Sevgili yolcu;

Hayatımızda çeşitli roller alırız birey olarak. Bunlar; evlat, anne, baba, kardeş, hala, dayı, büyükbaba, öğretmen, öğrenci, yönetici, doktor, terzi, müşteri temsilcisi gibi. Hangi rolü almış olursak olalım, karşımızdaki insana yaklaşım tarzımıza göre şekilleniyor o kişi ve ilişki diye düşünüyorum. Bir öğretmen mesela, öğrencilerine sergilediği davranış, her çocuk özeldir, her biri farklı karaktere sahiptir yaklaşımı ve gösterdiği saygı gösterdiği sevgi dili; öğrencilerde büyük değişimlere gebe olur ve evet bu durum mucizeler yaratmıyor gibi görünebilir ama öğrencilerin kendi en iyi versiyonları açığa çıkıyor olacaktır. Bu çok önemli değil mi?

Bu bizler için de geçerli aslında. Kendimize inancımız, başarabildiklerimiz, özsaygımız… Düşüncelerimiz duygularımızı, duygularımız davranışlarımızı, davranışlarımız da hayatımızı şekillendiriyor. Neye inanırsak, onu yaşıyoruz, ona dönüşüyoruz.

Etrafımızdaki ilişkileri anlamamız ya da kendimize olan yaklaşımımızı anlamamız konusunda farkındalığımız tam olarak nasıl? Etrafındaki insanlara nasıl yaklaşıyorsun?

‘’Bir insana olduğu gibi davranırsanız, olduğu gibi kalır. Bir insana olabileceği, olması gerektiği gibi davranırsanız olabileceği ve olması gerektiği gibi olur.’’ Diyor Goethe.  İnsanlara yaklaşım tarzının, üslubun öneminin altını çiziyor aslında değil mi?

İlişkilerimizdeki önyargılarımız gerçeğe dönüşebiliyor. Yeni tanıştığımız kişilere karşı tamamen nötr yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Ne iyi ne kötü. Nötr.

Etrafındaki insanlara olumsuz önyargılarla mı yaklaşıyorsun?

Eğer böyle bir yaklaşımın varsa, insanlardan ve hayattan şikâyet ediyorsan sürekli; etrafında gerçekten şikâyet ettiğin tipte insanlar bulacaksın. Çünkü sürekli şikâyet ve sürekli önyargı ile o tipteki insanları sen yaratıyor olacaksın.

Tekrardan kendimize dönecek olursak, kafanda kurduğun bir tiyatro var ve olumsuz senaryolar sahne alıyor diyelim ‘yapamayacağım, beceremeyeceğim’ gibi ana fikirleri olan tiyatrolar. Ve sen bunu defalarca gösterim yaparsan ne olacak? Bir süre sonra kendi gerçekliğini yaratmış olacaksın. Eğer kendine hep olumsuz yaklaşıyorsan; hayal ettiğin o olumsuz insana dönüşmen kaçınılmaz olacaktır. Zihin hep olumsuzu çekme ve tekrar etme eğilimindedir. Ne yapılabilir bu durumda? Kaygı yaşadığın durumla ilgili olumlu bir imajinasyon hayalleme yapabilirsin. Gözünü kapat ve o senaryoyu olmasını istediğin şekliyle hayal et. O olumlu sonucu hayalinde yaşa. Arka plandaki ana fikri şu ‘Kendime inanıyorum.’ Hatalar da yapabilirsin ve toparlayabilirsin. Kendine böyle yaklaştığın zaman iç motivasyonunu sağlamış olacaksın. Kendimizle olan ilişkide de bu gerçeklik çok önemli.

İnanç önemli, şefkat de önemli, hataya tolerans da önemli. Karşımızdaki kişiden veya kendimizden daima başarılı olmayı bekleyemeyiz. Başarı düz bir çizgi şeklinde gitmez. İki adım ileri, bir adım geri gidebilir. Karşımızdaki insan hata yaptığında, olmuyor, yapamıyorsun, başaramıyorsun diyerek iyi olan her şeyi göz ardı etmek ne kadar samimi bir ilişki bunu sorgulatıyor. İnsanların yüzüne başarısızlığı, adım atamayışı sürekli vurulduğu zaman o ilişki de zarar görüyor. Bu öğretmen öğrenci ilişkisinde, ebeveyn çocuk ilişkisinde, patron çalışan ilişkisinde, karı koca ilişkisinde de yaklaşım, inanç çok önemli.

Sen ilişkilerinde nasılsın? Her şey senin istediğin gibi mi olmalı?

Bu konuda örneklerin, önerilerin varsa yorum kısmında paylaşabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kal.