Eskilerimiz bir sözü var; “Şüyuu vukuundan beterdir.”

Bir şeyin dedikodusunun yapılması onun gerçekleşmesinden daha kötü olduğunu anlatır.

Sözde Ermeni soykırımı yalanında olduğu gibi…

Yüz yıllık büyük yalan, her daim tekrarlanıyor; özellikle her 24 Nisan’da önümüze tekrar tekrar konuluyor.

Asıl soykırımı Ermenilerin Türklere yaptığı belgelerle ispatlanan tarihi bir gerçek olduğu halde dünya Ermenilerin yalanına daha çok inanıyor…

İnsan, doğası ve yapısı gereği gerçekleri araştırıp öğrenmekten çok, sürekli tekrarlanan, her seferinde değişik ortamlarda, farklı yöntemlerle dile getirilen yalanlara inanmaya daha çok meyilli…

Halk arasında “Bir şeyi kırk kez tekrarlasan olur” diye farklı bir şekilde dile getirilir…

Aynı yalan, kısa ve özellikle üç dört kelimelik sloganlarla sürekli tekrarlanırsa insanların inanma eğilimi daha da artıyor.

Sürekli tekrarlandığı için beyin yalanı doğru kabul etmeye başlıyor, sorgusuz sualsiz inanıyor.

Ermeniler her fırsatta sözde soykırım yalanını dile getiriyor; bunun için özel lobi çalışması yapıyor, reklam veriyor, film çekiyor, kitap yazıyor…

Daha da kötüsü içimizden birilerini farklı vaatlerde kandırıyor, satın alıyor.

En kısa anlatımıyla para ile yalanı satıyor…

Binlerce Türk’ün Ermeniler tarafından katledildiği haklı ve çok mağdur olduğumuz bu konuda ne yapıyoruz derseniz…

Her 24 Nisan öncesi ABD Başkanının ağzına bakıyoruz; acaba soykırım diyecek mi, ne konuşacak, nasıl mesaj yayınlayacak diye…

Eğer soykırım derse, “Bu tarihi bir olaydır, siyasilerin soykırım demesiyle tarihi gerçekler değişmez” diyerek hiçbir şey olmamış gibi konuyu kapatıyoruz…

Tabii ki tarihi gerçekler siyasilerin konuşmalarıyla değişmez ama yalanlarla tarihi gerçekler saptırılır, iftiralarla tarih önünde insanlar mağdur edilir, bedel ödettirilir.

Deve kuşu misali başını kuma sokarak, sözde soykırım yalanı çürütülmez, tarihi gerçekler hiç anlatılmaz…

Haklılığımız anlatmak için bütün yolları denemeliyiz.

Reklamsa reklam, tanıtım ise tanıtım, lobi ise lobi…

Bir zamanlar maalesef ülkemizde bile sözde Ermeni soykırımı yalanını anlatmak için paneller, oturumlar düzenlendi.

Biz hamasi nutuklar atmanın dışında yurt dışında hiçbir toplantıda yokuz. Dost ve kardeş ülkeleri bile ikna etmekte zorlanıyoruz.

Çünkü haklı davamızı anlatmak için neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz.

TRT milyonlarca lira ödeyip bunalım dizileri çekeceğine sözde soykırım yalanını çürütecek bir dizi çekemez miydi, bir belgesel hazırlayamaz mıydı? En azından bir açık oturum düzenleyemez miydi?

Ermeniler nasıl propaganda yapıyorsa en az iki mislini yapmalıyız.

Çünkü doğruları anlatmak, gerçeği inandırmak; yalanı inandırmaktan daha zordur…

*****

Kadın ve çocuklar camide yakıldı

Türk Tarih Kurumu Başkanlığı tarafından yayımlanan “Doğu Anadolu’da Ermeni mezalimi” isimli kitapta işgal güçleriyle işbirliği yapan Ermenilerin Türkleri nasıl vahşice katlettikleri belgeleriyle anlatılıyor.

Van’da Ermenilerin yapmış olduğu tahribatı ve mezalimi 16 Eylül 1916 tarihli Hariciye Nezareti, yabancı misyonlara gönderdiği genelgeyle şöyle açıklamıştı:

Şamaram mahallesinde 200 kadın ve çocuk sığındıkları evde yakılmışlardır. Mirkos köyü beyaz bayrak çektiği halde tecavüze uğramış, köyün kadınları ve kızları bilinmeyen bir yöne götürülmüşler. Bazı köylerde ise öldürülen çocukların etleri annelerine yedirilmek istenmiştir.

Aksani ve Hınıs köylerinde 500 kişiye yakın insan, Şeyhane köyünde ise 200’e yakın çocuk ve kadın camiye doldurulup diri diri yakılmışlardır.

Saray civarındaki halk kılıçtan geçirilmiş, sulara atılarak boğulmuş, 10. 000’in üstünde ceset Van Gölü üzerinde sayılmıştır.

Yine Gevaş, Vastan ve Mukas’ta 3.000 kişi katledilmiştir...

Van’ın içinde camiler, evler, kışlalar, hatta içindeki yaralı ve hastaları ile birlikte hastaneler yakılmıştır. Yakalanan subaylar işkence çektirilerek öldürülmüştür. Bu arada şehirdeki durumu bilmeyen çevre köylerden Van’a gelmek isteyen göçmenlerden 1.200 kişi Vastan ve Etkil yolu üzerinde acımadan vahşiyane bir şekilde öldürülmüşlerdir.

Sadece Aram yönetiminde (Muhtemelen Saray civarındaki halk) 10.000 kişi, Vastan ve Etkil yolu üzerinde 1.200, Gevaş, Vastan ve Mukas’ta 3.000, Van Şamaram mahallesinde 200 kadın ve çocuk, Aksani ve Hınıs köylerinde 500 ve Amerikan misyoner merkezinde 8.000 Müslüman (Takriben 22 bin 900 kişi) yakılarak, tecavüz, işkence ve kılıçtan geçirilme gibi şekillerde (Sadece 1915 yılı Nisan ve Mayıs aylarında) Ermeniler tarafından katledilmiştir.

*****

TEBESSÜM

Olmaz

Ölüm döşeğindeki kadın kocasına isteklerini söyler:

- Bana söz ver. Ben öldükten sonra elbiselerimi evleneceğin kadına giydirmeyeceksin.

- Saçmalama! Birincisi sen haftaya kalmaz iyileşirsin. İkincisi onun boyu seninkinden kısa, elbiselerin ona olmaz.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan olmak kuruş ile değil duruş ile ölçülür.

Özdemir Asaf