylaşır mısınız?

 “Her şey bir sabah uyandığımda yere düşmem ile başladı ve aylarca tanı konulmadan hastanede yattım. O dönem GATA’da yeni açılan bir rehabilitasyon merkezine yattım ve bir doktor hastalığımı keşfetti. Milyonda bir kişide görülen bu hastalıkta çoğu kişinin hayatına yatalak bir biçimde devam ettiklerini orada öğrendim. Bana verilen tekerlekli sandalyeye hiç oturmadım, çünkü oturursam kalkamayabilirdim, her zaman yürüyeceğime inandım ve başardım da. Tedavi olduğum hastanede kolu, bacağı hatta gözleri olmayan gaziler ile bir aradaydım ve onların hayat enerjisi bana da neşe katıyordu. Hastanede eğitimler de almaya başladım ve çocukluktan beri yatkın olduğum resime dönüş yaptım. O hastane dönemlerimde bir atölye açmaya karar vermiştim.” 

- Hastane süreci bittikten sonra neler yaptınız? 

 “Hastalığıma iyi gelmesi için sıcak bir iklime sahip Antalya’ya yerleştim ve orada ilk atölyemi açtım. Bir yandan kadınlara resim üzerine eğitimler verirken kendim de stilistlik dersleri almaya başladım. Hayatta her zaman hobilerimin üzerine bir şeyler koyarak gidenlerden oldum. O dönem eşim ile tanıştım ve evlenerek İstanbul’a yerleştim. İstanbul’a geldiğim zaman Nişantaşı’nda gezdiğimiz bir gün eşime benim buralarda resimlerim sergilenecek demiştim ve haklı çıktım. Ben hiç kimsenin yenemediği bir hastalıktan ayağa kalkabilmeyi başardıysam, bundan sonra da her şeyi başarabilirim diye düşünüyorum. Daha zor ne olabilir ki diyerek, her sıkıntının üstesinden geldim. Bugüne dek resimlerim uluslararası fuarlarda, Lütfi Kırdar’da sergilendi, Moda Deniz Kulübü’nde kişisel sergimi açtım. Ayrıca, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde seramik dersleri alarak sanatımı ilerlettim.” 

- Şu an hastalığınız hangi durumda?

 “Dondurulmuş bir şekilde şu anda hastalığım. Ara sıra ataklar geçiriyorum ve hastaneye gidiyorum. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ediyorum. Hastalığı kabullenmemek ve o kötü enerjiyi yaymamak çok önemli.” 

- Hayatta hiç vazgeçtiğiniz bir an oldu mu?

 “Hayır, hiçbir zaman olmadı.” 

- Girişimcilikte Önce Kadın projesinde de Jüri Özel Ödülü almışsınız.

“Evet. Orada da 10 bin kadın vardı ve çevremden o kadar kişi varken sana vermezler diye eleştiri aldım. Ben de bu hastalık bir milyon kişi içinden beni bulduysa 10 bin kişi içinden kesin seçilirim dedim. Sonraki süreçte de başvurdum ve 10 bin kadın içinden 10 kadın arasına seçilerek ve jüri özel ödülü aldım. Sonrasında da Wodafone’nin kadın erkek eşitliği için twitter üzerinden düzenlendiği kampanyanın yüzü oldum. Uluslararası konferanslara konuşmacı olarak katıldım. Galerilerden ve yurtdışından teklifler gelmeye başladı. Ben de o süreçte henüz bir atölye açamamıştım ve KOSGEB’e başvurma kararı aldım. Orada da bin kadın arasından bana destek çıkınca Kadıköy’de Art Sequoia isimli butik atölyemi açtım ve burada kendim gibi insanlar yetiştireceğim dedim.” 

ÇEVREMDEKİ HER KADINI GELİŞTİRMEK İSTİYORUM

- Atölyenizde neler yapıyorsunuz?

 “Heykel ve seramik dersleri veriyorum. Bir yandan da üretmeye devam ediyorum. Felsefe ve sanat üzerine konuşmalar ayarlıyorum. Elimden geldiğince kendimi ve çevremdeki kadınları geliştirmeyi hedefliyorum. Aynı zamanda, çocuklara da eğitimler veriyorum.” 

- Çevrenizdeki insanlardan ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?

 “Özellikle sosyal medya üzerinden çok sayıda olumlu dönüş alıyorum. Sizden ilham aldık, kendimize güvenimiz geldi ve maceramız sizinle başladı diyen kadınları okudukça çok mutlu oluyorum.” 

- Hedefleriniz neler?

 “Bir sanat akademisi açmayı planlıyorum. Orada yurtdışından sanatçılar ve öğrenciler gelecek, eğitimler verecekler. 

KADIN GİRİŞİMCİ SAYISI ARTTIRILMALI

- Aynı zamanda ürünleri olan fakat onları satamayan kadınlara da atölyenizde yardımcı oluyorsunuz değil mi?

” Evet, onların ürünlerinin de burada satılmasını sağlıyorum aynı zamanda gittiğim fuar ve sergilere de götürüyorum. Kadın girişimcilerinin sayısının çoğalması için elimden geleni yapıyorum. Çevremdeki insanların hayatına dokunmayı seviyorum. 

- Sizin için hayata sanat ile tutunmuş diyebilir miyiz?

 “Evet, sanatın iyileştirici gücü kesinlikle var.” 

İlham kaynağım hayatın kendisi

- İlham kaynağınız nedir?

 “Hayatın kendisi.” 

- Ülkemizin sanat karnesine 10 üzerinden kaç puan verirsiniz?

 “10 üzerinden 4 puan veririm. Çünkü, sanatçı çevre ne der diye düşününce o kaygı ile ürün ortaya koymaya çalışınca ortaya güzel bir eser çıkamıyor. Sanatçının kaygısız olması gerekiyor.” 

KADINA ŞİDDET EĞİTİMLE DÜZELEBİLİR

- Ülkemizin kanayan yarası kadına yönelik şiddete dair, neler söylemek istersiniz?

“Ülkemizde çocukluk yıllarından itibaren, kız ve erkek çocukları ayrımcılık yapılarak büyütülüyor. Erkek çocukları paşam, prensim diye büyütüldükleri için kendini üstün görüyor ve büyüdükleri zaman kadınları eziyor. Kadına yönelik şiddetin eğitim ile düzeleceğine inanıyorum.” 

- Kadınların çalışma hayatında daha aktif bir şekilde yer alabilmesi için sizce neler yapılmalı?

 “Çalışma hayatında da kadın erkek ayrımcılığı çok fazla yaşanıyor. Bu yüzden kadınların güçlü durmaları çok önemli. İstihdam için kadınlara öncelik tanınmalı ve hibe desteği sağlanan kadınların da sayısı arttırılmalıdır.”