Sosyal medya çok eleştiriliyor, eleştirilecek çok tarafı da var ama şurası da bir gerçek ki, sosyal medya olmamış olsa birçok vahim olay unutulup gidecekti.
Özellikle de medyanın neredeyse tek sesli olması birçok şeyi öğrenmemizi engelleyecek, yapanın yanına kâr kalacaktı.
Son zamanlarda öyle şeyler yaşanıyor ki toplum olarak bu kadar mı kötü olduk diye düşünüyor insan.
Nasıl olsa bana bir şey olmaz, kimse bana dokunamaz kafasında mıyız yoksa utanmayı mı unuttuk?
Daha da vahimi birileri kendilerini farklı bir statüde görüyor da geri kalanı umursamıyor mu?
Bir siyasetçi kadın, güya inceleme ve moral destek için deprem bölgesine gidiyor. Arabası ile giderken yolda ayağı çıplak çocuklarla karşılaşıyor. Arabadan inip çocuklara kek veriyor. Bunu da büyük bir lütuf gibi sosyal medya hesabından paylaşıyor.
Tepkiler yükselince paylaşımını siliyor.
Bir milletvekili ise sel felaketi sonrası güya incelemelerde bulunmak için bölgeyi geziyor. Kendisi ve yanındakiler yağmurluklu, sarı çizmeli; yanına sokulan çocuğun ayağında çorap ve ayakkabı yok, çorapsız terlikle… Güya çocuğun başını okşuyor, bunu da çekinmeden sosyal medyada paylaşıyor.
Tepkiler artınca savunmaya geçiyor.
Burada asıl korkutucu olanı siyasilerin veya herhangi birinin bunu yapması değildir.
Bir an boşta bulunabilirsiniz, böyle bir tavır sergileyebilirsiniz, çocukların ihtiyacını hemen karşılama imkânınız olmayabilir. Anlık bir durum denir geçiştirilebilir…
Hatta daha açık ifade ile umursamayabilirler de…
Korkunç olanı, çok matah bir şey yapmış gibi bunun sosyal medyada övünülerek paylaşılmasıdır.
Bir gaflet içinde bulunuyorlar, gafletlerinin farkında bile değiller, kendileri farkında olmadıkları gibi bu gafleti büyük bir başarı gibi millete yutturmaya çalışıyorlar.
Gafletin, umursamazlığın, utanmazlığın farkına varamadıklarına mı üzülmeli, yoksa milletin de bu gaflete inanacaklarını düşünmelerine mi kızmalı…
Hangi kafayla yaşıyorlar ki, böyle rezil durumların bile alkışlanacağını düşünüyorlar ve sosyal medyada paylaşıyorlar diyeceğim ama…
Ne yazık ki, körü körüne bunları bile destekleyen ve alkışlayan bir kesim var.
Ne zaman utanma duygusunu bu kadar kaybettik.
Ar damarı çatladı diyorlar ya…
Çatlayacak ar damarı bile yok!
*****
İnsanlık ölmedi dedirtenler
Bu sezonun başında Liverpool’dan Bayern Münih’e transfer olan Senegalli yıldız Saido Mane’nin bir taraftarla yaşadığı ilginç diyalog çok konuşuldu.
Yılda 12 milyon dolar kazanan ünlü futbolcu Mane’nin kırık telefon ekranı ile dalga geçen taraftarlara verdiği efsane cevap ders niteliğinde… Mane dalga geçen taraftarlara şu cevabı verdi:
“Neden 10 Ferrari, 20 elmas saat, iki jet uçak isteyeyim. Bu dünya için ne işe yarar? Açlıktan öldüm, tarlalarda çalıştım, yalınayak futbol oynadım ve okula gitmedim. Şimdi yardım edebilecek güçteyim. Okul, cami, hastane yaptırıyorum. Ayrıca Senegal’de ihtiyacı olan insanlara aylık 70 Euro gönderiyorum. Benim eğitimim yok ama kazandığım her şeyi futbola borçluyum. Bu yüzden ülkeme yardım ediyorum. Lüks arabalar, lüks evler, geziler, hatta uçaklar sergilememe gerek yok. Halkım hayatın bana verdiklerinden birazını alsın, bu daha önemli.”
*****
TEBESSÜM
Tırnak
Seksenli yaşlarda iki ihtiyar kadın sohbet ederken biri diğerine dert yanmaya başlar:
- Benim adam bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.
Diğer kadın teselli eder:
- Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım yöntemlerle tırnak yemesini engelledim.
- Çok iyiymiş… Ne yaptıysan bana da söyle lütfen.
- Çok basit canım, dişlerini sakladım.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Bakıp görmeyenlerden, konuşup dinlemeyenlerden, dokunup hissetmeyenlerden uzak durun.
Leonardo Da Vinci