Ömrümüzün üçte biri uykuda geçiyor. Bu da 75 yıllık ortalama bir ömürde 25 yıl demek. Ne kadar büyük bir süre değil mi, 25 yıl. Dile kolay…
İnsanın işine, eşine, çocuğuna, ailesine, arkadaşlarına, hobilerine ve tüm her şeye ayırdığı zamandan daha fazla bir süre.
Bu kadar önemli bir süreyi nasıl kullanıyoruz? Yeterince iyi değerlendirebiliyor muyuz, yoksa yaşamın gereği olarak uyumak gerektiği için uyuyarak veya uyumaya çalışarak yasak mı savıyoruz? Cevaplamamız gereken soru bu olmalı.
Çoğumuzun bilerek veya bilmeyerek uyumanın bir zorunluluk olduğu düşüncesi ile uyumak gerektiğinde uyumaya çalıştığımızı düşünüyorum. Çoğumuz “kaliteli bir uyku” için gerekli şartları oluşturmaya çalışmıyoruz. Uykunun önemli bir parçası olan “rüya” kavramında kendimize yeterince destek olmuyoruz ve “rüya”yı, “kâbus”a çevirebiliyoruz.
Oysa ki yatağa gidiş süreci; işe gitmek, sinemaya gitmek, eğlenmeye gitmek, tatile gitmek ve sayılamayacak kadar çok aktivite gerçekleştirmekten daha fazla önemli. Diğerleri hem süre olarak daha sınırlı, hem de kendi varoluşundan sonraki sürece etki anlamında daha sınırlı. Bunlarda da bir sıralama yapacak olursak iş yaşamı, yemek ve aile ortamı diğer önemliler olarak sıralanacaktır. Ama kişisel anlamda hiçbirisi “uyku” nun önem ve süreç olarak uzunluğuna yaklaşamayacaktır bile.
“Kaliteli uyku” nedir, nasıl sağlanır? Bunun cevaplandırılması için bilimsel kaynaklardan yararlanmanın yanı sıra kendi yaşamımızı masaya yatırmamız gerekecektir.
Ben bildiklerimi ve yaşantımda uygulamaya çalıştıklarımı sizlerle paylaşayım. Bunlarda yarar gördüğümü ifade ederek tabi ki. Ayrıca bu sürece ulaşmak için 65 yılımı vererek bir tecrübe kazandığımı da belirterek…
Yatağa girmeden önce tüm sıkıntı yaşatan sorunlarınızı bir kenara koyun. Çünkü stres, “kalitesiz uyku” nun en önemli nedenidir. İş hayatında ve özel yaşamınızda mutlaka ki problemler olabilir. Yatağa girmeden bunları kafadan silmeye çalışın. Yattıktan sonra da asla düşünmeyin. Sorunların çözüm yeri asla yatak değildir. Bunun yerine yaşamınızda daha önce gerçekleşmiş olan güzellikleri ve eğlenceli anları gözünüzün önüne getirin. Ancak bu konuda da çok ısrarcı olmak yerine kendinizi uykunun kucağına bırakmaya çalışın.
Yatak ve yastığınız çok önemlidir. Ortopedik ve vücudunuzu rahatlatarak her şekilde yatışınıza destek verecek bir yatak ile boynunuzu ağrıtmayacak bir yastık için harcayacağınız her kuruş, size altın değerinde rahat bir uyku olarak geri dönecektir. Bu konularda asla taviz vermeyin ve her seferinde ömrünüzün üçte birinin yatakta geçtiğini hatırlayın.
Yatak kıyafeti ve oda ısısı da önemli argümanlardandır. Oda ısısı mutlaka mevsime göre olmalı, vücudunuzun en rahat ettiği ısıyı tercih etmelisiniz. Isıya göre kıyafet ve yorgan kalınlığı size uyku için en büyük desteklerden olacaktır.
Yatak partneriniz veya oda arkadaşınız da önemli unsurlar içerisindedir. Özellikle evli çiftlerin yaşadığı en büyük sorun, eşlerden birisinin huzursuz yatışı ve horlaması ya da uykuda konuşmasıdır. Bunun çözümü için sizin uyguladığınız rahatlatıcı unsurlar konusunda ona da yardımcı olun. Her halükarda çözüm bulamadıysanız. Yatakları ve hatta gerekirse odaları ayırmaktan imtina etmeyim. Çünkü uyku sizin yaşamınızın en önemli parçasıdır.
Sağlıksız uykular da önemli uyku problemleri arasındadır. “Uyku apnesi” ile “horlama” bunlar arasında en önemlileridir. Bu sorunlara mutlaka tıbbi çareler bulunmalıdır.
Son olarak beslenme zamanının önemini belirtmek istiyorum. Yatmadan en az 3-4 saat önce her türlü yemeyi, 2 saat kala ise sıvı içmeyi (su dahil) kesmelisiniz. Tok karnına yatmak, en baştan uyumayacak olmayı kabullenmektir. Su içerek yatmak ise uyku arasında tuvalete kalkmayı kabullenmektir. Yatmadan önce tuvalete girmenin gerekliliği konusunda zaten hemen hepimiz hem fikirizdir. Bu konularda farklı alışkanlıklarınız varsa da değiştirmek için geç kalmadınız. Zararın neresinden dönerseniz kârdasınız demektir.
Aşırı alkollü olmanın, “uyku kalitesi”ni düşüren nedenler arasında olduğunu belirtmeye gerek dahi duymuyorum. Bu konuda bilinçsiz kimse yoktur herhalde.
Yukarıdaki saydıklarımın sonucunda gerçekleşen bir uyku sonrası savaştan çıkmış gibi değil, tam tersine dinlenmiş bir insan olarak uyanır ve yaşantınızın diğer bölümlerine daha sağlıklı ve dinç olarak devam edebilirsiniz. Bu arada uykumuzda gördüğümüz rüyalar, belki de yaşantımızda hiçbir zaman sahip olamayacağımız güzellikleri bize yaşatacaktır.
Kendimizi bunlardan mahrum etmeyelim ve kendimize verdiğimiz değeri kendimize gösterelim.
Sağlıklı toplum, sağlıklı uyku yaşayanlardan oluşur!